Yaşamak Öğrenilendir!
Site Özel
1571 okunma
“Hepimiz ilk defa tecrübe ediyoruz, ilk defa yaşıyoruz hayatı” demişti abim. Doğru. Ve ilk defa yaşadığımız bu hayatta her vasfımız, aslında başka birinin vasfıdır. Tebessümle çevrili bir çehre öğrenilmiş bir çehredir. İnfaka evrili bir kalp ve el öğrenilmiştir. Merhamet dolu bir gönül, sadakat, samimiyet öğrenilmiştir.
“İnfak” ne demek sorusunu yaşayarak öğrendiğimde 6-7 yaşlarındaydım. Abimin benim için yaptığı renkli çantayı, vapura yetişmek için koşarken iskelede unuttuğum o akşam öğrendim. Babamın “tamam, söyleriz bir daha yapar, ağlama” dediği o anda. Kim olduğunu bilmediğim, kaç yaşında, şu an nerede, ne yapıyor bilmediğim, belki de o dönem şu anki yaşlarımda olan bir hanımefendiden öğrendim. Çantasındaki her şeyi elindeki poşete koyup, “al bakalım yeni çantan” dediğinde...
Varlığa değer vermenin kıymetini, çok eskiden, bir gün kalemim yere düştüğünde öğrendim. Eğilip almadım hemen, elimdekini kullanmaya devam ettim. Abim uyarıcı bir bakışla, önemli bir şey söyleyeceği belli bir halde geldiğinde. Yere düşen kalemi eline alıp “Allah kalemin üzerine yemin etmiştir, kalem ve kâğıt kıymetlidir, önemlidir. Varlık değerlidir” dediği o gün.
Tebessümün ve iyi olmanın, iyi bakmanın değerini yine çok eskiden evde beş litrelik yağ döküldüğü o gün öğrendim. Komşumuz olan teyze tam da o hatayı yaptığım an gelmişti. Hayretle “ne yani kızmayacak mısın, dövmeyecek misin?” demişti anneme. Annem de gülmüştü, “döversem yağ geri gelecek mi?”
İlk defa yaşadığım bu hayatta kötülüğün varlığını da öğrendim; üzüntünün, kırılmanın, kızmanın varlığını da. Her birinin sınırında yaşamaya yakınken; iyi olmak, yani iyi bir kalp ve zihin taşımakla kötü olmak, yani kötü bir kalp ve zihin taşımanın tam ortasında, ikisinin sınırında durup yüzüm iyiliğe dönük bir halde bekliyorum öyle zamanlarda.
Çünkü kötü olmak, kötü bir kalp ve zihin taşımak da öğrenilir. Bu öğrenme yine ilk defa yaşayan insanlar tarafından gerçekleşir, bunu biliyorum. Annemin her zaman dillendirdiği duayı da biliyorum; “Allah hayırlı insanlarla karşılaştırsın.”
Bu dua şu anlama geliyor şimdiki aklımda; kızım, iyi bir kalp taşıyan, iyiliği düşünen ve yaşayan insanlar var, bir de karşılaştığı kalpler öyle olduğu için öğrendiği şeylerin başında haset, kibir, gıybet ve daha nice kötülük olan ve bunları yaşayan, öğrendiği halle yaşamına devam eden insanlar var. Senin öğrenmelerin iyi kalplerin taşıdığı bilgiler olsun. Bu yüzden Allah seni, kalbinde ve zihninde iyilikler taşıdığı için kendisine “hayırlı” dediğimiz insanlarla karşılaştırsın.
Kötü kalplerle karşılaştığı için, kalbinde güzelliklere yer kalmayan tüm değerli kalpler dilerim en yakın zamanda Allah’ın ayetlerine, güzelliklerle dolu kalplere mazhar olurlar.
Öyle demişti abim; “Ancak bilen kimseler verdiğimiz örnekleri anlar, diyor Ankebut suresinde. Öğrenmek üzere yaşıyoruz. Yaşarken her bakışımız bilmek, öğrenmek bakışıyla. Allah’ın ayetlerini yaşayabildiğimiz kadar varız. Hepsi toplanır “seni” meydana getirir, “sen” olursun.”
Doğumumuz, yaşamımız ve ölümümüz Allah için. Kendisi için ve kendisinin izniyle nefes alıp verdiğimiz Rabbimiz bizi “hayırlı” insanlar ve yollarla karşılaştırsın. Amin.
Nurcan Doğan'ın Yazısı.