Çocuklarla Vakit Geçirmeye Bayılıyorum
Erkam Çocuk Yayın Grubu’nda çocuk yayınları editörü olarak görev yapan, Altın Çocuk Dergisi’nin editörlüğünü yürüten, aynı zamanda tasarımcı, bir kitap sevdalısı, kıymetli Şaban Muslu Beyefendi ile söyleşimiz dileriz nice gönülde iz bırakır.
Sizi sizin ifadelerinizle bilelim, tanıyalım isteriz. Bize kendinizden bahseder misiniz?
En zor sorudan başlıyoruz desenize. :) Bendeniz Şaban Muslu. 1983 yılının ilkbahar mevsiminde Bayrampaşa’daki evimizde dünyaya gelmişim. Mayıs ayında doğduğum için sanırım ilkbahar mevsimini ayrı severim. İlkbaharla beraber kâinat sanki bir “Ba’sü Ba’de’l-Mevt” yaşıyor. Benim için de öyle.
Hayata hep olumlu yönden bakmaya gayret ediyorum. Küçük şeylerle mutlu olup çevremdeki herkesi mutlu etmek için de çaba sarf ediyorum. Gülmeyi ve güldürmeyi çok seviyorum. Sevmediğim özelliğim ise aceleci olmam. Bir iş varsa o iş bir an önce bitirilmeli, yeni işlere başlanmalı. Bu aceleciliğim bazen hoş olmayan sonuçlar doğurabiliyor.
Rabbimiz; “İnsan aceleci olarak yaratılmıştır.” (Enbiyâ Süresi, 37) buyuruyor. İşte ben o aceleci kullardan biriyim.
2004 yılında dizgi operatörü olarak girmiş olduğum Erkam Yayınları’nda şimdilerde “Erkam Çocuk Yayın Grubu”nda çocuk yayınları editörü olarak görevim devam ediyor.
Evliyim, üç çocuk babasıyım. Çocuklarla vakit geçirmeye bayılıyorum. Onlar sayesinde çocuk ruhumu muhafaza ettiğimi düşünüyorum.
Tasarım çok özel bir alan. Ayrı bir özen, ihtimam, sevgi gerekiyor. Sizdeki tasarım sevdası nasıl başladı, nasıl devam ediyor?
Tasarım serüvenim yaklaşık yirmi yıl önce dizgi operatörü olarak başladı. 10 parmak dizgi yapıyordum. İlk olarak yayınevimizde yeni çıkacak olan “Ruhu’l-Beyan Tefsiri” kitabının tashihlerini yapmaya başladım. Meslekte biraz ilerleyince de kitap tasarımına yoğunlaştım. İlk kitabımın tasarımını, heyecanını dün gibi hatırlıyorum.
Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen hâlâ yeni bir kitaba başlarken aynı heyecanı yaşıyorum. Tasarımını yaptığınız kitabın son kontrollerini yapmak, matbaaya teslim etmek, matbaada kitabın basımını izlemek, kitap olarak basılıp elinize ulaştığını görmek bambaşka bir duygu. Yıllar önce başlayan tasarım sevdam, gün geçtikçe katlanarak artıyor.
“Sizi ne heyecanlandırır?” diye soracak olursanız hiç düşünmeden yeni bir kitabın tasarımına başlamak diyebilirim.
Birçoğumuzun çocukluk yıllarının en tatlı anılarında Altın Çocuk Dergisi var. Halen Altınoluk Dergisi’nin eki olarak çıkıyor ve aynı zamanda müstakil olarak da yayın hayatına devam edecek. Yayıncılık emek istiyor; bir de bu, çocuklar için olunca zorluğu daha da artıyordur sanıyoruz. Çocukları mutlu etmenin, onlara hitap edebilmenin sırrı ve çocuk edebiyatının gönlünüzdeki yeri nedir?
Dediğiniz gibi benim de çocukluk yıllarımın arasında Altın Çocuk Dergisi var. O zamanlar “Yuvamız” ismiyle ek olarak çıkıyordu. Dergime kavuşunca çok sevdiğim bir arkadaşımla buluşmuş gibi hissediyordum. “Yuvamız” eki 2002 yılında yerini Altın Çocuk Dergisine bıraktı.
Bu yıl, çocukken okuduğum, sonrasında çocuklarıma okuduğum dergimizin editörlüğünü yapmak nasip oldu. (Elhamdülillah)
Yayıncılık emek istiyor, en çok emek de çocuk yayıncılığında gerekiyor. Çünkü çocukların ilgisini konuya yoğunlaştırmalı ve çekmeliyiz. Metnin dili, yazının çizgisi, karakteri (fontu), büyüklüğü (puntosu), renkleri, her biri ayrı dikkat ve ihtimam istiyor.
Okula giden üç tane evladım var. Onlarla çeşitli okumalar yapıyoruz. Çocuklarımın fikirleri, tepkileri bakış açımı genişletiyor, kendimi şanslı hissediyorum.
Edebiyat güzeldir, hoştur fakat çocuk edebiyatı bambaşkadır. Çocuklar için yapılan her çalışma beni oldukça heyecanlandırıyor. Onların yüreklerine dokunabilmek, yüzlerinde tebessüm oluşturabilmek beni ziyadesiyle mutlu ediyor.
Okumalarımın çoğunu çocuk kitapları üzerine gerçekleştiriyorum. “Daha yararlı nasıl olabilirim” bunun mücadelesini veriyorum. Çocuk edebiyatı, çocuk yanını muhafaza etmek isteyenler için vazgeçilmez bir alan.
Erkam Çocuk grubunda editörlük göreviniz var. Yayıncılığın içindesiniz. Onlarca kitapla tanışıyor, tabiri caizse onlara şekil veriyorsunuz. Bunca müktesebatın fikir dünyanızdaki yansımaları nasıldır?
Mesleğine aşık biri olarak şunu söyleyebilirim ki bazen bir kitap bir insanın hayatını baştan sona değiştirebilir. Hele ki hitap ettiğiniz kesim çocuklar ise onların hayal dünyasına katkıda bulunabilmek, bir bakış açısı kazanmalarına yardımcı olabilmek muazzam bir his.
Müslüman asla aza razı olmaz, en iyisine talip olur. Ben de çocuklar için hep daha iyiyi arıyorum.
Yayıncılık, tasarım işlerinde devam edemeyeceğinizi düşündüğünüz, “Ben galiba yapamayacağım” dediğiniz bir an oldu mu? Olduysa, böyle bir anda sizi yeniden yola düşüren ne oldu?
Mesleğimi icra ederken hiç; “Ben bunu yapamayacağım galiba” diye düşünmedim. Aksine “Daha iyisini nasıl yapabilirim” diye düşündüm ve kendimi o yönde geliştirmeye çalıştım. Bazen yorulduğum elbette oldu fakat emek verdiğim çalışmanın basılmış, iki kapak arasında vücut bulmuş halini görünce bütün yorgunluğum yerini mutluluğa bıraktı ve iştiyakla işime bağlanmamı sağladı.
KISA KISA
Basıma gitmeden önce, emek verdikleriniz arasında olan, unutamadığınız kitap hangisiydi?
İşe ilk başladığım dönemde yayınevimizin en güzel eserlerinden biri olan ve benim de çok sevdiğim “Riyâzü’s-Sâlihîn” kitabımız neşredilmişti. O kadar istiyordum ki o eserde emeğim olsun, ismim geçsin.
Yeniden o muazzam eserin tasarlanması söz konusu oldu. Rabbim yıllar sonra bu kıymetli eserde hadis-i şeriflerin tashihini yapmayı nasip etti bana. Şükründen acizim.
Yorulduğunuzda sizi motive eden üç şey?
- “Bir işi bitirince diğerine koyul.” ayeti. (İnşirah Süresi, 7)
-Tasarladığım bir eseri kitap raflarında görmek.
-Mesleğime ve kitaplara duyduğum tutku.
Gençler mutlaka okumalı dediğiniz üç isim?
Bu sorunuza müsaadenizle iki türlü cevap vermek isterim.
Bütün kitaplarını severek okuduğum ve tavsiye ettiğim üç isim: Taha Kılınç, Mehmet Dinç ve Süleyman Ragıp Yazıcılar.
Birçok kitabını okuduğum, bütün kitaplarını okumak istediğim ve okunmasını tavsiye ettiğim üç isim ise: Kemal Sayar, Mustafa Ulusoy ve Fatma Karabıyık Barbarosoğlu.
Bu kitabı ben hazırlamak isterdim dediğiniz bir kitap?
Merhum Seyyid Kutub’un çok sevdiğim “Fî Zılâli’l-Kur’ân” adlı eseri. Bu kitabı tasarlamayı çok isterim ki onun tasarımını yapmadan meslek hayatımı bitirmeyecekmişim gibi geliyor bana. :)
Kitapların gönlünüzdeki yeri?
Kitapların gönlümdeki yerinden ziyade hayatımdaki yerini söylesem yeterli olur sanırım. İşim-gücüm, gecem-gündüzüm, hayatım kitap dersem mübalağa yapmış olmam. Mesleğimi seviyorum, kitapları seviyorum. Sabah kitap tasarlayarak, akşam kitap okuyarak geçiyor zamanım.
Mutlaka okuyun diyeceğiniz üç kitap?
Bu sorunun cevabı tavsiye edeceğimiz kişiye, zamana ve mekâna göre o anki seyr-u sülukumuza, ruh halimize göre değişiklik gösterebilir. Seçtiğimiz kitap “ânın kitabı” olabiliyor.
Benim için her şart ve her zeminde okunması gereken ilk kitap “Kur’ân-ı Kerim” ve mealidir.
İkincisi bir hadis kitabıdır. Hararetle tavsiye edebileceğim eser ise “Riyâzü’s-Sâlihîn”dir.
Üçüncü sırada ise mutlaka bir ilmihal kitabı okunmalı. Dinimizin incelikleri ve temel esasları öğrenilmeli.
Gelecekle ilgili bir hayaliniz?
Birçok kitap okudum ve tasarladım. Acaba günün birinde kendi kitabımı da yazmak nasip olur mu? (Arkadaşlarımın gazına gelmişimdir. :) )
“İyi ki şu kitabı tasarlamışım” dediğiniz bir kitap var mı?
Bir yayınevi için Kur’ân-ı Kerim tasarımına yardımcı olmuş, son dokunuşunu ben yapmıştım. Bir de Tahlil Yayınları’ndan çıkan, kahverengi kitap serisi benim için gurur kaynağı olmuştur. Baktıkça, okudukça, okunduğunu duyup geri dönüşler aldıkça çok mutlu oluyorum ve sanırım ölene kadar da bu mutluluğum devam edecek.
Ben öldükten sonra ismim sadece mezar taşında yazılı kalmayacak. Böylesi eserlerde izimi bıraktıran Allah’a nihayetsiz hamd olsun.
20’li yaşların başındaki Şaban Muslu’ya ne söylemek isterdiniz?
Sevgili Şaban, hayatının çok uzun olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun. Zaman su misali hızla akıp geçiyor. Aklına gelmeyen şeyler başına geliyor. Sağlığının ve vaktinin kıymetini bil. Efendimiz (SAV): “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır.” diyerek biz ümmetini uyarıyor. Boş vaktini daha dikkatli kullanmaya gayret et ve bol bol oku.
Nurcan Doğan'ın Yazısı.