Bosna Hersek’in Tuzla Kantonu`nda bulunan Behram Begova Medresesi (İmam-Hatip Lisesi) Müdürü Dr. Ahmet Hatuniç İstanbul`a geldi, kendisiyle bir röportaj gerçekleştirdik. Sancaktepe Aziz Bayraktar Anadolu İmam Hatip Lisesi ile aralarında gerçekleşen "Kardeş Okul Projesi"ni konuştuk. Aziz Bayraktar Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Sami Sarı da görüşleriyle katkıda bulundu. 

Furkan Özkul: Kardeş Okul Projesi nasıl gelişti ve nelere vesile oldu?
 
Dr. Ahmet Hatuniç: Kardeş Okul Projesi, Türkiye ve Bosna Hersek arasında güzel bir birlikteliğe vesile oldu.Tuzla Behram Begova Medresesi (İmam Hatip Lisesi) ve Sancaktepe Aziz Bayraktar İmam Hatip Lisesi arasında gerçekleşen bu projeiki ülkenin milli eğitim bakanlıkları tarafından imzalanan protokolle taçlandı; kardeşlik bağları güçlendi, karşılıklı iş birliklerinin oluşmasını sağladı. İki okul arasında çeşitli organizasyonlar, ziyaretler gerçekleşti. Tam değişim programı düşünüyorduk ki maalesef pandemi dolayısıyla ertelemek zorunda kaldık. Bu program,iki okul öğrencilerinin ve öğretmenlerinin kısa süreli karşılıklı değişimini ön görüyordu. Ayrıca yaz tatilinde İslam tarihi, düşüncesi ve genel tarih konusunda ortak çalışmalar yapabileceğimiz bir program da düşünüyoruz. 
 
Furkan Özkul: Bu Proje Öncesinde ve Sonrasında Neler Değişti?
 
Dr. Ahmet Hatuniç: Türkler ve Boşnaklar kardeştir, biz bu şekilde görüyoruz. Bu proje sonrasında kardeşlik bağlarımız oldukça güçlendi. Okulumuzdaki her öğrenci Aziz Bayraktar ismini biliyor, her öğrencimiz Türkiye’de bir arkadaşının, bir kardeşinin olduğunu biliyor. Öğrencilerimiz bizim geleceğimiz.  Biz dört bir yanı tehditlerle çevrilmiş küçük bir milletiz Boşnaklar olarak. 
 
Furkan Özkul: Öğrencileriniz Kardeş Okul Projesi Sonrasında Türkiye’ye Bakışlarında Nasıl Bir Değişiklik Yaşadı? Gözlemleriniz Nelerdir?
 
Dr. Ahmet Hatuniç: Bizim iki devletimiz var: Bosna Hersek ve Türkiye. Her Boşnak Türkiye’yi ikinci vatanı olarak görür. Biz her Müslümanı severiz ancak Türklerle bağımız farklı. Aynı dine inanmamızın yanı sıra ortak bir tarihi, kültürü, (Hanefi/Maturidi olarak) aynı mezhebi paylaşıyoruz. Yüzlerce yıl aynı devletin, Osmanlı Devleti’nin parçalarıydık ve bizler ülkenin Kuzey Batı sınırlarında yer aldık, bu sınırları koruduk. Dolayısıyla Türkiye ile bağlarımız sarsılmaz derecede güçlü. Her Boşnak bu arka planı bilir; bu proje ise kardeşliğin sözde kalmadığını, fiile geçtiğini gösterdi.Türkler ve Boşnaklar arasındaki bağ söylemde kalmadı daha da güçlendi.
 
BİZİM İÇİN ÖNEMLİ OLDUĞU KADAR TÜRK ÖĞRENCİLER İÇİN DE ÖNEMLİ
 
Bu proje bizim için önemli olduğu kadar Türk öğrenciler için de önemli. Aramızdaki bu geleneksel bağı Türk öğrenciler de bilmeliler. Bosna’nın Avrupa’da olduğunu, orada yaşayan Müslüman bir topluluk olduğunu, tarihi geçmişimizi ve bu bağın getirdiği sorumlulukları bilmeleri gerekiyor. 
 
Furkan Özkul: Boşnaklar Nasıl Bir Atmosfer İçinde Yaşıyor? 
 
Dr. Ahmet Hatuniç: Boşnaklar; Ortodoks, Katolik Hristiyanların ve az sayıda da olsa Yahudi’nin yaşadığı bir toprak parçasında hayat mücadelesi veriyor. Avrupa’da yaşamaları nedeniyle Batılı, Müslüman olmaları nedeniyle Doğulu şeklinde algılanıyorlar, bir nevi Doğu ile Batı arasında köprü işlevi görüyorlar. Bu nedenle tam olarak ne Doğulu ne de Batılı olarak kabul ediliyorlar.
 
HEM TÜRK HEM BOŞNAK ÖĞRENCİLER BU GERÇEĞİ BİLMELİLER
 
Boşnaklar sayıca küçük bir millet. Ancak etkisi yüksek bir millet. Biz içinde bulunduğumuz bu toprakları terk etmeyeceğiz ve topraklarımızda kalacağız. Bunu bizi bu topraklarda istemeyen bilmeli. Savaş zamanı sadece Sırbistan’da sekiz milyon Sırp yaşıyordu, Bosna’da ise bir milyon kadar Sırp vardı; toplamda dokuz milyonluk bir nüfusla karşı karşıyaydık. Bunun yanı sıra Sırplar Yugoslavya Ordusu’nun en gelişmiş silahlarına sahiplerdi. Biz ise iki milyonluk bir halktık ve elimizde kendimizi savunmak için yeterince silah yoktu. Aynı zamanda beş milyonluk Hırvatistan’la ve Bosna içindeki yarım milyon Hırvatla da savaş halindeydik. Yaklaşık 15 milyonluk bir kuvvete karşı sadece iki milyon Boşnak olarak bir direniş sergiledik. Onlara karşı büyük bir zafer kazandık. Bunu hem bizim öğrencilerimiz hem de Türk öğrenciler bilmeli hatta çocuklarına da bu kahramanlık destanını anlatmalılar.
 
Furkan Özkul: Tuzla Behram Begova Medresesi ile Sancaktepe Aziz Bayraktar İmam-Hatip Lisesi arasında gerçekleştirilen Kardeş Okul Projesi sonrasında öğrencilerde nasıl bir değişim gözlemlediniz? Onların düşünce ve aksiyon dünyalarında nasıl bir değişim yaşandı?
 
Sami Sarı: Her türlü gezinin insanlar üzerinde mutlaka ufuk açıcı bir yönü vardır. Özellikle yurt dışına yapılan gezilerde insanların ufukları daha da bir genişliyor. Öğrencilerimizin üzerinde dikkatimizi çeken en büyük tesir farklı bir ülkede, farklı dili konuşan insanların hal diliyle aynı yöne bakmaları, yani İslam kardeşi olmaları çocuklarımızı çok heyecanlandırdı. Aynı dili konuşamasalar da çoğu zaman hal diliyle anlaşabildiklerine şahit olduk. İnançta birlik, aynı dili konuşamasalarda insanların önemli ölçüde kaynaşmalarını ve anlaşmalarını sağlıyor. Özellikle İslam kardeşliği tam olarak ibadet ortamlarında tezahür ediyor. Çünkü ibadetlerde tek dil konuşuluyor. 
 
Avrupa’nın göbeğinde bizim gibi düşünen, bizim gibi ibadet eden kardeşlerimizin olduğunu öğrencilerimize aktarmak ve gelecek nesillerde de ilişkilerinin devam etmelerini sağlamak en büyük beklentimiz. Öğrencilerimizin Bosna’dan döndükten sonra, Bosna’daki öğrenci kardeşleriyle irtibatlarını halen devam ettirdiklerini görüyoruz.   
 
Hatta tatillerde birbirlerini ziyarete giden gelen öğrencilerimiz var. Karşılıklı olarak anlaşabilmek için yoğun olarak İngilizce ve Arapçaya yönelmeleri öğrencilerimizin bu dilleri geliştirmelerine önemli katkı sağladı.  Bu kardeşliğimizi tamamen öğrencilerimizin faydasına dönüştürecek projeler yaptık, gelecek sene haziran ayında hayata geçirmeyi planlıyoruz inşaalah.


Furkan Özkul'ın Yazısı.