Şehr-u Ramazan: Ramazan Ayı
Site Özel
2008 okunma
Ömer Akyüz
Sözlükte “günün çok sıcak olması, güneşin kum ve taşları çok ısıtması, kızgın yerde yalınayak yürümekle ayakların yanması” anlamlarındaki “ramad” mastarından veya “güneşin güçlü ısısından çok fazla kızmış yer” manasındaki “ramdâ” kelimesinden türeyen Ramazan, hicri yılın dokuzuncu ayının adıdır. Klasik kaynaklarda “ramazanü’l-muazzam” olarak da adlandırıldığı belirtilen bu ay (Kalkaşendî, II, 405) Osmanlı belgelerinde “ن” kısaltmasıyla gösterilmiş ve “mübarek, şerif, mükerrem” gibi sıfatlarla birlikte yazılmıştır.
Kaynaklarda bu aya Ramazan adının niçin verildiği hakkında farklı açıklamalar yer alır. En fazla kabul gören yoruma göre; bu ay, rastladığı mevsim gereği çok sıcak ve yakıcı bir özelliğe sahip olduğu için bu adla anılmıştır. Kameri takvimde yer alan cumâdâ ve rebî gibi ay adlarının da belirli mevsimlere ve hava şartlarına işaret etmesi bu açıklamayı destekler niteliktedir (TDV, RAMAZAN).
“Ramazan ayı ki, Kuran onda indirilmiştir.” (2/Bakara, 185). Kuran-ı Kerim’de aylar içerisinden sadece bu ayın isminin yer alması, bu ismin büyüklüğüne yeterli delildir. Kuran’da da bu isim Arapça ifadeyle “Şehr-u Ramazan” şeklinde geçer. Bu ayın bununla isimlendirilmesinin nedeni, yağmur suyu bedenleri pakladığı gibi bu mübarek ay da, bedenleri ve kalpleri maddi ve manevi tüm kötülüklerden yıkayarak ak ve pak ettiği içindir.
Kuran-ı Kerim’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan yegane ay Ramazan ayıdır. Orucun farz kılındığını bildiren ayetlerin hemen ardından Ramazan’ın insanlara doğru yolu gösteren ve hakkı batıldan ayıran Kuran’ın indirildiği ay olduğu belirtilir ve bu aya ulaşanların oruç tutması emredilir (2/Bakara, 185).
Ramazan ayı, hayır ve bereket ayıdır. Dua ve niyaz ayıdır. Günahlardan temizlenme, cehennem ateşinden kurtulma ayıdır. Peygamberimiz bu aydan söz ederken şöyle buyurmuştur: “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluştur.” (Et. Terğib ve’t Terhib, c.2, s.95).
Hadis kaynaklarında da Hz. Peygamber’den nakledilen Ramazan ayının fazileti, başlangıcının ve sonunun nasıl tespit edileceği, süresi ve bu aya mahsus ibadetlerle ilgili çok sayıda rivayet yer almaktadır.
Şimdi, Ramazan ayı ile ilgili Hz. Peygamber’in zikrettiği önemli bazı hadislere hep birlikte bakalım:
1) Ebu Hureyre’den (r.a.) nakledildiğine göre; Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayı girdiği zaman rahmet kapıları açılır; cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulup bağlanır” (Buhârî, Savm 5).
2) Ebu Hureyre’den (r.a.) nakledildiğine göre; Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’nde kalkar ibadet ederse geçmiş günahları af olunur. Her kim de Ramazan orucunu (farziyetine ve mükâfatına) inanan (bir mümin) olarak ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek tutarsa geçmiş günahları affedilir” (Buhârî, Savm 6).
3) Ebu Hureyre’den (r.a.) nakledildiğine göre; Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Beş vakit namaz, diğer Cuma’ya kadar bir Cuma ve diğer Ramazan’a kadar bir Ramazan, büyük günahlardan sakınıldığı takdirde aralarındaki günahları silerler”(Müslîm, Taharet 16).
4) Ebu Mesud’dan (r.a) nakledildiğine göre; Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Eğer kullar, Ramazan’da neler olduğunu bilseydiler; elbette ümmetim, senenin bütün (aylarının) Ramazan olmasını isterdi” (Heysemî, Mecmeu’z-Zevaid:3/141).
Müslümanlarca sabır, ibadet, rahmet, mağfiret ve bereket ayı olarak kabul edilen, büyük bir coşku ve heyecanla karşılanan Ramazan’ın başlıca özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
1) Kuran-ı Kerim, bu ayda indirilmeye başlandı (2/Bakara, 185).
2) Ayet ve hadislerle bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen Kadir gecesi de bu ayın içerisindedir (97/el-Kadr, 3) (Nesâî, Sıyam 5).
3) Hz. Peygamber’in (s.a.v.) inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek kılan kişinin geçmiş günahlarının bağışlanacağını bildirdiği ve kendisi de bizzat kılarak ümmeti için sünnet olduğunu gösterdiği teravih namazı bu aya mahsus ibadetlerdendir (Buhârî, Salâtü’t-terâvîh 1).
4) Malî bir ibadet olan fitrenin (fıtır sadakası) bu ayın sonunda ve bayramdan önce ödenmesi gerekir. Bu ayda yapılan diğer yardımların da öteki aylara göre daha sevap ve faziletli olduğuna dair hadisler vardır (Buhârî, Savm 7).
5) Bu ayın sonunda itikâfa girmek sünnettir. Kaynaklar Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) Ramazan’ın son on gününde itikâfa girdiğini ve bu âdetini vefatına kadar devam ettirdiğini, onun ardından hanımlarının da itikâfa girdiğini haber vermektedir (Buhârî, İ’tikâf 1).
6) Kütüb-i Sitte’de yer alan bazı hadislerde bu ayda Umre yapanın Hac sevabı alacağı ifade ediliyor (Buhârî, Umre 4).
7) Kuran ayı denilen Ramazan ayında çokça Kuran okuyup tefekkür etmek müstehap kabul edilmiştir. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Cebrail ile karşılıklı Kuran okumasına dayanan mukabele uygulaması da bu aya mahsus geleneklerdendir (Müslîm, Fezâ’ilü’s-sahâbe 98-99).
Yüce Rabbimize hamd-ü senalar olsun ki, dünya yolculuğumuz sona ermeden, sağlık, afiyet ve imanla bu sene de rahmet ve mağfiret ayı mübarek Ramazan-ı Şerif ayına kavuştuk.
Yüce Allah’ın sevgisiyle dolup taşacağımız, dua, secde ve mukabelelerle manevi alemlere koşacağımız, daha iyi bir kul olma yarışına gireceğimiz mübarek bir ay olan Ramazan ayında Allah, bizi sevdiği kullar arasına almayı ve bu şerefli ayı hakkıyla yerine getiren kullarından eylesin.
GENÇ'ın Yazısı.