Süveyda, Sinema Salonlarında Biraz da Kur`ân Sesi Duyulsun Gayesiyle Çekildi
Kadriye Beyza Kirenci
Sinemaya gençlik yıllarında kendi gibi dertli bir avuç insan ile başladı Mesut Uçakan. Birçok ilke imza attı. Yıllar önce çektiği filmlerle kendini tanıttı ve birçok başarılı eser ortaya koydu. Yönetmen/yapımcı Mesut Uçakan ile son filmi Süveyda’yı ve sinemayı konuştuk, istifadeli olmasını temenni ederiz.
Son filminiz Süveyda izleyici tarafından büyük ilgi gördü. Filmin bir gayesi ve ortaya çıkış hikâyesi var mı?
Gaye tek: Allah Azze ve Celle’ye biraz daha yakın ve yaklaştırıcı olmak. Bu bütün hücrelerimize sinmiş bir heyecan… Bu heyecanın bu filme yansıması ise yakın tarihimizdeki haksızlıklara gençlerimizin dikkatini çekmek. Bunun yanında bir hafız çocuğun acıları çevresinde Kur’ân’daki hikmete, güzelliğe vurgu yapmak. Nice sinkaflarla, müstehcen sahnelerle, saptırıcı öykülerle duvarları kirlenmiş sinema salonlarına bu film vesilesiyle birazcık da olsa Kur’ân sesleri dinletmek…
Süveyda yakın döneme, harf inkılabına dikkat çeken ilk yapımlardan biri. Özellikle küçük yaşta hafızlık yapan çocuklar da filmi izledi. Geri dönüşler nasıl?
Mükemmel. Pandemi sonrası malum seyirci yok denecek kadar azaldı. Doğrusu böyle bir dönemde pek ilgi olmaz diye bekliyorduk. Film arthous hassasiyette çekildi. Bu da seyirciye ağır gelir dedik. Girişte aşı ya da pcr zorunluluğu da işin cabası. Ama beklenmedik şekilde STK’lar, belediyeler, hafızlık kursları, imam hatip okulları, müftülükler sahip çıktılar. Bu şahsi temaslarla veya diktelerle değil, tamamen kendiliğinden oluşan bir durum. Güzel olan yanı da burası. 10 Eylül’de vizyona girdi, halen de belli yerlerde gösterimleri sürüyor. Özel gösterimleri düzenleniyor. Film beğeniliyor, öyle olmasaydı bütün bunlar olmazdı elbette.
Çektiğiniz filmlerde fikrin ve estetiğin harmanlandığını görüyoruz. Sizce sinemada didaktik boyut izleyiciye ne ölçüde verilmeli?
Sinemanın ne olduğu bakışa göre farklılaşıyor. Kimine göre bir eğlence, kimine göre bir doğruyu, bir güzelliği yansıtma biçimi; kimine göre didaktik bir araç, kimine göre estetik bir uğraş, kimine göre bir propaganda, bir tebliğ aracı… Tabii Nasrettin Hoca hesabı bunların hepsi de haklı. Mesele nereden baktığınla ilgili. Ancak özellikle didaktik ve ideolojik bakış hassas konular. Dikkatli olmak lazım. Yedinci sanat sinemada da diğer sanatlarda olduğu gibi doğallık önemli, inandırıcılık önemli. Her fikri anlatma özgürlüğüne sahipsiniz. Ancak bunu kafaya vurarak, dikte ederek yaparsanız olmaz. Sadece sanata değil, kendi davanıza da ihanet etmiş olursunuz.
İslami camiada sinema sektörünün gereksiz, beyhude olduğuna dair bir dönem belli kalıp yargılar mevcuttu. Sizce dünden bugüne camianın sinemaya olan bakışı ne durumda ?
Özellikle 1970 küsurlu yıllarda ilk ortaya çıktığımız, sinemada var olmaya çalıştığımız dönemlerde sözünü ettiğiniz karşı koyuş, sinemayı haram görmeler, sinemaya pavyon eğlencesi gözüyle bakmalar hat safhadaydı. Bu yüzden mücadelemizi kabul ettirebilmek için fetva arayışına girdik. Ve zaten Allah rızası iddiasıyla gösterdiğimiz bu alanda göz çıkarmamak için hem başlangıçta hem ileriki dönemlerde çok çalıştım. Toplantılar, açık oturumlar düzenledim.
Din adamlarıyla bu işin sancısını çeken sinema adamlarını bir araya getirdim. Sinemacılar konuşsun, yaptıklarının dinî açıdan fetva gerektiren yerlerini sorsunlar, din adamları buna cevap versin istedim. Ama o zaman bu sancıyı çeken sinemacıların yok denecek kadar az olduğunu gördüm. Ne yazık ki uzun kurmaca film çeken bugünkü Müslüman sinemacılarımızda da pek göremiyorum.
Bu işin sancısını çeken var, ama azınlıkta. Aslında kimsenin umurunda değil diyeceğim, diyemiyorum. Cami imamlarımızın çoğunun bu işin önemini anladıklarını görebiliyorum ama hâlâ dışa kapalı yaşayan kimi tarikat imamlarının bu meseleye şüpheyle baktığını, bu yüzden de sinema kültürüne çok uzak kaldıklarını rahatlıkla söyleyebilirim. Özellikle kadınların yer aldığı sinema filmlerini o çevrelerin kabul etmeleri çok zor. Kısacası din ve sinema meseleleri hâlâ askıda duran bir konu.
Gençler sinemaya nasıl ve nereden bakmalı?
Eğer inancı eksen edineceklerse onlar da işin dini yönü konusunda kafalarında şüphe kalmayacak şekilde araştırma yapmalılar. Sonrası ise pişmek! Fikirde pişmek, estetikte pişmek, sektörde pişmek… Bunu göğüsleyemeyen talip olmasın. Sinema yapmak torna, tesviye yapmak ya da dikiş dikmek kadar kolay değil. Gerçi günümüzde dikiş bile dikemeyen film yapıyor ama neyse. Biz işin ciddiyetine bakalım.
KISA KISA
Keşke ben çekseydim dediğiniz film/filmler?
“Keşke ben çekseydim”i özenme olarak anlarsak, her gördüğüm fikir ve estetik düzeyi yüksek film için söylüyorum bunu. Mesela bir Çağrı, bir Tommy, bir The Bus, Gönül Yarası, Birdman, Solaris… Say say bitmez.
Hayatını beyaz perdeye aktarmak istediğiniz kişi?
Ahmet Yesevî üzerine hazır bir senaryom var. Erbakan filmi üzerinde hazırlanmış bir dosyam. Üstad Necip Fazıl’ın hayatı üzerine yarım bıraktırılmış bir dizi çalışması. Daha pek çok kişi var hayatını anlatmak istediğim. Ama önce finansal imkân!
Pes edecek iken tekrar ayağa kaldıran şey?
Aşk!
Gençlerin izlemesi gereken üç film?
Son çekilenleri dikkate alarak söylersek Süveyda, Karınca, Mavzer
20’li yaşlardaki Mesut Uçakan’a söylemek istediğiniz şey?
Sakın içindeki aşkı yele verme. Eş, aş, iş, dost, düşman… Kimsenin ve hiçbir şeyin içindeki metafizik heyecanı söndürmesine izin verme.
GENÇ'ın Yazısı.