Aylin Teberoğlu

Gül kokulu Peygamberimizin (sav) hüzün yılıydı. Önce müşriklere karşı onu koruyan ve kollayan Ebu Talip’i, diğer yandan ilk iman eden, varını yoğunu Rabbinin davası için harcayan, sadık, vefakâr, güzel eşi Haticesini kaybetmişti. Mekkeli müşriklerin eziyetlerinin artarak devam etmesi, Taif’te taşlanması, baskı ve zulmün artması neticesinde Müslümanların bir kısmının Habeşistan’a göç etmesi Efendimizin (sav) hüznünü arttırmıştı. O nedenle Müslümanlar bu seneye hüzün yılı demişlerdi. 

Günler geceler böyle geçiyor ve Efendimiz (sas) ümmetinin derdiyle dertleniyordu. Onun bu haline gökteki yıldızların şahit olduğu gecelerden biriydi yine. Özel bir geceydi. O gece Recep ayının 27. gecesi olan Miraçtı. Efendimiz o gece güzeller güzeli Rabbimiz‘in (cc) daveti üzerine Cebrail (as) rehberliğinde, Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya teşrif etti. 124 bin Peygamber ile hemdem olup, Burak adı verilen mübarek bir binek ile önce semaya, oradan yüce alemlere ve ilahi huzura yükseldi. Her arşın katında onu mübarek bir peygamber karşıladı. Her anı ayrı bir sırdı. Cebrail`in (as) dahi yakın olamadığı kadar yakındı Rabbine. Orada beş vakit namaz ile şenlendi ümmet, Allah`a şirk koşmayanların cennete girebileceği müjdesi verildi. Bakara suresinin son iki ayeti indirildi. 
 
Miraç öyle bir hadisedir ki akıllar almaz. Allah`a iman etmeyen, Peygamber`in (sav) ayak izini takip etmeyen anlayamaz miracın kıymetini. Miraç, nice zorlukların ardından feraha ermektir. Miraç, namaz ile Allah`a yükselmektir. Miraç, tepeden tırnağa arınmaktır. Miraç Peygamberin sırrıdır ve kutsallarımızın farkına varıp ona sıkı sıkıya sarılmaktır. Miraç, istikrarlı olup bu kutlu yolda ayaklarımızın sabit kalabilmesi için var gücümüzle çalışmaktır. Vesselam. 
 
"Bir gece, kendisine bazı ayetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir." (İsra,1) 


GENÇ'ın Yazısı.