Zehra Çiçek 

Geçtiğimiz günlerde bir belgeselde karşılaştığım çok güzel bir başlangıç cümlesi vardı. Şöyle söylüyordu: "Dünya Hz.Havva ve Hz.Adem’den itibaren insanlar için bir misafirhanedir". Ne kadar güzel ve hakikatli bir söz. 
 
Biz insanlar bu dünyaya geçici olarak geldiğimizi unutup bu geçici dünyada zamanımızı dünyevi şeyler için harcıyoruz. Halbuki bizler bunu şöyle düşünmeliyiz; bir misafirliğe geçici olarak kalmaya gittiğimiz zamanlarda kendi evimizde olduğumuz gibi rahat olamayız, her zamanki alışkanlıklarımızı yerine getiremeyiz. Çünkü misafir olduğumuz yerde bizim ihtiyaçlarımızın hepsini karşılayacak eşyalarımız yanımızda olmaz ve evimizi özleriz.
 
Dünyanın misafirhane olması da böyle. Biz bu geçici dünya için değil, ahiret ve cennet için çabalamalıyız. Evimizi özleyip bir an önce gitme isteği, dünyevi bu hayattan sonsuz hayata yani ahirete gitme özlemi gibi olmalıdır. Evimiz orada, evimiz cennet. 
 
Okul sürecimizde kazanmak istediğimiz üniversite için çabalarız, puanlarımızı yüksek tutabilmek için ders çalışırız ve sınavlara hazırlanırız. Ahiret hayatı için de böyle olmalı; ibadetlerimizi yerine getirmeli, sünneti hayatımıza uygulamalıyız. Müslümanlık vazifelerimizi yerine getirmeliyiz. Biliyoruz ki ahirette, yaptıklarımızın hesabı sorulacak. Yaptığımız şeylere göre cennet ya da cehennemi hak edeceğiz. Biz evimize, cennete gitmek istiyoruz ve bunun için çabalamalıyız.
 
Bunu yaparak sonsuz olan ahiret hayatı için çabalamış oluruz ve bu geçici dünyevi hayatta nefsimiz için ya da bu dünya için olan çabalarımız ahiret hayatı için olan çabalarımızdan daha az olmalıdır.
 
Velhasıl biz bu dünyaya geçici olarak, yani misafir olarak geldik ve bunu unutmamalıyız. Sonsuz ahiret hayatı bizim evimiz gibi, asıl hayat orada. Dünya ve ahiret mutluluğuna nail olanlardan olabilmek nasip olsun. Amin. 


GENÇ'ın Yazısı.