Radyoculuk, Gönülden Gönüle Giden O Gizli Yolun İzini Sürmektir
Yıllardır başarılı bir şekilde radyo programcılığı yapan Selahaddin Kocaaslan, hazırlayıp sunduğu programlarıyla gönüllere dokunmaya devam ediyor. Geçtiğimiz Kasım ayından beri Altınoluk Dergisi’nde yazıları yayımlanıyor. Hissiyatla okuduğu şiirlerle birçok insanın kalbini ferahlatan, nefes almasını sağlayan Kocaaslan; güzel konuşması, nahif üslubu ve inceliği ile insanları kendine hayran bırakıyor.
Yaklaşık 20 yıldır başarılı bir şekilde radyo programcılığı yapıyorsunuz. Radyoculuk hikayeniz nasıl başladı?
Sorunuzun cevabına geçmeden önce GENÇ Dergimizin sayfalarında bendenize bu imkanı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Efendim, bendenizin radyoculuk hikayesi 24 yıl öncesine kadar gider. O zamanlar Üsküdar’da Hüdayi Vakfı’nın merkez binasında Halkla İlişkiler sorumlusu olarak çalışıyor, santral operatörlüğü yapıyordum. Derya gönüllü, hayırsever iş insanlarımızdan merhum Emin Üstün Bey, bir gün telefonda “Selahaddin sen bizim radyoda neden program yapmıyorsun?” dedi ve nasıl olur, yapabilir miyim dememe fırsat vermeden her zamanki mükrimliği ile bendenize radyonun ve mikrofonun kapılarını açtı. O gün bugündür mikrofonun tozunu yutmaya devam ediyoruz.
Peki, başarılı bir radyocu olmanın sırları nelerdir?
Öncelikle sevmek. Özellikle söz söyleme sorumluluğu, size gönülden kulak vermiş sayısını tahmin dahi edemeyeceğiniz dinleyenlerinize hitap etme hassasiyeti bir nabız gibi içinizde atıyorsa o zaman gerçekten bu işi sever, önemsersiniz. Çünkü bu mikrofonlar Hakk’ın ve hakikatin müdafiliğini yapalım, ceddimizin ömrünü vakfettiği, yeri geldiğinde uğrunda feda-i can eylediği İslami ve insani güzellikleri en güzel bir şekilde yayalım, iyiliği ve merhameti çoğaltalım, güzel insanların tanınmasına vesile olalım diye bize emanet edildi. Tekrar sorunuzun cevabına dönersek sevmek, dertlenmek, merhum Âkif Bey’in ifadesiyle “elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım” demek ve sesinize, sözünüze kıymet verip sizi dinleme inceliğini gösteren radyo dostlarının gönülden bir “Allah razı olsun” duasına muhatap olabilmek için gayret göstermek… İşte tüm bunlar radyoculukta başarılı olmanın önemli ve öncelikli kriterleri. Bir de iyi bir okuyucu, dikkatli bir gözlemci, meraklı ve müdakkik bir araştırmacı olmanızda fayda var.
Radyo Vefalı Bir Yol ve Sohbet Arkadaşı
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte kitle iletişim araçları bir hayli arttı. Bu durum radyo programlarına olan ilgiyi nasıl etkiledi?
Televizyon yıkamamış radyonun tahtını, değişen ve gelişen kitle iletişim araçları mı yıkacak diye beylik bir lafla cevap versem nasıl olur? Latife bir yana bu söylediğimin doğruluk payı yok değil. Teknoloji, internet, sosyal medya ve bilumum iletişim vasıtaları ne kadar ilerlerse ilerlesin radyonun tesir gücü hala canlıdır. Çünkü radyonun farklı bir büyüsü vardır. Hz. Mevlana’dan ilhamla söylersek “Biz sesimizi değil, sözümüzü yükseltmenin derdindeyiz. Çünkü biliyoruz ki yağmurdur çiçekleri büyüten, gök gürültüsü değil.” Radyoya ve radyoculuğa bu zaviyeden bakınca dinleyicinizin kalbine dokunma şansınız daha bir artıyor. Çünkü bizim önceliğimiz Neşet .........................................................................
“Hoşsadâ” isimli radyo programınızla yıllarca insanların gönüllerine şiirleri nakşettiniz. Hâlâ şiir seslendirmelerine devam ediyorsunuz. Şiirle yol arkadaşlığınız nasıl başladı?
Radyo programlarınızda ve sosyal medya paylaşımlarınızda her daim iyiliğe ve merhamete değiniyorsunuz. Bununla ilgili birkaç kelam etmek ister misiniz?
Sizin başarılı olduğunuz bir başka alan da güzel konuşma. Güzel konuşmak ve etkili iletişim kurabilmek için kendimizi nasıl geliştirmeliyiz? Bununla ilgili neler tavsiye edersiniz?
Her evin kütüphanesinde olması gereken 3 kitap?
Muhakkak dinlenilmeli dediğiniz 3 radyo programı?
En sevdiğiniz 3 şiir?
İç dünyanızı besleyen 3 isim?
Dinlenilmeli dediğiniz 3 müzik eseri?
Gençlerde olması gereken 3 güzel haslet?
Dünyadaki bütün insanların duyacağını bilseydiniz söyleyeceğiniz 3 şey?
En sevdiğiniz 3 kelime?
Hanife Palta'ın Yazısı.