Öze Dönüş Ritimleri: Toprak ve İnsan
Site Özel
2632 okunma
Ömer Akyüz
Toprak ile insan arasında koparılamaz bir bağ olduğu, eskiden beri süregelen inanışlar arasında yer alır. Yaşam idamesi ile yaşam gayesi arasında ince bir çizgidir, toprak.Kadim felsefenin de yaşamın temel kaynağını oluşturan dört element arasında yer alan toprak, aynı zamanda öfke ve strese sebep olan vücudumuzdaki elektriğin toprağa dokunarak ve dahası toprakla bütünleşerek öfke ve stresin çekildiğine inanılır, toprakla insan arasındaki müstakil bağın vermiş olduğu dinginliktir bu. Evrende her şeyin bir ruhu vardır, gökteki yıldızdan yeryüzündeki taşa kadar her bir maddenin ve nesnenin bir anlamı ve gayesi vardır. Toprağın da anlamı “hayat”, gayesi de “bereket”tir.
Kor yanan ateşin içerisinde pişen bir ekmeğin sırrı gibidir toprak, bir âşığın gönlünde taşıdığı yâri gibidir; onunla bütünleşen hayat buluyor. Onunla hemdem olan cân oluyor cânân yolunda. Şu fâni dünyanın mistik pençesinde toprakla buluşan “ben”e ulaşıyor. Toprakla hemhâl olan vuslata eriyor, gönülden dile doğru akan içli sözlerin özlemidir toprak. Sırrıdır toprağın, yolu onunla kesişen huzura eriyor, mesafeleri ona varan onsuz dönmüyor şu kısacık hayat yolunda. Onunla yürüyen yol buluyor ve dahası en sadık yoldaşa kavuşuyor.
“Dost dost diye nicesine sarıldım. / Benim sadık yârim kara topraktır. / Bir çekirdek verdim dört bostan verdi. / Benim sadık yârim kara topraktır.”
Toprağın insanla, tırnak ve et gibi bütünleşen, bozkırın yaman ve çetin memleketlerinde dünyaya gelen Âşık Veysel’inbu dizeleri, insanın toprakla bağımlılığı gerçekçi bir biçimde tasvir edilmektedir.
“Doğrusu, Allah katında İsâ’nın yaratılışındaki durumu, Âdem’in durumu gibidir; onu topraktan yarattı, sonra ona “ol!” dedi, o da oluverdi.” (3/Âl-i İmrân, 59)
“İlk insan, bizzat Tanrı tarafından yerin toprağından yapılmış, daha sonra burnuna hayat nefesi üflenerek canlı bir varlık olmuştur.” (Tekvîn, 2/7)
Her birimizin yolcu olduğu dünya yolunda insanın sistematik bir sıra ile kemik parçalarına nasıl vücûd verildiği, bedenlere nasıl hayat üflendiği; Allah’ın insanı topraktan yaratıp kendi ruhundan üfledikten sonra insanın yaşayan bir cân olduğu kutsal kitaplardaaçıkça belirtilir.
Toprağın tarihi, aynı zamanda insanın da tarihidir. Geçmişin mayasıyla yoğrulan bir hamur gibidir toprak. İnsanın toprakla olan bağı, bir varoluş mücadelesidir. Hayata açılan gözler ve toprağa basılan ilk adımların, kendini tam anlamıyla gerçekleştirme evresidir.Toprakla ilk iletişim ânı, şu fâni dünyaya meydan okumanın zamanına işarettir. Toprakla ilk yola çıkış ânı, âşıklar kervanına yoldaş olma hikâyesinin başladığı vakittir; ruhunla var ve kabul ediliyorsun, işte şimdi toprakla bir bağın var.
Toprak, âşık olana ışık verir, gönül deryasında gezen yoldaşa selam durur, manevî hazzın içerisinde maddî hevesten ırak kimselerin dostudur. Durma! Kalk ve kıyâm et, harekete geç şimdi, toprakla hemhâl olma vaktidir.
GENÇ'ın Yazısı.