Afrika’nın Burkina Faso ülkesinde, mescidimizin bulunduğu ve belirli aralıklarla ziyaret ettiğimiz bir köy var. Bu köyde bir zamanlar imamlık yapmış olan İsa Hoca’ya misafir olacağız şimdi. O, iki ayrı merkezdeki medresesinde yıllardır öğrenci yetiştirmiş dini gayreti yüksek bir insan. Onunla hem tedris hayatı hem de buradaki hizmetleri üzerine merak ettiğimiz sorularla uzak gönül coğrafyasını tanıyacağız. Biz onun mezunlar toplantısına bir gece boyu eşlik ettik. Bizim için çok güzel ve unutulmaz bir gece oldu. Bu güzelliklerin kahramanını ve mücadelesini siz de tanımak istersiniz diye düşündük.

İsa Hoca kimdir? Ne yaptı? Ne yapıyor?

Ben bizim bu bölgelerde herkese nasip olmayacak bir ilmi aldım. İslam’ı ve Kur’an’ı öğrendim. Bunu kendi hayatımda yaşamak önemli elbette... Ancak burada sadece ferdi olarak yaşamak da yetmez. Bunu başkalarına öğretmek lazım...

Bunun için önce babamın yaşadığı ve doğduğum kasabada küçük bir medrese kurdum. Bilirsiniz burada ışık da yoktur. Geceleri meydana yakılmış bir ateşin etrafında öğrencilerim Kur’an öğrendiler. Benim yanımda yatıp kaldılar. Ben onları dışarıya hiç dilencilik yapmaya göndermedim. Ancak ziraat mevsiminde tarlamızda beraber çalıştık. Böylece onlar hem sene içinde yiyeceğimiz ürünlerin ekimi ve hasadında çalıştılar hem de bir mesleği öğrenmiş oldular.

Ya şimdi neredeyiz? Burayı bize tanıtır mısınız? Hedefte ne var?

Gördüğünüz bu mekan evim. Şu küllerin olduğu alanda uzun yıllardır öğrenci okuttum. Yan taraftaki küçük kulübelerde öğrencilerim yatıp kalktı. Geceleri de bu alana yaktığımız ateşin bize verdiği ışıkta Kur’an öğrendiler. Onlar öğrenerek ben de öğreterek “en hayırlıdan” olmaya çalıştık. Hedefte ne mi var? Arkamdan Kur’an okuyacak bir Kur’an ordusu bırakmak var. Çocuklarıma bırakacak çok büyük malım ve param yok. Ama böyle bir nesil benim için bir kazanç olacak...

Hocam ben de onu sormak isterdim. Biliyorum ki bu coğrafyada medrese öğrencileri karınlarını doyurmak için sokaklarda sürekli olarak başkalarından bir şeyler istiyor. Sizin buna mesafeli bir duruşunuz var.

Evet, ben bu şekilde büyüdüm. Bizim eğitim aldığımız dönemde âdet böyleydi. Ancak bunu ben de sevmiyorum. Bu nedenle öğrencilerimin istemelerini hoş bulmadım. Ailesinin yanında kalanlar için zaten sıkıntı yok ama yatılı kalanlar için de onların karınlarını doyurmaya gayret ettim. Bahçelerimizdeki meyveleri satarak bir gelir elde ettik. Bazılarının da aileleri çok küçük katkılarda bulundular.

Şimdi burada yatılı öğrencim yok. Sadece köyden öğrenci aldım. Eski kasabada var. Onları da doyurmaya çalışıyorum.

Şimdi iki köyde de devam mı?

Evet, iki köyüm var. İlk köyümüzde okutacak başka gençler var. Babam da düzenini gözetliyor. O en azından orada bulunuyor. Ben de daha çok ikinci köyüm olan ve sizin geldiğiniz bu köyde eğitime davet ediyorum. Yanımda oğlumla beraber...

Bu köyde Müslüman nüfus çok azdı. Biz öğrencilerimizle beraber burada herhangi bir huzursuzluğa neden olmamak için gayret gösterdik. Zira bu köye gelip yerleşmek ve burada küçük de olsa bir medrese kurmak için köyün kralından izin aldım. Bu güveni boşa çıkarmamak lazımdı. Elhamdülillah bu konuda sıkıntı da yaşamadık. Bilirsiniz bizim köylerde evler birbirinden çok uzakta olur. Uzakta da olsak köyde güvene zarar vermemek lazım.

Eski öğrencileriniz ne durumda şimdi? Ne kadar öğrenci geçti bu tedrisattan? Biz gece bazılarıyla tanıştık ama...

Ne kadar öğrenci geldi geçti bunu bilmek çok zor. Ancak yüzlerce öğrencim bugün çevrede gene Kur’an tedrisatında görev aldılar. Mezun olan öğrencilerimizin kendi aralarında bir birliktelikleri var. Onların başkanı Mali’de görev yapıyor mesela. Sizi de onunla tanıştırmıştım. Biz bu öğrencilerle senede bir defa toplanırız. Kendimizi ve faaliyetlerimizi konuşuruz. Aynı zamanda ...................................................................................

Biz sizinle mescitte tanıştık. Köylerinize Cuma namazı kılınacak mescitler yapıldı. Müslümanlar çoğaldı. Sizin gayretler boşa gitmedi yani...

Ben o gece gene meydan ateşinde Kur’an okuyacağımızı beklemiştim. Ama olmadı.

Son sözlerinizi alabilir miyiz?


Haşim Akın'ın Yazısı.