Mikroişlemciler başta bilgisayarlar olmak üzere teknolojik tüm cihazların kalbidir. Tüm teknolojik cihazlar mikroişlemcilerin içerisinde bulunan transistörlerin hesaplama yetenekleri sayesinde çalışırlar. Her geçen sene transistörler daha geliştirilmekte ve günümüzde nanometre boyutunda üretilmektedir. Yani avcunuza sığacak kadar ufak bir teknolojik alet milyarlarca transistöre sahip mikroişlemcilerle hayat bulur. Peki mikroişlemciler biz insanlara nasıl hayat verebilir?

İnsanoğlu her zaman ölümsüzlüğü arzulasa da o sihirli iksiri henüz bulamadık. Henüz diyorum çünkü birçok bilim insanı yaşlanmayı geciktirici çözümler ve ölüme çare olacak yöntemler için çalışıyorlar. Ancak biz inanıyoruz ki ölüm, sadece bu dünyadan ayrılış, ebedi aleme geçişe vesiledir. Bedenimiz eninde sonunda ölmeye mahkumdur. Bunun farkında olan insanlar geçmişten bugüne kadar bedeni öldükten sonra yaşamaya devam edecek miraslar bırakmışlar. Örneğin yazı yazmak binlerce yıl sonraya seslenebilmenin anahtarı olmuştur. Yazıyı yazan kişi var olmasa da yüz sene sonra yaşayan bir kişiyle konuşabilir. Günümüzde yazının bu işlevi ses kaydı, video kaydı gibi teknolojilerle gelişmiş olsa da bunlar dahi yetersiz geliyor insana.

İnsanın ölümsüzlük arzusu günümüzde farklı boyutlara ulaştı. Elbette ki mikroişlemciler sayesinde çalışan ve Yapay Sinir Ağları ismindeki teknoloji tıpkı insan beyninin bilgiyi işleme tekniğine benzer şekilde çalışıyor. İnsan gibi zamanla öğreniyor, öğrendiklerini hatırlayabiliyor ve yeni öğrendiği bilgilerle eski bilgilerini karşılaştırabiliyor. Üstelik sürekli olarak bunu yapabiliyor. Hatta bazı araştırmalarda yapay sinir ağlarının tıpkı insanlarda olduğu gibi “yapay uyku” modu sayesinde öğrendiği bilgileri uyku sırasında pekiştirmesi sağlandı.

Bu gelişmelerin bir sonraki adımı ise bir insanın beyninin tamamının bilgisayarlara aktarılması ve dijital yaşamına devam etmesini hedefliyor. Bugün düşünce gücüyle bir şeyleri hareket ettirebilmek sıradan bir durum. Daha da ötesi düşünce gücüyle başka bir şehirde yaşayan insanın parmağını hareket ettirmek de sıradan hâle geldi. Teknoloji ilerledikçe insan beyninin birebir yapay ağlara kopyalanması da mümkün hâle gelebilir.

Peki böyle bir durum yaşanırsa, bedeni ölen bir kişi bilgisayarda yaşamaya devam edebilir mi? Beynini teknolojiye kopyalamış birisiyle hukukumuz, bedenine sahip olduğu zamanlardaki gibi olabilecek mi? Diyelim ki böyle bir siber-beyne sahip kişi suç işledi, onu nasıl cezalandıracağız? Örneğin suç işleyen siber-beynin bir süre internetle bağlantısını kesmek, gelecekteki ceza hukukunda uygulanabilir bir madde olabilir mi?

Tüm bu soruların cevabına henüz sahip değiliz. Ancak bu soruları soracağımız günler çok yakında. O günler geldiğinde neler olabileceğini görmek istiyorsanız şimdiden bu konuda yapılmış çalışmaları takip edebilirsiniz. Filmler dahi şimdiden var, örneğin “I am Mother” filmini izlemenizi tavsiye ederiz.


Muhammed Murat Tutar'ın Yazısı.