Kalabalıkta Birbirimize Benzeriz
Site Özel
1501 okunma
Burak Fidan
İnsan, hâlâ bütün olarak kavranamamış bir meçhul. Hem özne hem de nesne. Hem fail hem de meful. Adeta ham bir mermer. Heykeltıraş kendisi, heykel de... Her an kendini yontan bir kader işçisi. Yaşamak için savaşan bir köle. Dış dünya, ilk savaş meydanı. Zira insan doğduğunda ilk ``sen``i görür. Yani tenden ötesini, ötekini. Hiç bitmeyecek olan bir mücadelenin içine düşer. Bundandır kendi içimize dönemeyişimiz. Kendimizi arayıp, bulamayışımız.
Modern insan, medeniyeti özgürlük ile vaftiz etti. Özgünlüğümüzden bile isteye kaçışımız bu yüzden. Bu yüzdendir ilkel aklın tapınaklarına kurbanlar adamamız. Kurban ne ki? Hem hangi tanrıya adaklar adıyoruz? Bilirim; gecenin ibadeti daha içtendir. O yüzden kapa gözlerini aziz dostum. Gören göz değildir. ``Gözünü kapatmazsan göremezsin.`` Zira bütün, gözle görülmez. İnsan; şahsiyeti, kişiliği ve kimliği görür. Ya hakikati nasıl görür? Hem hakikat görülür mü? Yoksa görünen midir o? Ön yargı bozukluğu olanlar beri gelsin. Çok kalabalık olduk zira.
İnsan hiç düşünür mü, refah ve konfor için neleri kaybettiğini? Gerçi insan kendini kendisi ile düşünemeyecek bir çağda yaşıyor. Bilginin(algının) güç olduğu, gücün adalet olduğu bir çağ bu. Somut insan, gerçek insandan çok uzakta, akıl da yaşamı anlayabilmekten.
Bilim, dünya sakinlerinin iyiliği için değil, sakinlikten para kazanamayan dünyalılar için ilerliyor. Bunlardır doğal seleksiyonun yapamadığını savaşlara, hastalıklara ve cehalete yaptıranlar. Barışmaktan çok bağrışmaktan yana olanlar. Korku ile sinirsel, zihinsel ve ahlaki çöküşü empoze edenler işte bunlar.
Ve samimiyet, yitik bir hazine. Çağın götürüsü. Kalabalıkta samimiyet aranmaz. Bilinmeyen ve güvenilmeyen yerde barınamaz samimiyet. Bu yüzdendir kalabalıkta birbirimize benzememiz. Ne göründüğümüz gibiyiz ne de olduğumuz gibi. Kalabalıkta tahammül edilmez özgünlüğe. Bir günah gibi, bir dogma gibidir. Ve bizler mutsuzuz aslında. ``Ne mutlu insanım diyene!``
GENÇ'ın Yazısı.