Yağmur Ünalan

Sahâbi kelimesi: "Bir kişiyle beraber olmak, dost olmak, yoldaş olmak" manasına gelir. Sahâbi tekildir. Çoğul hali ise sahâbedir.

Aynı zamanda Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) zamanında yaşayan, O`nu gören, O`nunla arkadaşlık eden, O`na iman eden kişilerde sahabe ismiyle anılır.
 
Allah Teâlâ, Kur`an`ı Kerim`de Âl-i İmran Suresi 110. ayette sahâbelere ithafen şöyle buyurur: "Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız."
 
Ama ne inanmak!
 
Etiyle, kemiğiyle, malıyla, canıyla...
 
Anlıyoruz ki sahâbe nesli, dinin aktarımı ve koruması noktasında bizler için önemli bir örnek teşkil etmektedir.
 
Birçok hadisinde sahâbenin öneminden, hayırla edeple anılması gereken bir nesil olduğundan bahseden Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:
 
"İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır. Sonra onlardan sonra gelenler (tâbiîn), sonra onlardan sonra gelenler (tebeu`t tâbiîn), İmrân dedi ki: İki asır mı yoksa üç asır mı zikretti tam hatırlamıyorum." (Buhârî, "Şehadat", 151; Müslim, "Fezâilü`s-Sahabe", 214)
 
Onlar ki Resulullah`ın (s.a.v) muallimliğinde yetişmiş, vahiy sürecine adım adım şahit olmuş, Allah ve Resulü (s.a.v) tarafından en hayırlı ümmet olarak ilan edilmişlerdir.
 
En sevileni (s.a.v), en çok seven nesli tanımak İslam`ı, Kur`an`ı, Peygamber`i tanımanın en güvenilir ve en doğru yoludur. Onlar, İlây-î Kelimetullah`ı dünyanın dört bir yanına ulaştırmak için birçok sıkıntıya ve işkenceye maruz kalmışlar ama yine de Resulullah`ın (s.a.v) yanından bir an olsun ayrılmamış ve kutlu davalarından vazgeçmemişlerdir. 
 
Günümüzde ise insanlar sahâbe neslinden bihaber...
 
İnsani değerlerimiz hırpalanmış, güvensizlik had safhaya çıkmış, yalan, riya almış başını gitmekte...
 
Peki, günümüzü Asr-ı Saâdet dönemine çevirmek çok mu zor? Elbette değil. Çünkü Efendimiz (s.a.v) bir hadislerinde şöyle buyuruyor: "Allah`a yemin ederim ki size gecesi gündüz kadar aydınlık, geniş ve takip edilecek bir yol bıraktım." (İbn Mâce, "Sünne" , 5.)
 
İşte bu yol Resulullah`ın (s.a.v) sünnetleridir ve bu yolun en kıymetli yolcuları sahâbe efendilerimizdir.
 
Hem dünya hem ahiret saadeti esaslı, adaletin ve manevi değerlerin hâkim olduğu bir dünya düzeninin kurulup idame ettirilebilmesi için nebevi terbiye ile şekillenmiş sahabe hayatları bizler için en güzel örneklerdir. Sahâbe neslinin hayatlarını öğrenerek, yaşayış biçimlerini inceleyerek, olaylar karşısındaki tutumlarını araştırarak onlara benzemeye çalışıp iki cihan saadetini elde edebiliriz biiznillah. 
 
Ve sevmek…
 
Onlar sevmeyi dahi Efendimiz`den (s.a.v) öğrenmiş ve sonra hayatlarının her alanına bunu yansıtmışlardır. Onların sevgisine şahit oldukça sevmenin nasıl fedakarlıklar gerektirdiğini, samimiyetin, itaat etmenin nasıl olduğunu görebilmekteyiz.
 
"Sevmek öğrenilir mi?" 
 
Her alanda örnekliği bize miras bırakan bir Resulullah (s.a.v) ve nesil varsa elbette öğrenilir.
 
Bizim neslimizin Batı`nın yalancı kahramanlarına değil, İslam davasının yükünü omuzlayan, bu uğurda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan, koşulsuz itaat eden, yegâne nesil olan sahâbe hayatlarına ihtiyacı vardır.
 
Efendimiz (s.a.v) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır; "Sahabelerim, insanları ıslah etmekte yemekleri ıslah eden tuza benzer."
 
Nasıl ki yemek tuzsuz lezzetsiz ise bizde sahâbe neslini tanımadığımız sürece kulluk lezzetinden mahrum kalacağız.
 
Efendimiz (s.a.v) ashabını çok sever, çok önemserdi. Bizler ki Allah Resulü`nün (s.a.v) ümmeti olarak O`nun sevdiği her şeyi sever, buğz ettiği her şeye buğz ederiz. 
 
Şimdi bizlere düşen sahabe efendilerimizi tanımak, tanıtmak, sevmek, sevdirmek ve onların örnekliğinde nesiller yetiştirmeye çalışmaktır. İnsanlığın kendini ihya ve inşa etmesi, Asr-ı Saadet’in kapılarının yeniden açılması ve iman hakikatinin tüm yüreklere ilmek ilmek işlenmesi adına şimdi bir olma vaktidir… 


GENÇ'ın Yazısı.