Irak, ABD işgalinden önce dünya petrol  rezervlerinin  en fazla olduğu ikinci ülkeydi. Değeri hem ülke olarak hem de ekonomik olarak her geçen gün artan Irak, Ortadoğu üzerinde de gittikçe yükselen bir hakimiyet alanına sahipti. Emperyalistler, bu “başıboş”, bağımsız ülkeyi “kendi başına” bırakmamayı kafaya koyuncaya dek tabii.

Ve neticeyi biliyorsunuz.

Onlara göre;

Yöneten bir diktatördü, Arap’tı ve şarklıydı. Irak, İran’a karşı gaz kullandığı zaman neden demokrasinin rahiplerinden tek bir kınama gelmemişti? Halepçe katliamında 5 bin Kürt öldürüldüğünde demokrasinin rahipleri neredeydi?  Menfaatlerine tersti çünkü. Kar – zarar tablolarına aykırıydı.

Pentagon 2002-2003’te olası bir Irak saldırısında yarısından fazlası çocuk olmak üzere 10 bin kişinin öleceğini öngören bir rapor yayınlamıştı. Menfaatleri  bu öngörüsünden önemli olsa gerek ki saldırıyı başlattı.

Neler mi oldu bu saldırıdan sonra?

Ambargo ve işgal sebebiyle 2 milyon Iraklı hayatını kaybetti.

Savaşın başlangıcından bugüne ölenlerin yüzde 75`ini siviller oluşturuyor.

5 çocuktan ancak 1’i okula gidebiliyor, 800 bini de okulu bırakmak zorunda kaldı.

34 bin doktorun 2 bini öldü, 20 bini ülkeyi terk etti.

10 bin kişiye 1 doktor düşüyor, doğan 1000 bebekten 107’si doktor yetersizliğinden ölüyor.

5 yılda 500’den fazla akademisyen öldü.

2.5 milyon Irak’lı çeşitli ülkelerde  mülteci durumunda.

 

(Kaynak: İHH, Birleşmiş Milletler, Irak Kalkınma ve Planlama Bakanlığı verileri)

 

 Abdülaziz Karakuş / GENÇ Haber Merkezi

 


GENÇ'ın Yazısı.