Rabia Çakmak Ekim
Kur’an’da belki de en ilginç şekilde geçen kadın ve günahı, Züleyha ve şehvetine yenilişidir. Genellikle erkek üzerinden konuşulan şehvet ve talep cürreti güç elinde olunca bir kadında da görülüyor. Hz. Yusuf ve Züleyha’nın yaşadıkları Yusuf Sûresinde geçer. Kur’an’da bu sûrede anlatılan kıssa için “ahsenü’l kısas” yani “en güzel kıssa” denmiştir. Baştan sona bir sûrede ele alınması ile Kur’an yapısında bir istisnadır.
Hz. Yusuf’un kıssasında, bir insanın başına gelebilecek çoğu günahın tek bir nebinin başına gelmesi onu daha da değerli ve çetrefilli kılıyor. Daha küçük yaşında, kardeşlerinin kıskançlığına uğrayıp kuyuya atılıyor. Onu bulan kâfile, köle olarak satıyor ve böylece gurbete düşüyor Hz. Yusuf. Kardeşlerinin ihânetini, yuvasından uzakta gurbeti ve babasının özlemini aynı anda yaşıyor. Sonra Allah inancından sapmayan Hz. Yusuf fuhşa ve çirkinliğe davet ediliyor. Kabul etmediği için iftiraya uğrayarak hapse atılıyor. Burada da Hz. Yusuf hem isminin lekelenmesini, hem de hapse düşmenin çaresizliğini yaşıyor.
Bunca imtihanla başa çıkmış Hz. Yusuf’un imtihanının yalnızca bir noktasında “Eğer Allah’ın delilini görmeseydi az kalsın oda meyledecekti” geçer. Bu nokta bir erkek ve kadının en zor imtihanlarından biri olan Hz. Yusuf’un Züleyha ile olan imtihanındadır. Züleyha’da Hz. Yusuf ile sınanmıştır. Bir efendinin kölesinden böyle muratlanması olacak şey değildir. İç muhasebeleri ve kendiyle savaşının kolay olmadığı söylenebilir. Fakat Allah inancı olmayan kadın bu imtihanında yenilir. Biz de Züleyha konusunda bu imtihanı ve nasıl geliştiğini Kur’an ayetleri ile ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğiz.
Yusuf Sûresi 23.Ayet;
“Evinde bulunduğu kadın (gönlünü ona kaptırıp) ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek, “Haydi gelsene!” dedi. O ise, “Allah’a sığınırım, çünkü o benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler” dedi.”
Evinde bulunduğu kadın Kutayfir’in karısıdır. İsmi kaynaklarda Züleyha olarak geçer. Onu kuyudan çıkıp satıldıktan sonra sahiplenip büyüten kişinin eşidir. Büyüyüp geliştikçe hiçbir kadının dikkatinden kaçmayacak kadar göz alıcı olmuştur. Hz. Yusuf’un güzelliği ona en büyük imtihan sebeplerinden biri olmuştur. İstemek kelimesi, karşısındaki kişiden kaynaklandığı için karşılıklı istemeyi ifade eden müfaale babı kullanılmıştır. Çünkü kadının murat almak istemesinin sebebi, Hz.Yusuf’un cemâlidir.
Evinde bulunduğu kadın ifadesi özellikle zikredilmiştir. Murad etmesinin sebeplerinden biri evinde bulunmasıdır. Bu ayrıca Hz. Yusuf’un nezaketinin, edebinin güzelliğini de ortaya çıkarır. Hz. Yusuf, kadının güzelliğini sürekli görmesine rağmen ona meyletmedi ve mülkiyetinde olmasına rağmen ona karşı çıktı.
Evinde bulunduğu kadın ondan murat almak isteyince, kapıları kilitleyerek “Haydi gelsene” dedi. Onu, çirkin bir işe davet etti. Hz. Yusuf ise ona şöyle dedi “Ben fasıklık ve bilgisizlikten Allah’a sığınırım. Onun himayesini isterim.”
Züleyha eşine ihanet etmekten sakınamamıştı. Çünkü onun sakınacağı bir Rab inancı yoktu. İnandığı tanrıların acziyeti vardı. Odasında bulunan putların gözünü kapattığında göremeyeceklerini düşünüyordu. Halbuki Hz. Yusuf her şeyi gören ve bilen Rab’e iman ediyordu. Bu yüzden kendini basir ve semi olan, kalplerden geçenleri bile bilen Allah bilinci sebebiyle günahtan korundu.
Kapıları kapatma fiili ise çoklu sıygada gelmiştir. Çünkü Züleyha’nın Hz.Yusuf’u kilitlediği köşkte yedi kapı olduğu rivayet edilir.
Yusuf Sûresi 24. Ayet;
“Andolsun, kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yûsuf da ona istek duyacaktı. Biz, ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı.”
Hz. Yusuf için günaha davet anında gösterilen delil, zinanın gayr-i meşru olduğunu bilmesi, Allah Teala’nın yakınlığı, O’na itaat etme duygusu ve kendini görmesi bilinciydi. Eğer onun üzerinde bu ilham ve bilinç olmasaydı, günaha meyledebilirdi.
Fakat burada kullanılan “Levla” -olmasaydı- kelimesi, cümleye olabilirlik anlamı katmaz. Hz. Yusuf asla böyle bir günaha meyletmemiş, hatta “O kadın, kendisi benden murat almak istedi.” Yusuf 26 ve “Ey Rabbim, zindan bana bunların davet edegeldikleri şeyden daha sevimlidir” Yusuf 33 ayetlerince zindanı bu pis işe tercih etmiştir.
“Biz ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık.” ayet-i kerimesi ise Hz. Yusuf’un kendini korumasının, Allah’ın yardımı olmadan olamayacağını hatırlatır. Her an ve her koşulda Allah’a bizi kötülükler karşısında koruması için dua etmeliyiz. Kötülüklerden korunabilmeyi, kendi nefsimizden değil, Allah’ın lütfundan bilmeliyiz. Zira biz gelmiş geçmiş tüm hataları affedilmiş olmasına rağmen günde yüz adet istiğfar çekip, “Rabbim, beni nefsimle göz açıp kapayıncaya kadar yalnız bırakma” buyuran bir peygamberin ümmetiyiz.
“Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş (muhlis) kullarımızdandı.” Muhlas kelimesi burada; sırf Allah’a itaat için seçilmiş, lekesiz kişi demektir. Muhlis kelimesi ise, dini yalnız Allah’a has kılan ihlaslı demektir. Burada hem muhlas hem muhlis kıraati vardır.
Yusuf Sûresi 25.ayet;
“İkisi de kapıya koştular. Kadın, Yûsuf’un gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine rastladılar. Kadın dedi ki: “Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya can yakıcı bir azaptır.”
Hz. Yusuf’un kapıya koşusu bu çirkin iş ve kadından uzaklaşmak için, kadının kapıya koşusu ise Hz.Yusuf’u yakalamak içindir. Biri günahtan kaçarken, diğeri günahı dişi ve tırnağıyla çağırıyor. Kadının reddedilmesine rağmen onu takip edebilmesi ya kadının Hz. Yusuf’un sahibi olmasına güvendiğinden ve yahut aklını Hz. Yusuf’un güzelliğiyle kaçırdığından ileri gelir. Çünkü bu çirkin işten, onca süsü ve rütbesine rağmen reddedilen bir kadını durdurmaya gururu da yetmemiştir.
Ka’b’dan rivayetle Hz. Yusuf kapılara koşunca kilitler teker teker kendiliğinden düşmeye başlamıştır. Kadın Hz. Yusuf’a yetişememiş ancak gömleğini tutabilmişti. Kendisine öyle şiddetli çekmiş, Hz. Yusuf’ta öyle şiddetli kaçmıştı ki, gömlek arkasından ve enine ortadan ikiye ayrılıverdi.
Tam gömleğin yırtıldığı esnada kadının kocası geldi. Ayette kadının efendisi denilip Yusuf’un efendisi denilmemesinin hikmeti ise, hakikatte Hz. Yusuf’un kimseye köle olmayışıdır. Her çirkin iş başka bir girdaba ve çirkin işe gebedir. Suç üstü yakalanan kadın can havli ve korkuyla hemen öne atıldı. “Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya can yakıcı bir azaptır.” dedi. İstediği ve murat etmesinden dolayı her şeyi bir kenara bırakıp fuhşa davet ettiği ve güzelliğinden ne yapacağını şaşırdığı kişiye zindanı ve azabı layık görmüştü kadın. Çünkü kadının istediği şehevi bir faydalanmaydı. Aşktan ve sevgiden uzaktı. Züleyha’nın aşkı hikayelerinin doğru olmadığını burada açıkça görüyoruz.
Aşkın, zina ile bir tutulduğu şu zamanda aşk ve zinanın en büyük ayrımı budur. Zina eden kişi hem kendine hem karşısındakine zulmeder. Seven ise sevdiğine asla zulüm edemeyeceği için zinaya yaklaşmaz.
Kadın nefsini temize çıkarmak için suçu Hz.Yusuf’un üzerine atmıştır. Fakat tüm bu suçlamalar olurken, masum olduğu halde iftiraya uğrayan kurban gitme ihmaline karşı Hz.Yusuf’ta kendini savunmuştur.
Yusuf Sûresi 26-27.ayetleri;
“Yûsuf, “O, benden arzusunu elde etmek istedi” dedi. Kadının ailesinden bir şahit de şöyle şahitlik etti: “Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, o (Yûsuf) yalancılardandır.””
Hz. Yusuf kendine atılan bu çirkin iftiradan kendini korumak için itiraz ederek “O benden arzusunu elde etmek istedi” dedi. İş kadının söylediğinin aksinedir ben Rabbime ve size ihanet etmeyi aklımdan bile geçirmedim demektir. Kendine yapılan iftiraya itiraz eden Hz. Yusuf Allah tarafından korunuyordu. Rahman ona merhamet etmiş ve kadının kendi tarafından bir şahitle Hz.Yusuf’u desteklemiştir. Bir rivayete göre burada şahitlik eden bir bebektir. Ve bu olay bir mucizedir. Zira Aziz’in karısının aleyhinde şahitlik etmeye cesaret edilemezdi görüşü vardır.
Fakat şahitlik yapan kişi bebek değilse bile muhtemelen Yusuf’un arkadan yırtılmış gömleğini görmemişti. Ve kelimelerini özenle seçerek “Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, o (Yûsuf) yalancılardandır.” dedi. Burada ne Yusuf’un ne de kadının adını zikretmiş, sadece doğrunun ortaya çıkması için böyle bir delil olduğunu söylemiştir. Zira kadına saldırılmış olsaydı onun gömleği yırtılmış olurdu veya kadına saldırırken yüzü dönük olacağı için gömleğinin ön kısmı yırtılmış olmalıydı. Fakat kıssadaki gibi arkadan yırtılmış ise bu da kaçarken yakalanmak için çekildiğine işaret eder. İlk olarak kadının doğru söylediği durumu söyleyerek de kendinin görüşünün kimin suçlu olduğunu imâ etmeden söylediği ortaya konur.
Aslında Hz. Yusuf potansiyel suçluydu. Çünkü köleydi ve bir erkekti. İnsanlarda böyle bir suçu erkeğin işleme potansiyelinin daha fazla olacağı kanaati vardır. Ayrıca hangi çağda olursak olalım, suçlar her zaman zayıf kimselerin üzerine kalır. Fakat adalet her zaman yerini bulur. Bazen Rabbim adaleti daha geç tesis ederek kulunun sabrını ölçer. Kulunu imtihan eder.
Yusuf Sûresi 28 ayet;
“Kadının kocası Yûsuf’un gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce, dedi ki: “Şüphesiz bu, siz kadınların tuzağıdır. Şüphesiz sizin tuzağınız çok büyüktür.”
Aziz, gömleğin arkadan yırtıldığını görüp, karısının yalan söylediğini gördü. Doğru ortaya çıkmıştı. Hz. Yusuf iftiradan temizlenmişti. Ve artık ihanetin ağırlığını üzerinde taşımıyordu. Hz. Yusuf rahatlarken, Züleyha buz kesmiş, donup kalmıştır. Karısının tuzak kurduğunu anladı ve O’na itafen; “Şüphesiz bu, siz kadınların tuzağıdır. Şüphesiz sizin tuzağınız çok büyüktür.” dedi. Kadınların tuzağının büyük olmasının sebebi; erkeklerin bu tuzağa daha kolay düşebilmesidir. Kadınlar, erkeklerin nefislerine daha çok tesir eder. Yani kadınların hilelerin büyüklüğü, erkeklere nispetledir.
Yusuf Sûresi 29. Ayet;
“Ey Yûsuf! Sen bundan sakın kimseye bahsetme. (Ey Kadın,) sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin.”
Aziz karısının suçlu olduğunu anladı. Fakat vezir olmanın, devlet adamı olmanın sorumluluğu ile olayı örtbas etmek istedi. Yusuf’tan bu olayı unutmasını istedi. Yusuf’a ithafen; “Ey Yûsuf! Sen bundan sakın kimseye bahsetme.” dedi. İstediği konunun kimse tarafından duyulmadan kapanmasıydı. Kadın’a ise bir yaptırım uygulamadı çünkü bu olayın duyulmasına sebep olabilirdi. Kadın’a dönerek “(Ey Kadın,) sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin.” dedi. Günahını yüzüne vurarak ve suçlu olduğunu söyleyerek af dilemesini söyledi. İşlediğinin çirkin bir iş, günah olan bir amel olduğunu hatırlattı. Ve bunu bildiğini kadına beyan etti.
Züleyha’nın örnekliğini kıssanın bu kısmından alacağız fakat kıssanın devamının bilinmesi adına bundan sonraki ayetlerin yalnızca meallerini veriyoruz.
Yusuf Sûresi 30-35.ayetleri;
30: Şehirde birtakım kadınlar, “Aziz’in karısı, (hizmetçisi olan) delikanlısından murad almak istemiş. Ona olan aşkı yüreğine işlemiş. Şüphesiz biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.
31: Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. (Ziyafet düzenleyip) onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi ve Yûsuf’a, “Çık karşılarına” dedi. Kadınlar Yûsuf’u görünce, onu pek büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. “Hâşâ! Allah için, bu bir insan değil, ancak şerefli bir melektir” dediler.
32: Bunun üzerine kadın onlara dedi ki: “İşte bu, beni hakkında kınadığınız kimsedir. Andolsun, ben ondan murad almak istedim. Fakat o, iffetinden dolayı bundan kaçındı. Andolsun, eğer emrettiğimi yapmazsa, mutlaka zindana atılacak ve zillete uğrayanlardan olacak.”
33: Yûsuf, “Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni dâvet ettiği şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum” dedi.
34: Rabbi, onun duasını kabul etti ve kadınların tuzaklarını ondan uzaklaştırdı. Şüphesiz ki O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
35: Sonra onlar, Yûsuf’un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindana atmayı uygun buldular.
Kıssanın bundan sonrasında Hz. Yusuf’un zindandaki hali, zindandan çıktıktan sonra devlet adamı olması ve kardeşleri ve babasına kavuşması geçer. Bazı rivayetlerde Hz. Yusuf’un Züleyha ile evlendiği söylense de ayetlerde bundan bahsedilmez. Fakat azizin karısı doğruları anlatmış ve böylece pişman olduğu meydana çıkmıştır.
Kıssanın işlediğimiz yerinden çıkarılacak örneklikler şu şekilde sıralanabilir;
1: Güzelliğini sakla!
2: Namahremler aynı ortamda bulunmamalıdır.
3: Günah anında Allah’a sığın!
4: Rabb’in seni her an gördüğünü bil!
5: Şehveti, aşk zannetme!
6: Günahtan koruyacak tek amel, Allah’ın seni her an gördüğü bilincidir.
7: Günaha düşmemek için dilinden duayı bırakma!
8: Her günah başka günahlara, her yalan başka yalanlara gebedir!
9: Allah haksız yere atılan iftiradan korur!
10: Her günah ve iftiranın bir gün ortaya çıkacağını mutlaka bil!
GENÇ'ın Yazısı.