Fatma Nisa Ertekin
Bugün 22 Mart 2021.. Bu yıl, hamdolsun ki geçtiğimiz yıla nazaran daha naif geçiyor. Belki daha sakin, alışmış… Günlerdir yazmak istiyorum ama fark ettim ki yazmak için uygun bir zaman yok, biz zaman ayırmalıyız. Taksim’de Atatürk Kitaplığı’ndayım yine. Hem ulaşımı kolay, hem de çok güzel bir manzarası var diye haftalardır izin günlerimde buradayım ve bin kez hamdolsun ki bir kere pişman olmadım. İlim öğrenmek amacıyla yola çıkıyormuş gibi hissediyorum ve Rabbim bereketlendiriyor.
Birkaç gün önce katıldığım günübirlik Bursa gezisinden bahsetmek istiyorum. Öncelikle uzun zaman sonra farklı ve daha önce hiç görmediğim bir şehri, daha önce tanımadığım insanlarla gezmek benim için macera dolu bir deneyimdi. Başından sonuna kadar heyecanını koruyan bu gezinin ilanını ilk gördüğümde hemen başvuru yaptım. Ancak ardından bir sürü aksilik birbirini kovaladı. Düşünüyordum da sanki Allah, gitmek isteyip istemediğimden emin olmamı istiyordu. Babam önce izin verdi, sonra “gitmesem de olabileceğini” söylemeye başlayınca moralim bozuldu bu duruma. Sonra geziye kesin olarak katılıp katılmayacağımı teyit için aradılar. Mutlaka geri dönüş yapacağımı belirttiğim halde aradığımda ulaşamadım. Saatlerce aradım ama yok, ulaşamıyordum! Belki de hakkımda hayırlı değildir. Razı olayım, Allah nasip etmediyse böylesi doğrudur, diye düşündüm. Ama nasıl gitmek istiyorum, nasıl dertliyim, içim içimi kemiriyor. Bu halde son çare olarak, aradığım ve ulaşamadığım, kimsenin de bana geri dönüş yapmadığını ve mağdur olduğumu ileten bir mail gönderdim. Yine de kanımın son damlasına kadar savaştım diyebilirim gidebilmek için. Aynı günün akşamı gezinin programına dahil olduğumu ileten bir mail aldım.
Sevinmeye korkuyordum çünkü ertesi gün hava aşırı yağmurluydu ve gezinin iptal olacağını düşünüyordum. Sabah uyandığımda dahi “bir güzel uyumak daha cazip değil mi?” diyordu nefsim. Zar zor hazırlanıp kendimi Üsküdar sahile attım. Otobüste yerimi aldığımda herkes arkadaşıyla olduğu için yanıma kimse oturmamıştı. Amenna dedim ve bakalım bu yolculuktaki yol arkadaşlarım kimler olacak diye de içimden geçirdim. Gezi için görevli olan ve HES kodlarımızı sorgulayan iki kıza da hem kanım kaynadı, hem de onları çok güzel buldum. Onların arkadaşlık grubuna dahil olmak istedim ama zaten bir grupları olduğu için dahil olamam diye düşündüm.
Feribota bindikten sonra otobüsten inebileceğimiz söylendi. İndiğimde kızlardan biriyle selamlaşır gibi olduk. Uyku mahmuru olduğum için bana “İyi misin?” demişti. Çok mutlu oldum. Kendisini tanıttı, ismi Rukiye idi. Memnun olduğumu söyleyip üst kata çıkmak için ilerlediğimde birkaç kişinin arkamdan “heyyy, hoop” diye bağırdıklarını fark ettim. Anlayamadım demeye kalmadan yere düşürdüğüm telefonumu gösterdiler. Almak için geri döndüğümde Rukiye ve arkadaşları da bana doğru yürüyordu. Adeta yollarımız kesişti, bir anda gruba dahil olduğumu hissettim. İçten içe çok sevinçli ve mutluydum.
Bursa, gittiğimiz andan döndüğümüz ana kadar yağışlıydı. Bereket getirdik Bursa’ya diye latife ettik. Osmangazi ve Orhangazi türbelerini ziyaret ederek geziye başladık. Çok uhrevi duygular hissettiğimi inkar edemeyeceğim. Gerçekten, asıl sebebini Allah bilir ama yolculuk boyunca hissettiğim, soluduğum uhrevi hava beni adeta dünyadan koparmış, bambaşka bir diyara götürmüştü. Yağmurun altında yürüye yürüye Ulu Camii’ye geldik. O kadar heybetli aynı zamanda mütevazi, o kadar güzeldi ki! Bir buçuk yıl sonra ilk defa farklı bir şehir görmüş olan ben, küçük çocuklar gibi şaşkın şaşkın etrafa bakıyordum.
Yeşil Türbe’ye gitmeye karar vermeye çalışıyorduk ki işte o an beni çok heyecanlandıran bir olay yaşandı. Yanımıza orta yaşını geçmiş bir adam geldi. Önce onun dilenci olduğunu düşündüm. “Hoş geldiniz gençler.. Ben çok uzak bir köyden geliyorum. Bugün sizin buraya geleceğinizi biliyordum. Benim kalp gözüm açıktır, hissederim. Beni ulemadan gönderdiler” deyip elinde dualar yazan kağıtları bize birer birer uzatmaya başladı. Söyledikleri o kadar hoşuma gitmişti ki ister istemez tebessüm ettim. Hemen “Gülmeyiniz, ben çok uzaklardan geliyorum. Dilenci değilim.” diyerek konuşmaya devam ediyordu. Beni yanlış anladığını anlayıp “Yok, hoşuma gitti söyledikleriniz, o yüzden gülüyorum.” dedim. Bir anda gözlerini bana çevirdi ve çok dikkatli bakarak “Sende nazar var, bak bu duaları okursan inşallah nazardan korunursun” dedi. Sonra bir diğer arkadaşa “Sen geceleri uyuyamıyorsun, şeytan seninle uğraşıyor, dikkat et” dedi. Hepimiz olabildiğince sessizliğimizi koruyorduk. Ben bazen ürkerek bazen heyecanlanarak da olsa can kulağıyla amcayı dinliyor, söylediği tek bir kelimeyi dahi unutmak istemiyordum.
Sonra hepimize döndü ve “Gençler dikkat edin. Şeytan sizinle uğraşıyor. Tabii, şeytan kiminle uğraşacak? Sizinle uğraşacak. Dikkat edin, kendinizi muhafaza edin..” dedi ve gitti. Ben coşkuyla kızlara dönüp “Çok heyecanlıyım! Yoksa Hızır Aleyhisselam mıydı?” diyerek heyecanımı fazlasıyla belli ettim. Bir aşka bir coşkuya kapılmıştım ki sormayın. Ancak sonra diğer kızlara döndüğümde onların benim kadar heyecanlı olmadıklarını fark ettim. Olsun, deyip içimdeki o benzersiz heyecanı yaşamaya devam ettim. Sonraları öğrendim ki aynı adam geziden Fatma isminde başka bir kıza daha “Sende nazar var” demiş. Fatma geldi beni buldu. İkimizde de ortak bir özellik olabilir mi diye merak etmiş. Bu vesileyle güzel kalpli yeni bir insan tanımış oldum diye de sevincim arttı. Geziye böylece devam ettik. Nereye gitsek bize “Siz nereden geldiniz, buralı değilsiniz belli” gibi cümleler kuruyorlar, meraklı gözlerle bize bakıyorlardı. Kendimi o günkü kadar özel hissettiğim gün sayı azdır. Hamdolsun Rabbime.
Gel gelelim Bursa gezisinde çok güzel insanlar tanıdım. İlk başlarda çok istediğim için nasip olmayacağını düşündüğüm gezi, hayatımın en unutulmaz gezilerinden biri olmuştu. Gerçekten istediğimize emin olmak ve olması için çok çabalamanın gerektiğini, ama sonunda takdiri Allah’a bırakmak gerektiğini anladım. İkinci olarak ise bugüne kadar gelmiş bütün peygamberleri ve mucizelerini, sonra Efendimiz (sav)’i ve mucizelerini düşündüm, iman ettim. Günümüzde bu mucizeleri göremesek de böyle mucizelerin bizzat yaşandığını düşünmek bile içimde ferahlatıcı rüzgarlar estirdi. Bir kez daha Rabbimize bizi İslam ile şereflendirdiği için hamd ettim. İstediğinden emin olmak ve olması için pes etmeden elinden geleni yapmak, gerisini de Allah’a bırakmak, Allah’a güvenmek bu gezi sonunda kazanımlarım oldu. Allah hepimizi sonunda kazananlardan eylesin. Amin.
GENÇ'ın Yazısı.