Elif Ceylan Çiftçi
Mehmet Nuri Yardım ‘‘Ziya Osman Saba Sevgisi’’ adlı eserinde, Cumhuriyet Dönemi şair ve yazarlarımızdan Ziya Osman’ı, Behçet Necatigil’den Ali Ural’a varana kadar birçok değerli edebiyatçımızın gözüyle kaleme almış, her birinin onun hakkındaki duygu ve düşüncelerine yer vererek onu derinlemesine tanımamıza imkan sağlamıştır.
Kitapta, bu değerli edebiyatçılarımızdan biri olan Oktay Akbal, Ziya Osman’ın özellikle fotoğrafçı vitrinlerine karşı duyduğu özel ilgiden bahseder. Onunla beraber, farklı farklı insanların resimlerinin bulunduğu vitrini dakikalarca seyrettiklerini, o resimleri çektirenlerin hayatları hakkında tahminlerde bulunduklarını, nasıl da mesut olduklarına dair çeşitli hayaller kurduklarını uzun uzun anlatır.
Ziya Osman bir gün, kitabına da adını veren ‘‘Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi’’ öyküsünde ‘‘Ben de pekâlâ şu mesut insanların fotoğraflarını çıkarttıkları fotoğrafhanelerden birine girebilir, ben de mesudum, benim de resmimi çekebilirsiniz, diyebilirim. Fotoğrafçı da itiraz edemez, sizin kimseniz yok, fotoğrafı ne yapacaksınız, diyemez.’’ diye düşünerek vitrinini izlemekten pek keyif aldığı fotoğrafhaneye girer ve kendi resmini çektirmek için sandalyeye oturur. Devamında ne olduğunu anlatmak yerine öykünün son cümlesini aktarmak istiyorum: ‘‘Beyim mazur görün, sizin fotoğrafınızı çekemeyeceğim.’’ Şimdi yüreklerinize bir soru: Kaç kere mazur görmeniz istendi sizden? Bu sözü, beklentiye girip bir tık fazlasını istediğiniz herkesten, her şeyden duydunuz. Bazen karneniz pekiyi geldiği halde sözü verilip alınmayan kırmızı bisikletten bazen sizi anlamamak için ant içmiş dostunuzdan bazen de kendi kendinize verdiğiniz sözlerden. Mazur gördük ve bütün dünya cereyan altındaymış gibi kapandı kapılar. Belki de Ziya Osman bu cereyanların ağrısıyla ‘‘ Allah’ım! Sen yaratmadın insanları.’’ dedi.
En tatlı hayallerin yolu, her zaman çabaların çokluğundan, adımların sıklığından, vitrinin ötesine geçmeye çalışmaktan geçmez. Nasip devreye girdiğinde, onca yolu yürüme inadı sadece ayakkabı tabanını eskitmekle sınırlı kalabilir. Böyle zamanlarda cereyanlara fırsat vermeden, bağrımızı yün şallarla örterek ‘‘Allah’ım! Sen yarattın bu insanları.’’ diyebilme teslimiyetine bürünebilmek en güzel mazur gördüm deme şeklimiz olabilir.
GENÇ'ın Yazısı.