İrem Nur İnce

21.Hristiyan Asrının Ortasında 

Yaşamaya çalışıyoruz. Kafalarımız karışık, kalbimizdeki sızının ortağı yok. Savrulmaya müsait sonbahar yaprakları gibi, rüzgâr bekler dururuz. Ya alınlarımız karışık, kaşlarımız çatık yahut kahkahalar eksilmez dilimizden. İfratın da tefritin de hududunu zorlar olmuşuz. İtidal silinmiş lügatlerden. 
 
Şimdi ne yapsam dedirt bana Rabbim! Bu soruyu sorabilmenin lütfuna erişmek istiyorum. Sorular sorup merak penceresini aralamaya yeltenen kaç kişi kaldı şunun şurasında?
 
Zırhımı kuşandım, cevaplara hazırım. Durmadan kanayan bir yaraya merhem bulmaya geldim. Canımı acıtsa da ziyanı yok, bir şifa için bin cefaya razı oldum da geldim. 
 
Geldim gelmesine, şimdi ne olacak, nereye çevireceğim başımı? Kır çiçekleri arasında zehirli yılanlar, zakkumların etrafında uçuşan kelebekler var. Hüsnüyle mest eden gül, neden yaralar dikeniyle elimi? Nedendir ateşin suya, odunun balığa kalb etmesi? Kuşların filleri yenmesindeki hikmeti arıyorum. Kuyuya düşen çocuğun Mısır`a sultan olmasındaki. Bir elinde güneş, diğer elinde ay olsa dahi dönülmeyecek olan yol hangisidir? 
 
Şehre Bedevi Gerek
 
Anladım. Çölün aslı kentin ta kendisiymiş meğer. Birbirini anlamayan her insan kendine fırtına, Hak rızası gözeten kalplerse afakına vahaymış. Ten yakan güneş halisane bir tebessümde, gecenin karanlığı umarsız kalabalıklardaymış. O halde çölü elemek mi lazım gelir? Elekten kendi kalbini geçirmeden bedevi olunur mu? Kunduramı ayağıma giymeden, ruhuma giydim garipliği. Mademki haliyle gark olmadan aşmak niyetim çölü; Mecnun gibi, Leyla'dan gayrısını görmek düşer mi göze? Farabi yanıtlamış bu soruyu. El medinet`ül fazıla diyerek aşmış çölü. Ruhunda elemiş zerresinde vuslatı bulmadan. Niyet ettim izini sürmeye. Hava puslu, fırtınalar hiddetli. Bense gençliğin verdiği heyecanla belki de harcım olmayan işler içerisindeyim. Olsun. Varsın elemek bana düşmesin. Hemdem oldu demesinler, kafi. 
 
Azığımı Hazırladım
 
Kentin soğuk çehresine dönüp baktım son kez. Egzoz kokusuyla doldurdum ciğerlerimi. Asılı kalan gözlerimi çektim vitrinlerden. Trafik ışıklarından, bankamatik kuyruklarından. Son bir göz süzdüm grinin her tonunu kuşanmış çarkın dişlisine. Kalbimde yer etmiş bütün putlarla vedalaşarak, ardımda bıraktıklarıma aldırmadan, seher vakti koyuldum yola. Tekbirle, kıyamda. 


GENÇ'ın Yazısı.