Dağları ve Kuşları Coşturan: Hz. Davud Peygamber
Davud (as) taşın ağacın zikrini anlardı, tesbih ederek dağların kuşların yanından geçer, onlar da kendisine yine tesbihle cevap verirlerdi. Hatta onunla birlikte namaz kıldıkları söylenir. İlk defa örgülü zırh yaparak insanlığa büyük bir hizmette bulunmuş, onları ölümden korumuştur.
Davud (a.s) Hz. Yakub’un soyundandır.1 Çocukken koyun çobanlığı yapardı. Allah’ın verdiği güzel sesle küçüklüğünden beri tesbih eder, zikriyle her şeyi coşturur, dağlar ve kuşlar bile ona katılırdı.2
Son derece cesur idi. Rasulullah (sav) onun düşmanla karşılaştığında asla kaçmadığını haber vermiştir.3 Nitekim azgın ve zorba Calut’un karşısına kahramanca çıkmış ve onu öldürerek kalabalık ordusunun hezimete uğramasına sebep olmuştu. “… Allah da ona hükümranlık ve hikmet vermiş, ona dilediği şeyleri öğretmişti…”4 Buradaki “hikmet”ten kasıt peygamberliktir. Yani o hem güçlü bir hükümdar, hem de şerefli bir peygamber olmuş, kitap olarak da Zebur indirilmişti.5 Zebur’da dualar, hamdler, senalar, tahmidler, temcidler vardı; helal-haram, feraiz ve hudud yoktu.6
Davud (as) kendisini ve ehlini beytülmale muhtaç olmadan geçindirecek bir sanat öğretmesi ve onu kolaylaştırması için dua ediyordu. Allah Teala da ona demiri hamur gibi yumuşatacak bir kudret ihsan etti ve zırh yapmayı öğretti.7 Davud (as) zırh yapıp satar, hem ailesinin geçimini sağlar hem de infak ederdi.8 Onun hurma yaprağından zenbil yaparak maişetini temin ettiği de söylenir.9
İbadete Çok Düşkündü
Davud (as) Allah’a ibadet için en faziletli vakitleri araştırırdı. Bir gün Cebrail’e (as):
“Gecenin hangi vakti efdaldir?” diye sormuş. O da:
“Seher vaktinin (fazileti) sebebiyle Arş’ın titreyişinden başka bir şey bilmiyorum!” demişti.10
Rasulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurmuşlardır:
“Allah’a en sevimli gelen namaz Davud’un (as) namazı idi. Yine Allah’a en sevimli gelen oruç Davud’un (as) orucu idi. O, gecenin yarısında uyur, üçte birinde kalkıp ibadet eder, altıda birinde tekrar uyurdu; bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı.”11
Allah’ın emrine itaatte ve ibadette kuvvet sahibiydi, evvab idi, Allah Rasulü (sav) “evvab”ın “yalnız başına kaldığında günahlarını hatırlayıp Allah’tan mağfiret isteyen kimse” olduğunu söylemiştir. Tesbih eden, itaatkar, yakîn sahibi ve tevbe ile Allah’a çokça yönelen anlamları da vardır.12
Davud (as) ilahi kitabı da çok okurdu. Rasulullah (sav) bunu şöyle haber verir: “Davud’a kıraat kolaylaştırılmıştı, bineklerinin eğerlenmesini emrederdi, daha bu iş bitmeden (Zebur’u) okuyup bitirirdi. Elinin emeğinden başkasını da yemezdi.”13
Kötülüklerden Sakındırırdı
Ayet-i kerimede: “İsrailoğulları’ndan kafir olanlar, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanetlenmişlerdir. Çünkü onlar isyan etmişlerdi ve sınırı aşıyorlardı. İşledikleri kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmıyorlardı. Yaptıkları ne fena idi!”14 buyrulur.
İsrailoğulları, yanlış yapan insanları önce bir uyarır, daha sonra onlarla yiyip içebilmek ve yanlarında oturabilmek için günahlarına ses çıkarmazlardı. Allah Teala da Hz. Davud’un lisanıyla Zebur’da onları lanetledi.
İlim ve Sanat Ehli İdi
Allah ona ilim vermişti; Tevrat’ı, Zebur’u bilirdi, dinde fıkıh (ince anlayış) sahibi idi, insanlar arasında adil ve isabetli hükümler verirdi, kuşların ve diğer hayvanların dilini anlardı.15 Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
“Her birine de hükmetme yeteneği ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud’un buyruğu altına soktuk. Bunları yapan bizdik. Ona sizin için zırh yapmayı öğrettik ki harbinizin şiddetinden sizi korusun. Şimdi siz bunun şükrünü eda ediyor musunuz?”16
“Andolsun biz Davud’a tarafımızdan müstesna bir lütufta bulunduk. ‘Ey dağlar! Onunla birlikte tesbih edin. Ey kuşlar! Siz de!’ dedik ve onun için demiri yumuşattık. (Ona şöyle buyurduk:) ‘Geniş zırhlar imal et, örgüsünü ölçülü yap.’ Siz de (ey mü’minler) dünya ve ahirete faydalı işler yapın; şüphesiz ben yaptıklarınızı görmekteyim.”17
Davud (as) taşın ağacın zikrini anlardı, tesbih ederek dağların kuşların yanından geçer, onlar da kendisine yine tesbihle cevap verirlerdi. Hatta onunla birlikte namaz kıldıkları söylenir.18 İlk defa örgülü zırh yaparak ..................................................................
Murat Kaya'ın Yazısı.