Ömer Akyüz 

Ritmik bir hâl var havada. Sis içinde yüzen kanatların ölüme meydan okuyan cesareti var kuşlarda. Şükür sebebi olarak yaşamak var bu muhitte. Yeryüzünde ise düzensiz bir çalım var. Birbirine tahammül bile edemeyen, varlığını kendinden bilen ve bir yarış hâli almış hayat koşusuna takılı nice figür.  
 
Zaman, ince duruşlara pek alışıktır. Gözünden tanır. Dik bakışlılık var bu inceliğin altında. Kabullenmek bir yana dursun, yıkmak ile dökmenin rotasında yol alır. Yolda yıkılır tüm düzen ve yine yolda dökülür tüm zarafet. Güzelliğe dair bir etken kalmaz. Kötülüğün nam saldığı mekânları mesken edinir.  Dünyadan, şehirden, sınır, sokak ve evden uzak, ta ki kendinden.
 
İnsan, sarraf olmaya görsün. Bir çırpıda tanınır, tanıtır kendisi. Asıl kıyamet ilk başladığın yerden kopar. İlk girdiğin kapıda ismin sabit olur. Alnı ak oluncaya dek dizleri tutuşur. Olağan heyecanını büyük bir umuda sarar. Son bulmayı bekler bu cinnet. Kötü bir sona ramak kala nefes nefese kalır. Yolun sonunda, dağların yamacından bir iz belirir. Yol bittiği anda ölür, şair de güzellik de. 
 
Yanlışlama gücü adını koyuyorum. Yanlışın da tesir edici yüksek bir gücü var. Bedenlere sirayet eder, ruhları teğet geçer. Maddî olana kapılır rüzgarı. Önüne alabildiğince topluca sürükler. Tıpkı bir yanlışın tüm doğruları götürdüğü gibi. Yaptığın doğruların bir önemi yoktur bu süreçte. Görmezden gelinir çığlıkların. Sesin anlaşılması istenir, sözün menzile varmadan önce.Beyinler bir savaş hâli içinde çırpınırken kalp arka planda kalır.
 
Bu şehirde büyük bir kavga var. Ekmek kavgası değil bu. Daha fazla yaşam ve daha fazla nefes. Bu benim kavgam deyip atılmak mı ortaya? Yoksa bu benim davam deyip usulca izlemek mi? İkisi de değil. Yanlışlamanın verdiği güç, tüm doğruları siler. 
 
Hiçbir zaman eşit şartlarda yarışmadık. Belki kader, belki de ceza olabilecek bir sürece mahkum edildik. Bu yanlıştan alnı ak çıkmak her yiğidin harcı değil.


GENÇ'ın Yazısı.