Sudenur Kozak
İçinde bulunduğumuz gezegende bizlerin, zamanın başlangıcından itibaren yaptığı ve her seferinde ders almadığı bir konu var. Zamanında önlem almamak, felaket kapımızı çalmadan aklımızı başımıza almamak, yapılan yanlışlardan ders çıkarmadığımızda tarihin tekerrür edeceğini bile bile bu olaya göz kapamak… Bu liste uzar gider, bizler gözlerimizi açıncaya kadar.
Bunların önüne geçmek bizim elimizde. Biz, hazine bulmak için gölü kurutursak çok sert bir intikama hazır olmalıyız. Ne ekersek onu biçeceğiz. Ağaçları keser, doğayı bozar, hayvanların evlerini ellerinden alarak oteller dikersek, oradan hayırlı bir şey beklemeyelim. Bize doğa cansız, dilsiz olarak gözüküyor olabilir ama unutmayalım kestiğimiz ağaç kendi nefesimiz, bozduğumuz doğa kendi yaşam alanımız. Biz insanlar kendi eliyle kendini öldüren tek canlılarız.
Yalnızca güç, toprak için insanları ve doğayı atom bombasıyla yok edenleri gördü bu tarih. Sonuçta ne mi oldu? Orada artık zehirli bitkiler yetişiyor, kanser riski yüksek seviyede olan insanlar doğuyor. Belki onlar ne yaptıklarını anlamadılar ama yaptıkları şey kendi elleriyle kendilerini öldürmekti. İnsanlar her zaman bunu yapıyorlar. Ellerinde olan atomu düzgün şekilde kullanarak doğayı anlamak varken, ellerinde olan atomla doğayı yok ettiler.
Tarihte görülen insan eliyle başlamış felaketler sadece bunlar değil. Sırf deney yapmak için tüm bir şehrin hatta kıtanın radyasyon altında kalmasına sebep olan da bir insan ya da kedileri sevmediği için öldüren, bunun sonucunda tüm dünyanın ölümcül virüs ile karşı karşıya kalmasını sağlayan da bir insan. Tarihten ders almayarak önlem almayan da bir insan. Karşı karşıya kaldığı sorunu bitirmek için omuz omuza destek içinde olması gerekirken kurallara uymayan da bir insan. Kurallara uymadığı halde sorunların bitmemesine yakınan yine insan. Sizce de çok çelişkili davranışlar göstermiyor mu insanlar?
Bunları düşündüğüm her zaman kendime şunu soruyordum: Neden? İnsanlar neden tarihten ders almıyor? Neden kendilerine bırakılan mirası daha da güzelleştirerek torunlarına bırakmak yerine onlara yok olmaya yüz tutmuş bir doğa bırakıyorlar? Aklıma giren tehlikeli bir düşünce vardı. Dünyanın nüfusunun yarısını yok edecek doğal bir reaksiyonu hızlandırmak ve uzun bir buzul çağına girmek. Bana fazlasıyla mantıklı gelen bir hareketti. Sonuçta insanlar yanlış yapmaya her zaman devam edecekler. Düşüncelerimi çok beğeniyordum ta ki o zamana kadar.
Bir kurgu yazmaya başladım. Konusu insanlık tarihinde başarısız olmuş icatlar ile ilgiliydi. Kurgumu oluştururken fark ettiğim en önemli olay herkese bir şans verilmesi gerektiğiydi. Eğer o şans verilmezse muhteşem fikirleri olan beyinler keşfedilemeden tarihe gömülür. Düşünelim, örneğin Tesla. O şans verilememiş birisi olsaydı günümüz teknolojisi nasıl olurdu. Belki de günümüz olmazdı. Bir de kendim. Bana şans verilmeseydi yazı serüvenim nasıl olurdu bilmiyorum… Sanırım sıkıcı olacaktı hayatım.
Bu reaksiyonu hızlandırmayarak insanlara yaşama ve seslerini çıkarma şansı veriliyor. Bunu en iyi şekilde kullanarak bu fikirleri savunan kişilere insanların yıkıcı olduğundan çok yapıcı olduğunu gösterelim. Gezegenimizin bir şansı olduğunu ve bunun nüfusla oynamayarak da olabileceğini gösterelim.
Değerini bilelim gezegenimizin, doğanın, yaşamın, her şeyin; sonra felaketle karşılaşınca “niye?” dememek için…
GENÇ'ın Yazısı.