Ayşe Nur Duman

Şiir gibi bir düş, düş gibi bir göçtü düşlerime düşen. Dualarımın kabulü, kalbimin hicretine bir davetti sanki Rabbimden. Nasibimize düştü ve kısa süreliğine göç ettik sanki yar ellerine. Kalbimin hicreti, ömrümün mihengi oldu saatlerini saydığım o günler.

"Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbet), Mekke´deki (Kâbe) dir." (Al-i İmran 96.Ayet)

Beytullah, en has ev, en hâkiki yuva… Onlarca milleti çatısı altına İslâm sancağıyla toplayan, nebevi anılarla döşeli sıcacık bir yuva… Ve O yuvada dilini bilmediğin, gönül diliyle muhabbeti pişirdiğin mü`min kardeşlerin. Fâni gurbetten öz memlekete göç etmek gibi demiştim buraya gelmeden, şimdi ise gönlüm bedenimden kopup da; o mübârek beyti asırlarca tavaf etse yahut mümkün olsa da gözlerim arşa uzanan mükerremi hep seyre dalsa derim. Sanki dönünce gözlerimi açıp rüyadan uyanacakmışım gibi. Râhman`ın misafiri olarak buraya varmak, ahirete bir fragman gibi. Ve o fragmanın etkisi bir ömre tecelli olup, sanki dünyaya yeniden doğmak ve mübarek başlangıçlara "Bismillah" demek gibi. Çünkü o; ezelden ebede bu kurak diyarın ortasından, dünyaya nurunu yayan bereket hûzmesi. Kâbe’nin sahibi, siyahın koyusundan nuru yaratan Yüce Allah`a hamd olsun. 
 
Rabbimden niyâzım; tekrar tekrar gurbetten kaçıp beytine dönmeyi nasip etmesi, evine misafir olup "Lebbeyk" nidalarıyla adını yüceltmeyi Ümmeti Muhammed’e nasip etmesidir. 
 
Düşünüyorum, düş müydü? Göç mü? Yoksa hasretinden üşüyüş mü? İcabet ederken o davete, niyazım orada mı kalmıştı? Yahut heybeme sevdalar mı dalmıştı? Hani girince Mescid`e bir seher vaktinde esen gül misali bir koku; ama gül değil sanki başka bir âlemin kokusu. Ve çekince içine, ciğerlerinden öteye kalbine yayılır o koku ve bir ses düşer kulaklarına "Efendimiz burada... "
 
Düşten uyanır gibi uyanırsın ve durur hatırlarsın; Önce Musab bin Umeyr`i ve hatırlarsın burası Yesrib`ti ve dönüşmüştü Medine`ye. Kucak açmıştı Âshab`a ve Rasûl’e (s.a.v). Hatırlarsın Ensar’ı, Muhacir`i ve onların kardeşliğini, Asr-ı Saadet günlerini...
 
Dünyanın her yanından icabete gelmiş kardeşlerinin arasına karışınca, nebevi bir esinti değer ruhuna, sanki semâda toplanır arşa değer milyonların duası. Bakmayın milyon dediğime hepsi ümmetin tek vücut olmuş, birer parçası. Ve aklına düşer ümmetin diğer yanları; Endülüs, Bağdat, Kudüs, Halep, Şam, Kahire, Semerkant, Saraybosna, İstanbul ve tüm müslüman coğrafyaları. 
 
Ya sen alır Medine`yi yüreğine koyar Ensar olur, Muhacir olur, Efendimiz`in nurlu yoluna tâbî olur, kardeşlerine koşarsın; Ashâb-ı Kiram gibi ya da davet edilirsen yine, kardeşlerini alır Medine`ye göçersin heybende sevdalar ile... Veyahut sadece düşüncendeyse bu söylediklerin, düşmediyse düşlerine, gönlüne; üşürsün. Üşürken kaybedersin hasretini, düşünü ve bulamazsın ümmetin ufkunu, tek olmuş vücudunu, o diyârın kokusunu...
 
Kalbime taşısaydım, kalbime kazısaydım Hira’yı. Kalbimin hicretini hatırlayıp çekilip Hirama, hep vahye muhatap kalsaydım.
 
Tırmanırken ağaçsız, bitkisiz ama nur dolu o dağa, her zerrem yine tefekkürle dolsaydı. Bir gece vaktiydi hani karanlığın zifirisinde tırmanmıştık Nur Dağı’na. Ama sanki o karanlık gündüzden bile aydınlıktı çünkü nur saçan kandilimin yoluydu, yolum onunla nur dolu.. Rehberim, mihengim, nur saçan kandilim, Efendim… Gözlerim, alemlere rahmet Efendimiz’in bakışıyla baksaydı şehirlerin anasına. Bu düşünce kalbimi yerinden uçursaydı. Ve kalbim sukûnetle onun bize tebliğ ettiği vahye ebedi muhatap kalsaydı. 
 
Mekke`yi ve Beytullah’ı seyretseydim bakışların hamd yüklü olanıyla. Onları mübarek kılan Hira`dan, Hakk’ın her şeyden üstün olduğunu haykırsaydım. O bin aydan hayırlı mübarek gecenin sabahına affolunan bir kulda ben olsaydım. 
 
Kuş cıvıltılı bir seherde, vakarıyla ve tüm fedakarlığını kuşanıp zevcine koşan Hatice anamızı seyreden bir kuşta ben olsaydım.. İlk vahyin Efendimiz`e (s.a.v) inişinden sonra onu teselli eden Habibullah`ın Hatice’tül Kübra’sını kendine şiar edinmiş bir hanımda ben olsaydım. Saadet asrına bakarak yuvasını Yesrib’ten Medine’ye taşımış, o mübarek annelerimize komşu bir anne de bende olsaydım… 


GENÇ'ın Yazısı.