Bir Ömür, Üç Vakit
Site Özel
2404 okunma
Ömer Akyüz
Şimdi gözlerini açtın. Yepyeni bir hayat, yepyeni bir ortam ve mekâna geçiş yaptın. An itibarıyla dünya hayatındasın. Yenilikler, renkler, çeşitlilik, eşya ve kendinle iç içesin artık. Zaman ve mekâna iştirak ediyorsun. Bir şeyler geçiyor önünden, bir şeyleri ıskalıyorsun, bir şeylerin peşinden koşuyorsun. Bir anlam arayışın var, kendine ve dünyaya dair. Anlamlandıramıyorsun. Üzülüyorsun ve kırılıyorsun. Aciz olduğunu fark ediyorsun. Her şeye yetişemeyeceğini, her şeyi elde edemeyeceğini ve her şeyin üstesinden gelemeyeceğini anlıyorsun. Seviniyor ve hevesleniyorsun. Emekliyorsun, ayağa kalkıyorsun, adım atıyor ve yürüyorsun. Koşmak istiyorsun, düşüyor ve inciniyorsun. Ağlıyorsun, arkana bakıyorsun; epey yol aldığını görüyorsun. Merak ediyorsun, öğrenmek istiyorsun, peşinden gidiyor ve karşılaşıyorsun ki hakikat, tatlıdır ama ağır geliyor bedenine. Gerçekler, acıdır ama yükünü hafifletiyor. Bunu deneyimliyorsun. İşte şimdi 1 yaşındasın. Hoş geldin dünyaya.
Heybeni sırtlıyorsun. Nice eşya yüklenmişsin. Ağır ve acı geliyor sana. Bıraksan hafifleyeceksin. Nasıl bırakacağını bilmiyorsun, neyi bırakacağını da. Göz göze geliyorsun. Gözlere şahit oluyorsun. Issız, ürkek ve bir köşeye sinmiş bedenlere rastlıyorsun. Gözlerinle şahit oluyorsun. Göz gözesin şimdi. Gözlerini kaçırmıyor ve iyice süzüyorsun. Anlamını yitirmiş onca iskelet içinden sıyrılıyorsun bir nefeste. Arkana bakmadan hızla ayrılıyorsun, kendinden. Ben’den kaçıyorsun. Kaçışın yine kendine oluyor. Vardığın yerde yine ben var. Ben’den hasıl oluyor bu vakit. Kendinle yüzleşiyorsun, onca yüz içinde. Kendini ayırt etmekte zorlanıyorsun. Bir rehbere ihtiyaç duyuyorsun. Kendini kaybettiğin noktada aradığını buluyorsun. İşte şimdi 2 yaşındasın. Hem yol hem de yolcusun. Kendine doğru kendi üzerinde yol almaya devam et.
Kendini keşfediyorsun. Sen varsın. Ben, biz, onlar ve kendin. Varsın bu semada. Varlığın, varlığında doğuyor her dem. Nefes alıyorsun. Her bir nefeste bir ömür daha tüketiyorsun. Önüne bakıp devam ediyorsun. Yeterli ve yetersizliklerini buluyorsun. Bir de bakmışsın ki çevrendekiler her daim senin eksik yönlerine odaklanıyor. Canın sıkılıyor. Hakikatin ağırlığını hatırlıyorsun. Yedisinde olan çocukluğun geliyor gözünün önüne. Yetmişi aşmış ömrü sayıyorsun bir çırpıda. “Nafile bir uğraş bu!” deyip akan zamanı avucunda sıkıyorsun… Bitmek bilmeyen bir koşuda buluyorsun kendini. Bitsin istiyorsun. Yola başladığın yer geliyor aklına. Hatırlamaya çalışıyorsun. Duraklıyorsun bir an. Kafana dank ediyor. Geç olmadan gitmek istiyorsun. Özlemeye başlıyorsun; evini, yurdunu ve Hakk’ı. İşte şimdi 3 yaşındasın, yolun sonunda ve evindesin. Rahat uyu bre gafil!
Gün doğumu, güneş ve gün batımı. Üç evre, üç yaşam ve üç vakit:
1 Yaş: Gün doğumu; günün ve hayatın yeni bir başlangıcı. Yeni bir doğumun ilk sancısı ve yeniliğin en güzel hâlidir.
2 Yaş: Güneşin en tepede olduğu ve günün en sıcak ânı; süreç ve hayat seyrinin devam ettiği vaktin hâlidir.
3 Yaş: Gün batımı, bitiş ve yeni başlangıçlara gebe olan zamanın en ince halidir.
GENÇ'ın Yazısı.