Betül Tutar

Tarihi bir mimari eserle karşılaştığımızda birçok güzelliğin yanı sıra en çok çiniler dikkatimizi çeker. Özellikle camilerimizde çini sanatının en güzel örnekleri yüzyıllar geçse de bugün bile ziyaretçileri cezbediyor. Çamurdan hamur haline getirilip şekil verilen, ardından boyanıp sırlanan çiniler klasik el sanatlarımız arasında nadide bir yere sahip. Sadece Sultanahmet Camii’nde 20 bine yakın çini olması bile ecdadımızın bu sanata verdiği değeri gözler önüne seriyor. Çini: Çamurdan hamura, hamurdan sanata bir yolculuk…

Çini Sanatı Nedir?

Fayans, porselen, seramik gibi eşyaların süslenmesinde kullanılan bir yüzü sırlı, renkli motiflerle işlenmiş kaplama malzemesine ve bununla işlenmiş eşyaya çini, yapılan işe de çinicilik denir.

Türk çini sanatının tarihi Karahanlılara dayanmaktadır. Çini sanatı kültürümüzde bin seneyi aşkın bir geçmişe sahiptir. Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları çiniyi mimari süslemelerde sıkça kullanmışlardır. Anadolu Selçukluları’nda çok çeşitli çini teknikleri geliştirilmiştir. Bu tekniklerin en önemlileri sırlı tuğla, kabartma, mozaik, silip, lüster, minai ve sgrafito teknikleridir.

Osmanlı Devleti’nin kuruluşuyla çini sanatında yeni bir dönem başlamıştır. Osmanlılar zamanında bu teknikler terk edilerek sıraltı tekniği üzerinden devam edilmiş ve bu teknikle 16 ve 17. yüzyıllarda çini sanatının en güzel örnekleri üretilmiştir. 16. yüzyılda İznik ve Kütahya çinileri gelişim göstermiş ve Türk çini sanatı olarak zirveye ulaşmıştır. Devletin ekonomik yönden zayıflaması ve saray desteğinin azalması çiniciliğin bitişine sebep olmuştur.

Geleneksel Türk Sanatlarının en önemlilerinden biri olan çini, genellikle mimari eserlerin, cami, köşk, saray, çeşme, türbe vb. yapıların iç ve dış süslemelerinde kullanılmıştır. Türk Çinisi iki kısma ayrılmaktadır.

Duvar Çinileri: Çini sanatı ilk dönemlerinde “Kaşi” olarak nitelendirilirken, Batılılar tarafından “Tile-Art” olarak isimlendirilmektedir.

Evani Çinileri: Tabak, kase, vazo, sürahi, bardak, kupa vb. seramik ürünlerinden oluşmaktadır.

Çini Sanatı Nasıl Yapılır?

Çini topraktan yapılır. Tebeşir, kaolen ve kum gibi malzemelerin belirli oranda karıştırılmasıyla çini hamuru hazırlanır. Hamurun hazırlanması aşamasında kıvamın iyi tutturulması önemlidir. Hamurun kıvamı yakalandıktan sonra elek kullanılarak temizlenir.

Çini hamuru elekle temizlendikten sonra yapılacak olan eşyaya göre şekillendirilir. Genelde günümüzde çini sanatı vazo ve tabak yapımında kullanılmaktadır.

Yapılacak eşyanın şekli çini hamuruyla verildikten sonra hamur kuruması için bir kenara bırakılır ve daha sonra astarlanır. Astarlama sonrasında nesne bembeyaz olur. Beyaz astarlama yapılmasının sebebi beyaz rengin üstüne çini desenleri yapıldığı zaman desenlerin kendisini daha iyi göstermesidir.

Astarlama işlemi bittikten sonra bisküvi denilen aşamaya geçilir. Bu aşamada hazırlanan şekil 900 derecede pişirilir. Bu işlemler ortalama olarak 1 gün kadar sürer. Pişirme tamamlanınca nesne zımparalanır ve üstü kağıtla kaplanır. Kâğıdın üstüne kalemle desenler çizilir. Ardından desenlerin üstünden iğne ile delikler açılır. Kömür tozunun deliklerden nesne üzerine geçmesiyle çizilen desenin hatları nesnede ortaya çıkmış olur.

Desenlerin kaybolmaması için siyah çini boyası yardımıyla desenlerin üstünden geçilir. Sonrasında desenlerin içi çeşitli renklerle boyanır. Boyama tamamlandıktan sonra nesne sırlanır. Sırlanma işleminden sonra tekrardan pişirilir. Pişirme işleminde ısıtma ve soğutma işleminin kademeli olarak yapılması gerekmektedir. Tüm bu uygulamalar neticesinde çini tamamlanmış olur.

Çini Nerelerde Kullanılır?

Çini sanatı yüzyıllardır işlevsel ürünlerde ve süslemelerde olmak üzere iki farklı alanda kullanılagelmiştir. Sofralarda kase, tabak, kandil, vazo, kupa, şamdan, testi, çanak, kavanoz, hokka, matara, gülabdan, sürahi, ibrik, fincan, tütsülük, limonluk, süs topuzları, şişe, nihale, bardak altlığı gibi evani grubuna giren envai çeşit çini görmek mümkün.

Çininin süsleme amacıyla kullanımı ise saray, köşk, imaret, kütüphane, hamam ve medrese, cami ve türbelerde tamamlayıcı dekor şeklinde olmuştur. Hatta çiniler duvar kaplaması olarak (kaşi) kullanılmış ve dayanıklılığı sayesinde günümüze kadar kalabilmiştir. Birçok tarihi eserde özellikle İznik çinilerinin harikulade örneklerini bugün bile görebilmekteyiz.

Not: Birbirinden güzel çinileri görmek isterseniz İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Çinili Köşk’ü ziyaret edebilirsiniz.


GENÇ'ın Yazısı.