Ayşe Güven
Modernizmdeki tanımıyla, dolu olmayan zaman dilimi olarak ifade edilen boş zaman kavramı, "bireyin temel ihtiyaçlarını giderdikten sonra geriye kalan vakti” şeklinde karşılık buluyor kimi sözlüklerde. Tanımı oluşturanların kalplerini kırmadan, naçizane bir kelam etmek isterim.
Biz o kalan vakte ‘ömür’ diyoruz!
Meseleyi daha da açacak olursak; insan, içinde bulunduğu çağın kültürel dokusuna bağlı olarak biçimlenen, çalıştığı ve yine çalışmadığı vakitlerin toplamıyla oluşan bir hayatı elinde bulundurur. Bundandır ki kavrama, yalnızca terminolojik arayışlar için yaklaşmalı ve boş zamanlarımızı boş zamanın ne olduğunu düşünerek geçirmeliyiz. İnsan neden kendi yaşamına “boş” kelimesini eklemek istesin ki, anlayamıyorum. Küçükken okulda anlamadığımız yerleri sormamızı isterlerdi. Eğer sıram geldiyse parmak kaldırdım, bekliyorum.
Efendim, sahiden zamanı yetirip, bir de artırıp, üstüne de boş kalınabileceği iddiasında mısınız? Büyüklerimiz bir derdiniz olsun demişler. Ne güzel demişler. Hele de Müslümansak eğer, bir derdimiz olmalı, o dert bizi az uyutmalı, çokça yormalı, dinç ve diri tutmalı, boş bırakmamalı…
Seküler dünyada bu çok zor, biliyorum ancak kimse kolay olacağını söylememişti zaten. Hız çağında web 2.0 evet, ama biz 4.0 ile daha donanımlı bir hayatı mümkün kılabiliriz. Dünyanın en kuyruklu yalanı olan boş zamanlarımda kitap okuyorumu kitap okuyarak ekarte edebiliriz, bir çiçeği büyütebiliriz, akşama yemek yapabiliriz, üretebiliriz, yazabiliriz, çizebiliriz, düşünebiliriz, yapamadıklarımıza ahlanıp vahlanmaya harcayacağımız vakti yapabildiklerimiz için şükrederek geçirebiliriz, pozitif bilimi sosyal bilime yaklaştırabiliriz. O zaman şimdi tekrar soruyorum; ‘Gerçekten gün kaç saatti?’
Yaşama dair bir dizi eylemlilik ve onunla geçirilen sürenin dışında bir hayatın olduğu gerçeği kabul edildiğinde, endüstrinin ortaya attığı bu yersiz çıkarımların da yok olacağı kanaatindeyim.
Var olduğumuz süre boyunca, öncesinde, sonrasında zaman vardır ve zaman evrenseldir. Ve evet, işten çıktıktan sonra kalan zaman da senindir. Onu kullanmak da sana aittir. Sadece bir televizyon ekranına bakarak ya da aksiyon dolu bilgisayar oyunlarını oynayarak geçirilebileceğinden çok daha kıymetlidir. Olay boşluğa düşmekte değil, boşluğa dönüşmeme cesaretini gösterebilmektedir.
GENÇ'ın Yazısı.