Suedanur Yazıcı 

Her sabah uyandığımızda düşünmeden yaptığımız rutinlerimiz, hiç de farkında olmadan tekrar ettiğimiz hareketlerimiz, çevremizdeki insanlarla olan muamelatımızda tutunduğumuz tavırlarımız ve bunların yanı sıra sahip olmaya alıştığımız nimetlerimiz vardır. Güneş, ay, yağmur, birbirlerini tamamlayan gece ve gündüz, her an alıp vermekte olduğumuz nefes, iyiyi kötüden ayırt etme melekemiz akıl, her gün ufak dozlarla tükettiğimiz ömür gibi saymakla bitiremeyeceğimiz, Yaratıcımızın bilâbedel verdiği sermayelere sahibiz.
 
İster fakir olalım, ister zengin. İster beli bükülmüş bir ihtiyar olalım, ister daha hayat yolunda koşmaya yeni başlamış bir genç. Hiç fark etmez. İnsanı diğerinden farklı kılan yürümeyi tercih ettiği şükür yahut nankörlük kulvarıdır.
 
“Şüphesiz biz insanı (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder.” (Bkz. el-İnsan/ 3).  
 
Yaratıcımızın her buyruğu yarattıklarının menfaati içindir. Nitekim yapılan araştırmalara göre sık sık teşekkür ederim diyen insanlar, şükretmeyenlere göre daha üretken, hayat enerjisi daha yüksek ve hastaneye yolları düşmeyecek kadar sağlıklıdırlar. Onlar, Şeyh Sâdî-i Şîrâzî Hazretlerinin ifadesindeki; “İyilik bilen insanlar, nâil oldukları nîmeti, şükür çivisiyle mıhlarlar.” vaadini yaşamaktadırlar. 
 
Nan’körlük ise manevi bir görme bozukluğudur. Ruhun şükür gözeneklerini tıkayan sem’dir, zehirdir. Kişiyi manadan kopararak materyalizme taşıyan, tatminsiz, hep daha fazlasını isteyen, bencil, keyifsiz, doyumu olmayan bir obeziteye dönüştürür. Diğerkamlıktan beri olan bu gibi insanların gideceği son nokta ebedi ziyan, nihayetsiz hüsrandır. Bu durumdan zarar edense elbette insanlık olacaktır.  
 
Nimetin asıl sahibine şükürden sonra nimet vesilelerine teşekkür etmek insanı soylu bir yaşanmışlığa taşır. Nitekim Hadîs-i Şerifte: “İnsanlara teşekkür etmeyen Allâh’a da şükretmez.” (Tirmizî, Birr, 35) buyruğu vardır. Niyetler muhlisane olsa da çoğu zaman tam da buradan kaybediyoruz. Bizlere sürekli iyilikte bulunan insanları alışkanlık çemberimize dahil ederek ihmal ediyoruz. Evlatlar anne-babalarına, talebeler hocalarına, çıraklar ustalarına, eşler birbirlerine karşı nankör değil daima müteşekkir olmalıdır. Zira şükür, insanlar arasında ki manevi buzlanmalara engel olan büyük bir güçtür.  
 
Nietzsche’den iktibasla diyebiliriz ki; “Yaşam için bir nedeni olan herkes, teşekkür etmesini bilir”. 


GENÇ'ın Yazısı.