Suedanur Yazıcı
Türk Dil Kurumu, kelimeyi “Anlamlı ses veya ses birliği, söz, sözcük” olarak tanımlamaktadır. Bu asil harfler topluluğunu etimolojik olarak incelediğimizde kökeni Arapçaya kadar dayanmaktadır.
 
Adına dünya dedikleri misafirhanede en esaslı mihmandarımız kelimelerdir. Kelimeler konuşmaktan evvel hadisata bakışımızı, fikriyata yönelişimizi, malumatı yorumlamamızı sağlayan haritalarımızdır.
 
Sure-i İbrahim’de iki türlü kelimeden bahsedilir. Kelimeten tayyibeten ve kelimeten habiseten. Hoş bir kelime; kökü sabit, dalı semada olan bir ağaca benzetilirken, kötü kelimenin misali ise kökü bile olmayan dayanaksız habis şecereye teşbihle veriliyor. Bu ayet ışığında hangi ağaçta çiçeklendiğimiz önem arz eder. 
 
Kullandığımız, özümsediğimiz, bir zaman sonra benimsediğimiz her kelime aklımıza ve kalbimize etki ediyor. Kendimizi ve çevremizi ancak kelimelerle ihya edebiliriz; imhası da aynı şekilde mümkün görünüyor.
 
“Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı. 
 
Söz ola ağılı aşı, bal ile yağ ede bir söz.” der Yunus Emre. 
 
Hangi görüş veya inançtan olursanız olun, kalbinizde ruh kuvvetinizi ifade eden bir sözcük mutlaka vardır. Bu gözle görülmeyen tılsımlı kelime müspet veya menfi olarak yaşamdaki tarafımızı belirler. “Sevgi, saygı, huzur, yardım, adalet, vefa, cesaret, kıymet” gibi kelimeler kökü sabit dalı semada olan aydınlık kavramlardandır. “İntikam, öfke, kıskançlık, tamah, hırs, ihanet, zulüm” gibi ifadeler ise ruha olumsuz yük taşımakla beraber habis şecereye benzetilen köksüz sözcüklerdendir.
 
Bunun anlamı şudur: “Zihninize ne verirseniz, onu alırsınız.”
 
Zira hayatın içinde göremediğimiz ancak hissettiğimiz bir bumerang yasası vardır. Bu etkileşimi incelemek babında ruhun dile etkisi ile dilin ruha tesirlerini ele alan, psikolojinin bir alt alanı olarak incelemelerde bulunan dil psikolojisi, kelimelerin kişilik gelişimine olan yansımasını yapılan araştırmalarda sıklıkla ifade eder. 
 
Konfüçyus’un “Kelimelerin gücünü bilmeden, insanı anlamak imkansızdır.” sözünden mülhem, hedefi olmayan, sosyal çevresi tarafından kabul görmeyen, hayattan yana her dem dert yanan kişilerin sözcükleri ile rıza makamında olan, mutlu olmasını bilen, olumsuzluklara rağmen başarıyı yakalamış kişilerin kullandıkları kelimelerin başkalığı, bir kez daha anlatıyor ki kelimenin ruha, lisanın hayata, kâlin hale tesiri muhakkak var. 


GENÇ'ın Yazısı.