Suedanur Yazıcı
Dünyada içimizi saracak en temel ihtiyaçlardan biri, istikamet üzere yürüyeceğimiz bir yoldur. Yolun yorgunluğunu dindiren, sırtımızdaki yüke talip olan, bağları fark eden ve fark ettiren, kör bir kuyuya doğru ilerlerken durduran, katlandığımız değil razı olduğumuz insanların yoldaşlığına da en az yol kadar ihtiyacımız vardır.
Modern dünya değirmeninde öğütülmeye yüz tutmuş değerlerimizden biri de şüphesiz kardeşlik ahlakıdır. Zevatı Kiram kardeşliği, Hakk’ın emirleri arasında zikrederler. Zira Emri Hakim’de “İnananlar ancak kardeştir.” buyruğu vardır.
Kardeşlik kapısı elle açılmaz. Kabulleniş, sadakat, adanmışlık, güven, fedakarlık gibi kıymetlerle dolu bir gönülle açılır. Sevginin yüreğimizin en karanlık yerinde doğmasına izin vermek, aynı ufka bakarken gönül hizasını bulabilmek ancak bunlarla mümkün olabilir. “Bir kuşa yuva, bir örümceğe ağ neyse, insana da dostluk odur.” diyor William Blake.
Sevgi, saygı, vefa, itimat, dürüstlük, ruh tabiiliğini perdelememek, açık sözlülük gibi nitelikler ruhları birbirine raptederek kardeşlik bağını oluşturur. Paylaştığımız güzel anlar kadar zorlukların, ıstırapların, imtihanların da bu bağın sürdürülebilmesinde büyük bir payı vardır. Fikir, ruh ve eylem birliğinden doğan güç; ötelere kadar uzanan bir adanmışlıkla,kelimelere hacet duymadan gözlerle iletişim kurmaya kadar varacaktır.
Filhakika menfaatten beri, öz üzerine kurulmuş kardeşlikte göze de ihtiyaç yoktur. Ölüm ve hayat çizgisinde kurulan güçlü bir rabıtayla kardeşinin sesini kendi içinde duymak pekala mümkündür. Nitekim “Arkadaşımla beraber değilken de onun içimdeki sesini işitirim” diyen Zevat tevekkeli söz söylememiş.
Arkadaşlığı öldükten sonra da devam eden ahiret kardeşliğine taşıyabilmek için evvela “Ey Allah’ın Kulları! Kardeş olunuz.” emrini yerine getirme niyeti içerisinde olmalıyız. Bu ifadeyi Hazreti Ali’nin meşhur sözüyle açalım: “Allah için kardeş olanların sevgisi, sebebi daim olduğu için devam eder. Dünya için kardeş olanların sevgisi; sebebi devam etmediği için kısa sürer, bir an gelir son bulur.”
Son söz olarak belirtmek gerekir ki; kardeşlik, arkadaşlık, dostluk kalp kırgınlığından azade kavramlar değildir. Affetmek ve affedilmek en çok da bu hukuka yakışır. Hoşgörü ve merhamet olmaksızın tüm ilişkiler ölmeye mahkumdur. Vefanın olmadığı yerde vefat vardır. Tam da burada “Ayrılıktan şiddetle kaçınmak ve birlikte olmaya ısrarla devam etmek” nasihatine gönül vermek yerinde olacaktır. Ezcümle; yolumuz, solumuz, sonumuz Refik’e götüren dosta çıksın! Vesselam...
GENÇ'ın Yazısı.