Ömer Akyüz

21. yüzyılın dünyası artık önünü alamayacak bir düzlemde her bakımdan ilerliyor. Tarım ile geçimini sağlayan toplumlardan tutun da sanayiye kadar ve tâ ki teknoloji ile bilim alanında meydana gelen gelişmelerle dünya, ileriki zamanlara şimdiden göz kırpıyor. Bugünün dünyasında dakikada 270 doğum ile dakikada 120 ölüm gerçekleşiyor ve dünyanın nüfusu her dakika hızla artıyor. Nüfus arttıkça ihtiyaç, ihtiyaçlar ortaya çıktıkça, her alanda yeni gelişmeler de meydana geliyor. Dünyanın düzeni, doğanın bize sunduğu unsurlar ve insanların günlük hayatta devam ettiği rutin işlerin varlığı bize, hayatın her hâlükârda devam ettiğini gösteren en açık belirtilerdir. Bugün biri doğduğu veya biri öldüğü zaman hayat durağanlık göstermiyor, aksine arkasına bakmadan doğal işleyişine devam ediyor.
 
Her insan, araştırılması ve incelenmesi gereken ayrı bir dünyadır. Fikirleri ve hedefleriyle her insan ayrı bir yer tutuyor dünyada. Kimi insanlar çok erken yaşta hayatın farkına varıyor ve hayat ile mücadelesine çok erken yaşlarda başlayabiliyor ve yine kimi insanlar var ki hayatı boyunca hakikat ile yüzleşmeyip kendi kafasında bocaladığı hayatı yaşıyor sadece. Her insanın dünyada hayat mücadelesi aynı olmuyor ve aynı olmak zorunda da değil. Doğduğumuz yerden tutalım da hangi ailede dünyaya geleceğimiz noktasında doğrudan hiçbir etkiye ve iradeye sahip değiliz. Dünyaya doğduğumuz yerden başlarız ve doyduğumuz yeri yurt ediniriz, bu bir hakikat ve tüm insanlar için geçerlidir.
 
Dünyada çok gelişmiş, refah seviyesi yüksek bazı ülkeler ve bölgeler vardır. Çoğunluğu zamanında sömürge, manda ve himaye yöntemiyle doğal unsurlar bakımından zengin olan birçok ülkedeki ham maddeyi ele geçirmiş ve oradaki insanları da mağdur etmişlerdir. Elde etmiş oldukları ham maddeyle birlikte bugün kendi yurtlarında her bakımdan düzeni ve sistemi oturtmuş bir halde olmaları ile dünyanın önde gelen, prestij sahibi ülkeleridir. Diğer yandan; zamanında sömürülmüş ve birçok hakkı gasp edilmiş ve dahası kendi kimlikleri ellerinden alınmış bazı ülkeler ve bölgeler vardır. Bu insanlar ise hayatları boyunca bir hayal kurup onun peşinden gitmek bir yana dursun, kendi kişisel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak bir halde ve en bariz bir bardak temiz suya hasret bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar. 
 
Madalyonun ön yüzü saf, masum ve hiçbir şeyden haberi olmayan mağdur kişilerin resmi, madalyonun arka yüzünde her bakımdan güçlü, sert ve düzen ile sistemleriyle dünyanın önde gelen gelişmiş ülkelerin resmi; madalyonun iç yüzünde ise dünyada fakir, zengin, soylu, avâm fark etmeksizin tüm insanlarda ortak olan "vicdan" yer alıyor.  
 
Bugün, bu yazıyı okuyabilecek bir sistem ve imkâna sahipsin. Bir tıklama ile senden kilometrelerce uzaktaki birinin yüreği ile zihninin birleşiminden kâğıda dökülen kelimeler bütününü okuma fırsatına sahipsin. Konfor bakımından evinde rahat ve huzurlusun, ayrıca madalyonun ön ve arka yüzünü de her bakımdan görebiliyorsun. Peki, madalyonun iç yüzünden haberin var mı? İçsel manada ne kadar kendinle barışıksın? Kendine dair kaç tane soruya cevap bulabildin?
 
Pespembe hayaller kurarken, geleceğe yatırım yaparken ve kendimize dair güzellikleri oluştururken madalyonun ön ve arka yüzlerinden ibaret dünyanın işleyişini ne kadar göz önünde bulunduruyoruz? Kendi imkân ve fırsatlarının farkındasın, peki sınırlı ve acizliğinin de farkında mısın? Dahası, yaşadığın bu hayat düzeni, dünyanın öbür ucundaki insanların hayallerindeki hayat olduğunu biliyor muydun? Bu insanları fark edebiliyor musun? 
 
Şimdi burada iki ayrı hayat ve iki farklı sonuç manzumesi ortaya çıkıyor. Hem seninle birlikte hem de senden apayrı yerlerde yaşayan aynı gezegenin havasını soluyan insanların hikâyesidir bu. 
 
Maddenin sırrına vâkıf olan ve bu hayatta tek başına bağımsız yaşamadığının bilincine sahip kafalar, her zaman hayranlık uyandırır. Farkında olanların içindeki güzellikleri dış görünümlerinde asalete vurur, onlar ki bir bedende bir cân değil bir gönülde bin asırlık vefayla yaşarlar, insan olmanın gereğini hisseder, bunu içten ve samimi bir duruşla boy gösterirler; işte madalyonun iç yüzünü teftiş edenlerin resmidir bu.
 
İnsan, ilk olarak nereden yola çıktığını iyi bellemeli ve asla unutmamalı; çünkü iyi bilinmesi gerekir ki hepimiz bir gün oraya tekrar geri döneceğiz. 
 
Bu, bir farkında olma uyarısı ve insaniyet namına bir çağrı olsun.


GENÇ'ın Yazısı.