“Dünya çok kötü bir yer olmadı mı sence de?”

Böyle sordu genç kadın, yanındaki arkadaşına.

Sahiden de son zamanlarda bu tür mırıldanmalara daha çok kulak misafiri oluyoruz. Çünkü uzun zamandır pandeminin zorluklarıyla başa çıkmaya çalışıyoruz. Dünyamız bir bakıma alt üst oldu, hayatın tüm rengi değişti. Son zamanlarda da ülkemizde özellikle büyük imtihanlar, korkunç felaketler yaşandı, önce ciğerlerimiz mesabesindeki ormanları yok eden yangınlarla sarsıldık, ardından dört bir yandan bastıran sellerle şaşkına döndük. Birçok insanımızı bu elim hadiselerde kaybettik, sevdiklerimiz yara aldı, aziz hatıralar yokluğa karıştı, zavallı hayvanlar mağdur oldu, tarifsiz acılar gördük.

Tüm bunlara ilave olarak, yaşanan ekonomik zorluklar, büyük göç hareketleri, Amerika’nın Afganistan’dan çekilmesi, aşı karmaşası, sanal paranın meçhul akıbeti, gıdalardaki korkunç bozulmalar, denizlerdeki müsilaj sorunu, çöplüğe ve linç atmosferine dönen sanal mecra gibi sayısız hadise, “dünya nereye gidiyor, sonumuz ne olacak” sorusunu daha sık sordurur oldu.

Elbette beterin beteri vardır, bizler ise umut ümmetiyiz, ne yaşanırsa yaşansın enseyi karartacak, kendimizi bırakacak değiliz. Lakin özellikle genç dostlarımız olup bitenlerden çok etkileniyor, bunun da farkındayız. İster istemez kalpler karışıyor, akıllar bulanıyor, hedefler belirsizleşip, gelecek karanlık bir hâl alabiliyor.

Madem bir açıdan gerçeklik böyle, bütün olumsuzluklara rağmen birbirimize ümit vermeyi bir vazife biliyoruz. Kıyamet gününe kadar, ilahi bir armağan olarak, birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmekle mükellefiz. Düşenin dostu olacağız, insanı insanın kurdu değil yurdu hâline getireceğiz. İnançla, olumlu düşünceyle, iyilikte dayanışmayla, etki alanlarımıza odaklanarak yeryüzünü ıslah etmeyi ihmal etmeyeceğiz. Bizler kötülüklerin ya da olumsuzlukların sadece tahlilleriyle yetinmeyeceğiz, elimizden geldiğince ümidin, gayretin, heyecanın teşvikinde olacağız.

Bu duygu ve düşüncelerle, Eylül sayımızı bir “ümit” deposu hâline getirmek istedik. Eylül bir nevi başlangıçların ayı gibi, yaz bitiyor ve okullar başlıyor, kalbe yeni hayaller misafir oluyor, gönle yeni hedefler üşüşüyor. Binlerce genç dostumuz üniversiteye başlayacak, milyonlarca arkadaşımız geleceğini şekillendirecek yeni kararlar alacak. Böyle hassas bir dönemde, GENÇ yol arkadaşı olmayı diliyor, yeni başlangıçlarla ilgili kritik ipuçları sunuyor.

Son nefesimize kadar hayırda, güzellikte yarışacağız birbirimizle. Madem yeryüzünü kendi ellerimizle ifsad ettik, zararın neresinden dönersek kârdır diye düşünüyor, düşmez kalkmaz sadece Allah’tır diye inanıyoruz, el ele verelim ve bulunduğumuz her yeri ihya etmeye başlayalım. Birlikte çok şey başarabiliriz, “gönül gönüle değince yol mu dayanır” diyordu ya şair, ne mutlu yeni başlangıçlara azimle, ümitle, heyecanla çıkanlara...

Hediye Kitabımızı Kaçırmayın!

Dergimize abone olanlara hediye etmiş olduğumuz, Prof. Dr. Soner Duman Hocamızın “Allahım Sorularım Var” isimli kıymetli eseri okuyucularımıza ulaşmaya devam ediyor. Kitaba kavuşanlar çokça güzel duygular, düşünceler paylaştılar, bu bizler için ayrı bir mutluluk oldu. Bu vesileyle nice gönle dokunmayı diliyoruz.

Bir Dergi Ismarlamak İster misiniz?

“Askıda Dergi” kampanyamız devam ediyor, bu vesileyle genç arkadaşlarımızdan birine bir senelik GENÇ Dergi aboneliği ısmarlayabilirsiniz. Bugüne kadar 300’e yakın arkadaşımız faydalandı bu kampanyadan, çok mutlu oldular. “Ben de varım” mesajınızı bekleriz: 0533 611 25 41

Ekim ayında görüşmek üzere.

Muhabbetle.


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.