İsrail, Batı`nın Menfaati İçin Kuruldu!
Şehadet Taş
Hâdise tam da şairin dediği gibiydi; “Kudüs’ü savunmak, gerçek bağımsızlığı savunmaktı!” ve Kudüs’e hizmet etmek bir nasip meselesiydi... O halde kim bu davaya hizmet ederek nasiplilerden olmak istemez ki... Doç Dr. Khalid EL-AWAISI (Halid el-Uveysî) Hocamızla yaptığımız bu güzel söyleşimizin Kudüs kandilinin yüreklerde yanmasına vesile olması duasıyla istifadenize sunuyoruz.
Doç Dr. Khalid EL-AWAISI (Halid el-Uveysî) kimdir, hangi işle meşguldür ve kaç yılında Türkiye’ye yerleşmiştir?
Aslen Filistinliyim. 14 yaşıma kadar Filistin’de yaşadım. Birinci intifadaya (93-94) katılmak nasip oldu. Hayatımın en güzel günleriydi. Bu süreçten sonra babamı Filistin’den sürgün ettiler o zaman hiçbir İslam ülkesi bize ailece yaşama hakkı vermedi. Ondan dolayı İngiltere’ye geçtik. Orada babam önceden de doktora yapıyordu, biz de orada yaşamaya başladık.
Mühendislik alanında okudum. Yüksek lisansımı ve doktora eğitimimi de Beytül Makdis alanında özellikle mukaddes topraklarımızın coğrafi konumları üzerine yaptım. 5 yıl İngiltere’de çalıştıktan sonra Türkiye’ye yerleştim ve 10 yıldır burada yaşıyorum. Önce Mardin Artuklu Üniversitesi’nde çalıştım, 2 yıldır Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde çalışıyorum. Uzmanlık alanım Beytül Makdis ve İslam Tarihi. Şu an Mardin Artuklu Üniversitesi’nde ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde Beytül Makdis Yüksek Lisans Programında ders veriyorum.
Hocam, Türkiye’de sizi Beytül Makdis dersleriyle tanıdık. Yapmış olduğunuz bu eğitimler ile hedeflediğiniz sonuçlara ulaşıyor musunuz? Gençlere bir çağrınız var mı?
Türkiye’ye ilk geldiğim zaman Beytül Makdis dersleri yapılmıyordu. Önce Abdulfettah Hoca ve 3 öğrenci ile başladık. Sonra İstanbul İHH’da derslere devam ettik. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde sertifika programıyla, Kadim Akademi, MÜSİAD ve farklı STK’lar ile derslerimiz devam etti. Şu an elhamdülillah “Kudüs Şurası” bünyesinde bir çok STK ile bu dersler devam ediyor. 8 yıl önce başlayan derslerimiz neredeyse Türkiye geneline yayıldı. Amacımız, Türkiye’de Beytül Makdis konusunda güzel bir bilinç, sağlam bir temel oluşturmaktır. Pandemiden dolayı derslerin online devam etmesi üzerine binleri aşacak şekilde katılımcı görmek bizi mutlu etti. Allah’ın yardımı ile bu konuda büyük bir başarıya ulaştık.
Bu Dava Tüm Müslümanların Ortak Davasıdır
Gençlere şunu söylemek isterim: Beytül Makdis alanında uzmanlaşabilecekleri, Mardin Artuklu Üniversitesi ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde bu alanda yüksek lisans programlarına kayıt yapmaları önemli. Bizler bu konuda onları en doğru şekilde yönlendirmek için buradayız. Mescid-i Aksa neden önemlidir sorusuna tüm Müslümanlar cevap aramalıdır. Çünkü bu dava tüm Müslümanların ortak davasıdır. O halde bu konuda bazı şeylerin değişmesini istiyorsak “gençlerimizin” bu alana yönelmesi gerekiyor. Siyonizm’i iyi bilen hatta daha muhtevalı araştımalar yapacak gençlerimiz olmalı! Bu, devam eden işgalin akıbetini, işgal kuvvetlerinin aleyhine döndürecek bir adım olacaktır Allah’ın izniyle... Tabii herkes bu konuda uzmanlaşamaz belki ama muhakkak her genç kardeşimizin Beytül Makdis’e hizmet edebilecekleri bir çalışmaları olmalıdır. Bizim her derste 5 maddelik bir beklentimiz var.
1) Mescid-i Aksa’nın hürriyetine kavuşması için her gün dua etmek
2) Her gün Mescid-i Aksa ile alakalı yeni bir bilgi öğrenmek,
3) Siyasi veya genel olarak Filistin’deki olayları ve haberleri takip etmek
4) Filistin halkının yanında yer almak adına İsrail mallarını boykot etmek,
5) Mescid-i Aksa için hediyeler hazırlamak, Beytül Makdis derslerini ulaşabildikleri herkese aktarmak.
Filistinliler topraklarını sattılar algısı maalesef Türkiye’de hâlâ kırılmış değil. Bir Filistinli olarak bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Bu neredeyse tüm İslam Coğrafyasında kırılamamış bir algıdır. Bu algının iki sebebi var;
1) Siyonistlerin propagandası ki maalesef bu konuda başarılı oldular.
2) Çoğu Müslüman bu algıya kapılmakla vicdan azabından kurtulmaya çalışıyor. Yani, Filistinliler topraklarını sattılar o halde benim yapabileceğim bir şey yok demeye getiriyorlar.
Diyelim ki Filistinliler topraklarını satmış olsunlar, bu durum her Müslümanın kutsal Mescid-i Aksa’nın emanetçileri oldukları gerçeğini değiştirir mi? Bu toprakların sorumluluğu tüm Müslümanların omuzunda ve bu ilahi takdir ile gerçekleşmiş bir hükümdür. Hiç kimse bu algının arkasına saklanarak bu davanın sorumluluğundan kaçamaz. Her Müslüman Allah katında bu davanın sorumlusu olarak hesap verecektir ve zaten Filistinliler de topraklarını satmadılar. Mescid-i Aksa, İngiltere işgali altındayken birkaç kişi topraklarını sattı ancak alimler o dönemde “Kim topraklarını satıyorsa onlar Müslüman milletinden değildir ve Müslümanlar ile aynı kabristanlara defnedilmeleri caiz değildir!” demişlerdi ve bu ilanı açık bir şekilde yapmışlardı.
1947’de Filistin topraklarının İngiltere’nin yardımıyla sadece %6’sı Yahudilerin elindeydi. 1948 savaşında ise Filistin’den %80’ini silahla, Filistinlileri katlederek ve sürgün ederek aldılar. 1967 savaşında ise bütün Filistin onların eline geçti. Tüm bunlara rağmen Siyonistlerin bu propagandalarının alıcılarını bulması büyük bir ayıp aslında.
Geçtiğimiz ay işgal mahkemesinden işgalci Siyonistlerin Mescid-i Aksa’da sessizce ayin yapmalarının suç olmadığı yönünde bir karar çıktı. Bu teşebbüs Mescid-i Aksa’da inşa edilmek istenen sinagogun temel taşlarından biri midir?
Aslında bu karar yeni değil bunu iyi analiz etmeliyiz. 67’den bu yana buna benzer çok kararlar alındı. Ancak biz Müslümanlardan yana kuru bir tepkiden başka bir şey ortaya çıkmadığı için Siyonistler şimdi El-Halil’de bir nokta üzerinden planlar kuruyorlar. 94’te Hz. İbrahim (aleyhisselam) mescidinde Filistinlilere katliam yapıldı ve mescit açılana kadar %60 Siyonistlerin eline geçmişti, %40 ise Müslümanların elindeydi. Yüzyıl anlaşmasında Siyonist Yahudi Bayramlarında Mescid-i Aksa yalnızca Yahudilere aittir maddesine göre gördüğünüz gibi her Yahudi Bayramı’nda Mescid-i Aksa’ya baskınlar yapılıyor. Anlaşmaya göre daha tehlikeli olan madde ise; Yahudiler için Mescid-i Aksa’da bir yer tahsis edilmesidir.
Ümmet Harekete Geçmezse, Mescid-i Aksa’yı Kaybedeceğiz
Özellikle bu maddeden dolayı Mescidi Aksa büyük bir tehlike ile karşı karşıya... Ümmet harekete geçmezse, Mescid-i Aksa’yı artık tamamen kaybedeceğiz. Müslümanlar çoğu zaman küçük parçaları birleştirip büyük planları maalesef göremiyor. Mesela bugün şu kadar Siyonist Mescid-i Aksa’ya ayinlerini yapmak için baskın yaptılar, işte bu büyük plana götüren küçük parçalardır.
Siyonistler 67’den bugüne kadar yavaş yavaş uzun soluklu bir yöntem ile çalışıyorlar. Mescid-i Aksa’nın zamansal olarak işgal edilmiş olması bu çalışmalarının bir meyvesidir. Misal, Mescid-i Âksa’ya sabah namazından sonra ikindiye kadar girebiliyorlardı ki şu an Minha ritüeli, Yahudilerin güneşin zevalinden batımına kadar geçen vakitte icra ettikleri bir tür namaz ibadetidir ki bu süreç zarfında Mescid-i Aksa’ya baskın gerçekleştireceklerdir. Onlar 67’de Mescid-i Aksa’nın batı tarafında bulunan Burak Duvarını aldılar. Şimdi daha büyük bir plan içindeler ve Mescid-i Aksa’nın doğu duvarından Babur-rahme’nin bulunduğu kısmı almak istiyorlar. Peki, Müslümanlar bu durumda ne yapıyorlar? Cevabı size bırakıyorum.
Yahudileri tanımak adına bazı kitaplar okudum ve gördüm ki Yahudiler kendi inançlarına göre yaşamıyor, bilâkis hayat sahasında daha acımasızlar. Bu sadece yerleşecekleri bir toprak bulmak için midir yoksa Yahudilik, Siyonizm için kullanılarak arkasındaki Batılı devletlerle cihan hakimiyeti mi istiyorlar?
Siyonist Yahudi Projesi, Yahudilerden önce bir Batı projesidir. 1799’da Napolyon Filistin’e kadar geliyor ve dünyanın genelindeki Yahudileri kendi bayrağı altında, “Yahudi Devleti” inşa etmek fikri ile Filistin’e gelmeleri için çağrı yapıyor. Böylece Yahudi Tapınağı yeniden inşa edilecekti fakat bu proje başarısız oldu. Hemen İngiltere’deki Avanjelist Siyonist Hristiyanlarca, Yahudilik üzerinden farklı ırklardan da olsa insanları Filistin’e göndermeye başladılar.
En önemli sebep dini sebeptir ki onlar Mesih’in dönmesi için Yahudileri Filistin’e göndermek zorunda olduklarına inanıyorlardı. Gönderdiler, ancak hâlâ Mesih dönmedi. Sonra 1967’de Siyonist Yahudi Devleti’nin temelleri atılana kadar 100 yıl boyunca Siyonist Hristiyanlar bu projeyi yürüttüler. 1917’de Balfour Deklerasyonu ile Osmanlılar kutsal topraklardan çıkartıldılar ve orada İngiltere’nin ilk valisi Siyonist bir Yahudi görev aldı. 30 sene boyunca Yahudi Devleti’nin temelini İngiltere hazırladı. 1948’de devlet inşa edildi. Ve son olarak 1967’de ise Batı’nın desteği ile 6 gün savaşları ve hâlâ devam etmekte olan bir işgal... Amerika başkanı Joe Biden diyor ki; “İsrail Devleti(!) olmasaydı, menfaatimiz için biz de bir İsrail Devleti kuracaktık.”
İşte bundan dolayı İsrail, Batı’nın menfaati için kuruldu.
GENÇ'ın Yazısı.