Gençlik Ruhuna Hayat İstiyor
İnsan hayatının en enerjik dönemi, toplumun en dinamik katmanı olan gençlik tüm zamanlarda her kesimin ilgi odağı olmuştur. Fikir ve düşünce insanları ideal toplumun varlığını ideal gençliğin varlığına bağlamıştır. İdeal gençliğin sahip olması gereken özellikleri her fırsatta detaylarıyla ifade etmişlerdir. Nurettin Topçu da bu kıymetli isimlerin en başında yer alıyor. Bu dosyamızda Nurettin Topçu’nun yıllar önce tasavvur ettiği fakat tüm zamanlarda geçerli, gençliğin olmazsa olmaz vasıflarını gündemimize alıyoruz.
Nurettin Topçu Kimdir?
Fikir insanı ve ahlak felsefecisi Nurettin Topçu 1909 yılında İstanbul’da doğdu. Liseyi İstanbul Erkek Lisesi’nde okudu. Başarılı bir öğrenci olan Topçu eğitimine Avrupa’da devam etmek için çeşitli burslara başvurdu ve kazanarak Fransa’ya gitti. H. Bergson, M. Blondel ve L. Masignon gibi isimlerden etkilendi. Avrupa’ya eğitim maksadıyla giden Türkler arasında ahlak üzerine çalışan ilk öğrenci ve Sorbonne’da felsefe doktorası yapan ilk Türk oldu.
Üniversiteyi dereceyle bitiren Topçu’ya ödül olarak ne istediğini sorduklarında “Sorbon Üniversitesi’nin giriş ve çıkış kulelerinde yirmi dört saat ay-yıldızlı Türk bayrağının dalgalanmasını istiyorum.” diyerek herkesi hayrete düşürdü. 1934’te yurda döndü. İstanbul Üniversitesinde iki yıl eylemsiz doçent olarak görev yaptı fakat dünya görüşünden dolayı üniversitede kadro verilmedi. Galatasaray, Haydarpaşa, Vefa ve İstanbul Erkek Lisesi gibi okullarda öğretmenlik yaptı, Hareket Dergisi’nde yayımlanan “Çalgıcılar” başlıklı yazısıyla Denizli’ye sürüldü. İmam Hatip okullarında hiçbir ücret beklemeden görev yaptı. Uzun süre Robert Koleji’nde dersler verdi, 1974’te emekli oldu ve 1975’te vefat etti.
Yaşadığı Dönemde Neler Oluyordu?
Topçu, Balkan Harbi, I. Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son demleri, Cumhuriyet’in kuruluşu gibi önemli dönüm noktalarına şahitlik ederek ülkede ve dünyada siyasi gerilimlerin olduğu günlerde yaşadı. Çocukluğunda İstanbul’da aldığı eğitim vesilesiyle geleneksel, Avrupa’da aldığı eğitimlerle de Batı’nın modern değerlerine ve düşünce yapısına hâkimdi. Dönem itibariyle İslamcılık, batıcılık, milliyetçliki gibi çok fazla fikir akımını gördü ancak ne ideolojik ne siyasi anlamda hiçbirisine kapılmadı.
Fikrî mücadelesini kendisinin çıkardığı Hareket Dergisi üzerinden yaptı. Hareket Dergisi bir dünya görüşü sunarak ekol oluşturdu. Çevresinde toplananlar onu bir üstat, bir öncü olarak görüyorlardı. Çevresinin teşviki ile siyasete yakınlaşsa da fazla uzun sürmedi. Entelektüel fikir adamı kimliği ön planda olan bir hayat sürdü.
Mevcut Gençliği Nasıl Tasvir Etmiştir?
Nurettin Topçu, biyolojik ya da fizyolojik yönlerine değinse de gençliğin daha çok ruhsal boyutuna odaklanır. Gençlerin hareketi, idealleri, hayata bakışları, isyanları ve en önemlisi sonsuzluk arayışlarını tasvir ve tashih eder.
Topçu, günümüz gençliğinin durumundan çok da memnun değildir. Ona göre bugünün gençliği, tatminsiz bir ruh hali ile manevi arayış içindedir, dini hayatı ahlakın yoksunluğu ile tarumar olmuştur. Ümitsiz ve mutsuz bir halde hayatı anlamlandırmaya çalışır. Kime inanacağını, neye yöneleceğini bilemeyen bir savruluştadır. Bir yanında Batı’nın dayattığı bedbaht hayat tarzı diğer yanda huzur vaad eden kadim medeniyeti vardır. Bu kaosun ortasında kendisine gelen iyi ya da kötü her teklifi değerlendirmekte fakat sığınacağı emin bir liman bulamamaktadır.
Topçu, ideal gençliğin yetişmesinde ve bu bocalamalarına yardım etmede toplumun tüm fertlerini sorumlu görür. Kendisi de bir öğretmen, bir fikir adamı olarak hayatını ideal neslin yetişmesine adamıştır. Konuşmalarında, yazılarında gençleri asıl ve asil değerlerine çağırmış, şanlı mazisini ve öz benliğini hatırlatmış, haksızlığa isyan etmeye yönlendirmiş, rol model olmayı heveslendirmiş, harekete teşvik etmiş ve mesuliyet şuuru aşılamıştır.
İslam Rönesansının Öncüsü Gençlik
“Yeniden doğuş” anlamına gelen rönesans kendi köklerinden beslenerek, kendisi kalarak değişmek olarak tanımlanıyor. Bu anlamda rönesans kendini inkâr ederek ortaya çıkan bir değişim değildir. Nurettin Topçu, Batı rönesansına hayranlıkla bakmak yerine kendi varlığının şuurunda bir duruş gerektiğini ifade etmiştir. Rönesansı geniş bir anlam çerçevesine almış, “herhangi bir zaman süresi içinde kendisine uyuşukluk gelen, hareketlerinde gevşeyen, eskiyen alışkanlıkların âleminde dinlenme ve muvakkat uykulara dalma hevesine kapılan insanlık vücudunun her uyanışına rönesans diyebiliriz” diyerek yeniden tanımlamıştır.
Topçu’nun hayallerinden birisi İslam rönesansının gerçekleşmesidir. Bu rönesansı gerçekleştirebilecek potansiyel güç gençlerdedir. Anadolu’nun ilmi, ahlaki, manevi, felsefi birikimini özünü koruyarak yarınlara taşıyacak olan tohum, ideal gençliktir.
Gençleri Kahveden Çıkaracak Olan Metafizik
“Metafizik, bizde hayal ve saçma karşılığı olarak kullanılsa da esasında aklın kâinata açılmasıdır.” der Nurettin Topçu. Ona göre bizim nesillerimizin ruh zaafı, kalp ve vicdan hastalığı metafizik kudret ve ilhama sahip olmayışından ileri gelmektedir. Metafizik, bir neslin bütün aşk ve imanının kaynağıdır. Metafizik düşünce olmadıkça ilimde, fende, sanatta, edebiyatta muvaffak olmak mümkün değildir. Üç asırdan beri yapılmak istenen ıslahatların milli varlığımızı buhrandan kurtaramayışı kendimize has metafiziği ortaya koyamayışımızdandır. Hayatımızdaki duygu sefaleti de metafiziğe yer vermememizden kaynaklanıyor. Kalbi örümceklenmiş genci kahveden çıkaracak olan metafizik, aşkımızın kaynağı, isyanımızın da başlangıcıdır.
Ahlaklı ve İsyankâr Gençlik
İsyan ve ahlak birbiriyle uzlaşmayan iki kavram gibi görünse de Topçu bu kavramları yeniden tanımlayarak farklı bir boyutta birleştirmiştir. Topçu’nun isyanı Allah’a değildir. Anarşizm, sisteme başkaldırı anlamına da gelmez. Ona göre isyan, iradenin sonsuza ulaşmak için önüne çıkan her türlü engeli reddetmesi, ebedi ve evrensel merhamet nizamına bağlılıktır. İsyan ahlakı ise bu hedefe ulaşmak için geçici ve anlamsız şeyleri geri çeviren sorumluluk bilincidir.
İdeal gençlik tüm esaretlere isyan eder. En büyük esaret ise doymak bilmeyen nefsin bitmek bilmeyen arzularına mahkûm olmaktır. Modern hayatın sunduğu/dayattığı geçici zevkler, sınırsız hak iddiaları insanı özgürleştirmediği gibi bilakis .........................................................................................................................
Ayşe Yazıcılar'ın Yazısı.