Bağımlılıklarımız Ne Kadar Yoksa, O Kadar Varız
Site Özel
1578 okunma
Sudenur Kozak
Bağımlılıklarımızın en büyük sebeplerinden biri rutin düzensizliğidir. Rutin düzensizliği karşımıza çok defa çıkan bir sorun. Baştan söyleyeyim, size illa rutin ayarlayın planlama yapın demeyeceğim. Bunlar çoğu zaman işe yaramayan fikirlerdir ve en iyi rutin düzenleme kafada olandır. Rutin düzensizliği yaşayan insanlarda genellikle şunun gibi düşünceler vardır: “Çok işim var, hepsi nasıl bitecek”, “Çok yoğunum” ya da “Hiç içimden gelmiyor”. Bunlar zaman zaman insanları ruhsal olarak yoran düşüncelerdir.
Bağımlılık Nasıl Oluşur?
Bazı günler olur ufacık bir paragraf dahi okuyasınız gelmez. Halbuki kitap kurdunun tekisinizdir –kendimi anlatıyorum-. Bunun için konfor alanından çıkmak gerekir. En basit şekilde kahvaltımızı pijama ile değil de günlük kıyafet ile yapmamız gibi ufacık bir detay bile beynimize uyarı gönderecektir.
Konfor alanımız, genellikle bize zarar getirmeyecek, yormayacak bir nevi sanal dünyamızdır. Orada her şeyi yapar, söyleriz. Karşılığında hiçbir sorumluluk almamız gerekmez, kendi dünyamızdır. Bağımlı olduğumuzun farkına varmayız, varamayız; çünkü sanal dünya artık gerçekliğimiz olmuştur. O sınırı koruyamamışızdır. Sonucunda bağımlılık oluşmaya başlamıştır.
Bağımlılığın Bilincinde Olmak
Bu yaşandığında yapılması gereken en önemli şey farkına varmaktır. Bunun için kendimizi arada yoklayarak bağımlılığa ne kadar mesafemiz olduğunu zihnimizde tartmalıyız. Herkesin bağımlılığı farklı şekillerde ölçülebilir, kendi yöntemimizi kendimiz belirlemeliyiz. Örneğin, bağımlılığımı anlamamda bana saatler ve havanın değişimi yardımcı oluyor.
Kitaplarımın başına sabah saatlerinde geçerim, havanın kararması arttıkça bağımlılığımın arttığını anlarım. Kendimi farklı bir odaya, balkona atarak kafamı dağıtmaya, yaptığım işi bırakmaya zorlarım. Benim için alarm niteliğinde olan etken havanın değişimidir. Siz de bilgisayarın, oyunun, kitabın ya da herhangi bir şeyin başına geçtiğinizde başladığınız saati not alabilir, bir saatte bir alarm ayarlayarak kendinizi uyarabilirsiniz.
Bağımlılığınızın farkına vardıktan sonra her şey daha kolay ilerler. Ayarladığınız alarmlar sizi uyaracak iki üç alarmdan sonra kendinizde hafif suçluluk hissederek rahatça bırakacaksınız. Hissettiklerinizi yatıştırmak için de günlük yapmanız gereken işlere yönelecek ve rutininizi en iyi şekilde uygulayacaksınız.
Bağımlı mısınız, Yoksa Bağımlı Olmayı mı Seçiyorsunuz?
Bağımlı olmak, istemeden gerçekleşen bir olay iken, bağımlı olmayı seçmek kendi kararınızdır.
Başa geri dönelim. Bir paragraf dahi okumak istemeyen biz miyiz yoksa içimizde bizi yolumuzdan saptırmaya çalışan tembelliğimiz mi? O paragrafı okumak istemediğimizi nasıl biliyoruz, okumayı denedik mi ki? Denemediniz değil mi? Kendimizi tembelliğin kollarına, suçu da fazla olan işlerimize attık. İşte biz insanlar böyleyizdir; bir işi yapmak gerekse bile tembelliğin avucuna düşer, irademize sahip çıkamayız. Başımızda çok iş olduğunu düşünüp hiçbir iş yapmamakla nihayete erdiririz günü.
Bunun yerine her şeyin üzerine gitmeli ve “Ben buradayım, kendimdeyim” demeliyiz. Yoksa bir daha kendimize asla gelemeyiz.
Önceki yazımda da söylediğim gibi “Bu dünya, bu tarih, başlangıçtan itibaren yeterince Oblomov gördü. Şimdi kararınızı verin Oblomov mu olacaksınız yoksa uyananlardan mı?”
GENÇ'ın Yazısı.