Ömer Akyüz

Şaban ayı, hicri ayların sekizincisidir. Şaban kelimesi, sözlükte "dağılmak, gruplara ayrılmak" anlamındaki "şa‘b" kökünden türemiştir. Dinî gelenekte önemli bir yeri olan Üç Aylar’ın ikincisidir. Bu ayın İslam’dan önce Arab-ı bâide (Âd ve Semûd) döneminde mevhâ’, Arab-ı âribe devrinde va‘l, ‘âdil ya da âẕil diye adlandırıldığı, Şaban isminin hicri takvimde yer alan diğer ay adlarıyla birlikte Arab-ı müsta‘ribe döneminde kullanılmaya başlandığı, İslamiyet’in ortaya çıktığı devirde Arapların bu isimleri kullanmakta olduğu nakledilir. "El-Mükerrem, el-muazzam, eş-şerîf" sıfatlarıyla da anılan Şaban, Osmanlı belgelerinde ”ش“ kısaltmasıyla gösterilmiştir. 
 
Şaban kelimesinin kameri takvimin sekizinci ayına ad olması farklı şekillerde açıklanmıştır. Bir yoruma göre, savaşmanın yasak olduğu haram aylardan biri olan Recep ayından sonra silahlı baskınlar için kabilelerin gruplar halinde dağılması sebebiyle bu isimle anılmıştır. Arapların bu ayda su temin etmek amacıyla gruplara ayrılmalarından dolayı bu ismin verildiği ya da Ramazan ve Recep aylarını birbirinden ayırdığı için böyle adlandırıldığı yolunda açıklamalar da mevcuttur. Diğer bir yoruma göre ise kameri ayların eski adlarının değiştirilmesi ağaçların dal verdiği döneme rastladığından bu ismi almıştır. Araplar, haram ayların yerlerini değiştirmek veya haccın sabit bir mevsimde yapılmasını sağlamak amacıyla haram ayları ertelediklerinde Recep ayını Şaban’ın yerine kaydırırlar ve bu iki ayı “recebân” diye adlandırırlardı (TDV, ŞÂBAN).
 
İslâm tarihinde oruç bu ayda farz kılınmıştır (Hicrî 2/Milâdî 624). Hz. Peygamber (s.a.v.), bu ayın büyük çoğunluğunu oruçlu geçirirdi (Buhârî, Savm 52). Efendimiz (s.a.v.), Şaban ayının önemine binaen şöyle buyurmuştur: “İnsanların değerini bilemedikleri bu ayda ameller Allah’a arzedilir; ben amellerimin oruçlu iken Allah’a arzedilmesini arzu ediyor ve bu ayda oruç tutuyorum.” (Nesâî, Savm 70). Bu rivayetler sebebiyle Şaban ayında oruç tutulması mendûbtur. (Dinen yapılması iyi sayılmakla birlikte yapılmamasında sakınca olmayan). 
 
Hz. Aişe’den (r.anha) nakledilen, Resul-i Ekrem’in Ramazan ayından başka hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği (Buhârî, Savm 52) şeklindeki rivayeti ile birlikte oruç tutmanın farz olduğu Ramazan ayına şevkle girmeyi zorlaştıracağı için Şaban’ın on beşinden sonra orucun azaltılması veya terk edilmesi tavsiye edilmiştir. 
 
Hz. Aişe`nin Hz. Peygamber’den (s.a.v.) oruç ile ilgili şöyle bir rivayeti daha vardır: "Resulullah, bazı aylarda çok oruç tutardı. Hatta biz, onu bu ayda hiç iftar etmedi sanırdık. Bazı aylarda da çok iftar ederdi. Hatta biz, onu bu ayda hiç oruç tutmadı derdik. Resulullah`ın Ramazan`dan başka bir ayın orucunu tamamladığını görmedim. Şaban`daki kadar, kendisinde, çok oruçlu olduğu bir ay da görmedim." (Buhari, Savm 51).
 
Bir başka rivayette ise Hz. Peygamber Şaban ayının tamamını oruçlu geçirerek, Şaban’ı Ramazan’la birleştirirdi (İbn Mâce, Savm 4). Yukarıdaki rivayetlere binaen, hadis alimleri, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) bazı seneler Şaban`ın tamamını, bazı zamanlarda da Şaban ayının çoğu günlerini oruçlu geçirdiği kanaatine varmışlardır.
 
Rivayetlere göre, Efendimiz, bazen Şaban ayının tamamını, çok kere de çoğu günlerini oruçlu geçirirdi. Zaten diğer günler, özellikle de Pazartesi ve Perşembe günleri de oruçlu bulunan Resul-i Ekrem(s) maddi ve manevi pek çok hikmetinden dolayı oruç ibadetini sıkça yapardı.
 
Her hicri ayın 13, 14 ve 15. günlerinin oruçlu geçirilmesi, Efendimiz’den (s.a.v.) bize tavsiye edilmiştir. Hz. Peygamber bu günlerde oruç tutmayı seferde bile terk etmezdi. Bu oruca "Eyyamı- Biyz" denir, yani "Beyaz Günler" anlamına gelmektedir. "Kim her aydan üç gün oruç tutarsa ömür boyu oruç tutmuş gibi olur." sözleriyle bu orucun tutulmasını teşvik etmiştir (Tirmizi, Savm, 54).
 
Şaban ayında oruç, namaz, istiğfar ve sadaka gibi ibadetlerin fazla yapılmasının bir hikmeti de, devamında gelecek olan Ramazan ayı için manevi bir hazırlık ve alışkanlığa sebep olması içindir. 
 
Enes b. Malik'den ( r.a. ) rivayetle, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Recep ayı gelince şöyle dua ederdi: "Allah`ım! Recep’i ve Şaban’ı hakkımızda hayırlı ve mübarek kıl, bizi Ramazan’a ulaştır." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259).


GENÇ'ın Yazısı.