Mustafa Özkan
Savaş muhabiri denilince akla savaş alanlarındaki gelişmeleri kamuoyuna aktaran bir gazeteci gelir. Dışarıdan bakıldığı zaman işi sadece savaş alanlarındaki gelişmeleri kamuoyuna aktarmak olsa da işin içine girildiği zaman ise bir savaş muhabiri asıl görevinden çok daha fazlasını yapmaktadır. Savaş alanında gerçekleşen patlama sonucu gazeteci Abdülkadir Habak’ın bir çocuğu ambulansa götürmesi bu konuda önemli bir örnektir.
Soğukkanlı olmak ve duyguların kontrol edilmesi
Savaş muhabirliği dünyanın en zor mesleklerinden biri olarak kabul etmektedir. Biraz takip edildiğinde gerçekten oldukça zor bir meslektir. Savaş alanlarındaki gelişmeleri kamuoyuna aktaran savaş muhabirleri zaman zaman çok zor anlarla karşı karşıya kalabilmektedirler. Kimi zaman bir patlamanın eşiğinde kimi zaman ise silahlardan çıkan kurşunların eşiğindedirler. Gözlerinin önünde insanlar yaşamlarını yitirirlerken, muhabirin psikolojisinin bozulmaması oldukça zordur. Her an ölüm riski olan bir savaş muhabirine ciddi sorumluluklar düşmektedir. Öncelikle bir savaş muhabiri kendisine çok dikkat etmelidir, bir anlık dalgınlık hayatını kaybetmesine sebep olabilir. Soğukkanlı olmak zorundadır yoksa tüm planları bozulabilir. Tabi soğukkanlı olmak bir savaş muhabiri için söylenildiği gibi kolay değildir.
İlgili ülkenin dili, kültürü ve bölgede yaşanan gelişmelerin bilinmesi gerekir
Sonuçta insan doğası gereği bazı duygular taşımaktadır. Gözünün önünde öldürülen masum insanları gören savaş muhabiri ister istemez soğukkanlılığını yitirebilir. Bir savaş muhabiri gideceği coğrafyayı yakından takip etmelidir. Örnek verilecek olursa; savaş muhabiri Ortadoğu`da yaşanan bir bölgede ve/veya ülkede görev almak istiyorsa o bölgenin ve/veya ülkenin dilini, kültürünü ve bölgede yaşanan gelişmeleri, bölgesel ve küresel aktörlerin politikalarını bilmek zorundadır. Aksi halde böylesi zor bir coğrafyada nitelikli bir şekilde savaş muhabirliği yapması mümkün görünmemektedir.
Nedeni ise, iletişim sorunları ve kültürel yabancılaşmadır. İnsan iletişim kurmadan bir coğrafyada nasıl barınabilir ki? Barınacağı toplumun kültürünü bilmeden nasıl muhabirlik yapabilir ki? Tabiki de yapamaz. Bir savaş muhabirinin savaş alanlarındaki gelişmeleri kamuoyuna aktarması gerekir. Bulunduğu coğrafyanın dilini bilmezse eğer savaş alanlarındaki görevliler ile iletişim kurması çok zordur. Konuştuğu dil dışında konuşan kişilerle konuşamayacağı için savaş alanındaki gelişmeleri tam olarak kamuoyuna sunamayacaktır. Bu nedenle bir savaş muhabirinin mutlaka gideceği coğrafyanın dilini bilmesi gerekir. Gelelim kültürel yabancılaşma meselesine. Mesela Suriye’de yaşanan iç savaşın gelişmelerini kamuoyuna aktarmak ile görevlisin.
Suriye`nin kültürüne yabancı kalırsan bölgeyi tam olarak tanıyamazsın. Bölgeyi tam olarak tanıyamazsan da savaş alanındaki gelişmeleri tam olarak kamuoyuna aktaramazsın. Kısacası bir savaş muhabiri savaş alanında gerçekleşen gelişmeleri kamuoyuna aktarmakla sorumludur. Bu görevini yapabilmesi için de kendine dikkat etmesi, soğukkanlı olması, gideceği coğrafyanın dilini bilmesi ve bulunacağı coğrafyanın kültürüne hakim olması gerekir.
GENÇ'ın Yazısı.