...Öyle ya: Herkesin Allah’a giden bir yolu var. Ve o yol sıklıkla kişiye özel. Ve o yol illa seninki gibi olmak zorunda değil. Madem ki: Etturuku ilallahi biadedi enfasil halayık...  Bu böyle...

İnanıyorsanız Üstünsünüz

Hz. İsa (a.s.) havarileriyle seyahatte. Sakin bir denizde yol alıyorlar. Derken uyuyor. Uyurken fırtına çıkıyor. Tekne, deryada fındık kabuğuna dönüyor. Havariler endişeleniyor. Hz. İsa’yı uyandırıyorlar. Hz. İsa soruyor: “Neden uyandırdınız.”  Havariler cevaplıyor: “Fırtına… Gemi batmak üzere…” Hz. İsa kızıyor: “Dur desenize: Dursun!” Anlamadınız değil mi?

Biraz daha açayım. Yine Hz. İsa’dan bir meselle. (Hz. İsa da bizim peygamberimiz): Cinni etkilere maruz kalmış saralı bir çocuğu, havarileri iyileştiremediği için babası; onu Hz. İsa‘ya (a.s.) getirmiş. Havarileri, Hz. İsa’ya (a.s.) kendilerinin neden yapamadıklarını sorduklarında  Hz.İsa (a.s.): “ İmanınız kıt olduğu için... Bir hardal tanesi kadar imanınız olsa dahi, şu dağa ‘Buradan, şuraya göç’ deseniz, göçer. Sizin için imkânsız bir şey kalmaz” demiş...  İman gücü dedikleri şey mecaz değil. Dünyayı değiştirebilir.

Meczup Ali’nin Hikayesi

Vaktiyle “Meczup Ali” derler; bir zat yaşarmış. (Dikkat! Adam meczup.) O zamanın Kutbu da Adana taraflarından çıkmış imiş. Gün gelmiş; Meczup Ali’nin aklına kutbu ziyaret etmek düşmüş. Kilometrelerce yolu birkaç günde yürüye yürüye Kutbun yaşadığı havaliye varmış. O esnada orada oyun oynamakta olan çocuklara sormuş: “Filan zatın evi ner’dedir?”.  Kutbun çocuğu da oyun oynamakta olanların arasında imiş. Demiş ki: “Ben oğluyum.” “Meczup” Ali şöyle konuşmuş: “İyi. Git: Babana söyle; ben geldim. Çabuk beni karşılasın!” Çocuk şaşırmış doğal olarak. Bugüne kadar babasını ziyarete gelen kimseden böyle bir muamele görmemişmiş. Sonuçta koskoca kutbun oğlu. İşin ehli olanlar, kutbun kendisine olan saygılarından dolayı; çocuğuna bile büyük bir edeple yaklaşırlarmış hep. “Neyse” demiş yavrucak. “Ben durumu babama aktarayım. O zaten yapılması gerekeni yapacaktır.” Düşmüş yola. Varmış eve. Bulmuş babasını. Anlatmış durumu. Babası “Peki.” demiş. Gitmiş meczup Ali’yi karşılamaya. Meczup Ali, zatı görünce: “Uzun yoldan geldim. Yorgunum. Al şu heybemi taşı” demiş. Zat: “Peki” deyip, taşımış heybesini. Durumu gören oğlu şaşırmış ama bir şey dememiş. “Ben bilmem babam bilir” diye düşünmüş. Neyse; varmışlar eve. Meczup Ali demiş ki zata: “Hadi bakayım! Sıcak su hazırla da yıkanayım.” Zat: “Peki” deyip yapmış kendinden isteneni. Su hazır olunca haber vermiş. Meczup Ali: “Tamam” demiş, “şimdi de al keseyi eline sırtımı kesele”. Kutub, almış keseyi eline, başlamış Meczup Ali’nin sırtını keselemeye. Banyo faslı da bitince Meczup Ali” Hani benim yemeğim. Çabuk hazır et de yiyeyim” demiş. Zat denileni yapmış. “Çayımı kahvemi hazır et” etmiş. “Bahçeye çıkalım da meyve getir” getirmiş. Oturmuş çardağa. Tam Meczup Ali keyifle meyvesini yiyecek; başlamış yağmur yağmaya. Meczup Ali kaldırmış başını demiş ki (buluta): “Sen de beni gördün yani!” yağmur hemen kesilmiş. Neyse… Bu hal böyle sürüp gitmiş: Koskoca kutub, Meczup Ali’nin söylediklerine hiç itiraz etmeden, ben kutubum demeden itaat etmiş. Taa ki; sabah olup da Meczup Ali’nin üzerinden “hal” kalkana kadar. Hal kalkınca üzerinden; Meczup Ali “Ne yaptım ben!” deyip, kemali edeple zattan özrünü dilemiş. Zat “Haldir: Gelir geçer.” demiş. Meczup Ali, zatın huzurundan arkasını dönmeden geri geri çıkmış ve geldiği bütün o yolu taa köyüne kadar geri geri yürüyerek dönmüş, önceki halinin utancından…

Büyük Allah Dostları…

İşte böyle. Peki bunu niye anlattım: Dikkatinizi Meczup Ali’nin davranışına değil de Kutbun davranışına çekmek istedim de ondan. Ve bir ders çıkaralım istedim: “Büyük Allah dostları; hallerini kendi içinde yaşarlar.” Sadece bu olaya değil, içinde kâmil bir Allah dostunun olduğu hangi olaya bakarsanız bunu görürsünüz. O yüzden; kemalat iddiasında ya da talebinde olan hiç kimsenin, kimseyi kendisi gibi düşünmeye, olmaya, söylemeye, davranmaya zorlamıyor olması gerek. Ayıplamıyor, azarlamıyor olması gerek. Öyle ya: Herkesin Allah’a giden bir yolu var. Ve o yol sıklıkla kişiye özel. Ve o yol illa seninki gibi olmak zorunda değil. Madem ki: Etturuku ilallahi biadedi enfasil halayık...*  Bu böyle.

* Hadis meali: Allah’a giden yollar yaratılmışların nefesleri adedincedir...


Sinan Özgenç'ın Yazısı.