Ömer Erdem Koçak, çalışmanın psikolojisini araştırıyor. İnsanlar neden çalışır, iş yerinde neyle motive olur, kendini nasıl yetiştirir, iş dışı zamanlarda neler yapmalı gibi soruların peşinden gidiyor. Son zamanlarda “E-Spor gerçekten bir spor mu?” sorusunun peşine takılarak E-Spor’un da motivasyon noktasında insana iyi gelip gelmeyeceğini araştırmaya başladı. Biz de Ömer Erdem Hoca ile hemen hemen her kesimin peşinden sürüklendiği ve yine neredeyse herkesin varlığından şikayetçi olduğu oyunları konuştuk.

Oyunlar gerçekten zararlı mıdır? Buyurun cevabını birlikte arayalım. Toplumumuzda hemen hemen herkesin benimsediği temel bir kanı mevcut: “Oyunlar zararlıdır.” Peki hakikat bu şekilde mi?

Toplumun ortak aklı çok önemlidir esasında, yıllar içerisinde oluşur, birikerek oluşan bir büyük veri gibidir, içerisinden doğru örüntüleri yakalarsak bize yön gösterebilir. Ancak iki önemli kısıt vardır: Birincisi, toplum hızlıca büyük dönüşümler geçirdiğinde veriler demode hale gelebiliyor. İkincisi, yeniliklerle ilgili kanılar sınanmamış, ön yargılar üzerine bina edilmiş olabiliyor.

Yani demem o ki, çocuklarının sokaktaki arkadaşları, akrabaları veya misafirleriyle vakit geçirmelerindense bilgisayar başında vakit geçirdiğini ve gündelik hayattan ayrıldığını gören ebeveynler bu durumu “anormal” olarak nitelendirip zararlı olduğunu söylüyorlardı. O dönem için bu doğruydu da, zira hayat yüzde 100 oranında gerçekti, yüz yüzeydi, sokaktaydı, oturma odasındaydı.

Ancak o zamandan bu zamana çok şey değişti. İlişkilerimizin, işlerimizin, misafirliklerimizin, hal hatır sormalarımızın bir kısmı sanal ortama taşındı. Sokaklar eskiden olduğu gibi çocukların oynadığı mekanlar olmamaya başladı. Eskiden ebeveynleri tarafından dijital oyunlar oynamakla eleştirilen bugünün ebeveynleri şimdilerde çocuklarının oyun oynamalarına ses çıkarmamakla kalmayıp, onların önünü açıyor ve hatta kimisi çocuklarıyla birlikte oyun oynuyor. Kısacası, hakikati Allah bilir ama toplumdaki ortak kanı yavaş da olsa değişiyor. Zaman ilerledikçe bu kanının daha da değiştiğini göreceğiz.

Ebeveynlerin oyun noktasında çocuklarına karşı davranışlarında temel yanlışlar nelerdir?

Öncelikle dijital oyunlardan korkmamak gerekiyor. Hz. Ali’den rivayet edilen bir söz vardır “Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacağı zamana göre yetiştirin.” Bu çocuklarımız dijital bir ortamda yaşayacaklar, dijital dünyanın yaşam kodlarına erken yaşta hakim olmaları gerekiyor.

Bu nedenle çocuk yetiştirmenin şimdiki dönemdeki sorumluluklarından birisi de dijital dünyada nasıl beslendiğini gelecek ihtiyaçlarına göre ayarlamak. Hangi yaşlardan itibaren hangi oyunların hangi fıtrattaki çocuklara uygun olduğunu araştıran çalışmalara göz atarak oradan kendi çocuğuna uygun bir yol haritası çıkartmalı. Ardından hayatındaki diğer aktiviteleri unutturmayacak kadar oyun oynamasına kontrollü bir alan tanımalı diye düşünüyorum.

Erken yaşlarda (6-12) oyunları ebeveynler seçmeli, ileri yaşlarda ise birlikte oynayıp oyunun içeriğini ve çevrimiçi arkadaşlıklar varsa bunları kontrol etmeli.

Oyunlar sebebiyle insanlık şiddete meyyal bir hale gelir mi?

Hayır, ben böyle olduğuna inanmıyorum. Bunu iki ayrı deneyle araştırdık aslında. İlkinde ortaokul yaşlarındaki çocuklarla ve ebeveynleriyle çalıştık. Bir hafta boyunca çocuklara her gün hangi oyunları ne kadar süreyle oynadığını, ne kadar keyif aldığını ve ne kadar başarılı olduklarını sorduk.

Ebeveynlerine ise o gün çocuğun belirli agresif davranışları sergileyip sergilemediğini sorduk. Oyunların agresif davranışlarla ilişkisini bulamadık. Şiddete meyletmede daha çok anne ve babanın davranışlarının .........................................................................

Oyunların olumlu etkileri nelerdir?

Ülkemizde ve dünyada her geçen gün oyuna duyulan rağbet artıyor. Günümüzde sadece çocukların ilgi alanı değil artık oyun sektörü. Bu hususta neler söylemek istersiniz?

Gençler oyun oynarken ve oyun seçiminde nelere dikkat etmeli? 


Ender Ekim'ın Yazısı.