Feyza Demirel
Yaşamanın, hayatın, nefes almanın ve nefes vermenin, küçücük bir şeyle bile mutlu olmanın kıymetini anlamam kısa sürdü. Bazı insanlar bunları anlamak için çok yollar ve yaşlar kat eder, bazıları ömrünün ikinci baharında anlar; bazıları da benim gibi erken yaşta anlamını kavrar. Biliyorum ki bunu kavramak buraya yazıldığı kadar kolay olmadı. Yoruldum, hayata karşı sabırsız davrandım, bazen çok ağladım.
Önümdeki yol uzun bazı insanlarla hayat yollarımı kesiştirdi. Bazen önüme ufak ufak bazen çok büyük kayalar çıkardı. Ben küçük olanları yolun kenarına itmeyi büyük olanları ise parçalara ayırıp yolun kenarına itmeyi öğrendim. Büyük olanlar çok uğraştırdı, çok yordu ama önemli olan yorulsam bile onları bir şekilde yolumdan çekip önüme bakmak ve yoluma devam etmekti. Bazen o yolumun kesiştiği insanlar bana sözleriyle ya da davranışlarıyla zarar verip yolumdan çekmeye kendi yollarına beni koymaya çalıştılar, bazen beni ittirmeye çalıştılar. İlk zamanlar buna izin verecektim sonra uzun uzun düşündüğümde kendi yolumun, kendimin ne kadar kıymetli ve paha biçilmez olduğunu anladım. Umurumda değildi herkesin hayatı ve herkesin hayat standartları bir olmak zorunda değil. Herkes aynı mesleği, aynı maaşı almak zorunda değil. Herkesin düşüncesi aynı olmak zorunda değil. Biz farklılıklarımızla güzeliz, onlarla bir toplumuz. İnsanları küçümsemek ya da onları aşağılamak hiç kimsenin haddine değil bunun farkına varma zamanımız geldi de geçiyor.
Bazı insanları bu dönemde hayatımdan çıkardım. Çünkü bazı insanların bana katkısından çok zararı vardı ve beni üzüp kötü hissetmeme sebebiyet veriyorlardı. Böyle insanları hayatımda tutmak yerine çıkarmak ve önümde olan yolda ayak bağı olmalarını istemedim. Ben hayatımda her ne olursa olsun yanımda olan, bana yardım eden, beni yükseltecek, düşündürecek ve sevecek olan insanları istedim. Beni değerli hissettirecek insanları… Bazen diyorum, iyi ki kendimin hayatımın o güzel önümdeki yolun kıymetini anlamışım.
İşte bu yüzden hiçbir zaman pişmanlık duymadım dünümden, “keşke” dediğim oldu fakat bunun için oturup kendimi paralamadım. Onun yerine bugünümü ve yarınımı düşündüm. Onları güzelleştirmek, ileride “keşke” dememek için yeniden neler yapmam gerektiğine karar verdim.
Hayat bir tiyatro sahnesi gibiydi benim için. Geçmişte yaşadığım o hayatımda dönüm noktası olan olayları oturup her zaman izleyip üzülmedim. Onlardan ders çıkardım. Bugüne geldiğimde sahneden dünü indirdim, belki zor oldu ama indirip yerine bugünü koydum ve onu izledim. Bazen gelecekte neler olabilir dedim, kurduğum hayalleri izledim. Onları sahnede izledikçe umudum arttı, mutlu oldum ve o hayaller için daha çok çabaladım. Şu an hala çabalamaya devam ediyorum. İleri de her şey istediğim gibi olsun istediğim için. Yaşamımın tamamen benim yaptığım seçimlerden ibaret olduğunu ve bu seçimlerle şekil aldığını biliyorum. Eğer ben hayatta iyi bir yönetmen olursam bunlar gerçekleşecek. Dünle, bugünle yaptığım o savaşta hep bugüne destek oluyorum olmaya da devam edeceğim. Sırf yarınlarım bana umut olsun ve en güzel şekilde yaşamama sebebiyet versin istediğim için.
Bu hayatta bana her zaman yol gösteren ve evimin duvarında asılı olan sözlerle yazımı bitirmek istiyorum: “Canım benim, keder bu çağın en kötü hastalığı. İyileş ve her zaman iyi olmaya çalış. Bir zamanlar hayatının alt üst olmasını sağlayan şeyleri evcilleştirip, sonrasında adını tecrübe koyabilirsin.”
GENÇ'ın Yazısı.