Güzeller güzeli Rabbimiz öyle muntazam yaratmış ki alemi, her şey yerli yerinde hiç aksamadan Rabbimizin ilahi kudretine teslim olmuş ona akıp gitmektedir. Güneş, vaktinde doğar ve batar. Ay, haddinden fazlasını istemez güneşin eteğinden. Yağmur, kar, dolu hiç kavga etmez edebinden. Ağaçlar, çiçekler, kuşlar, böcekler yani tüm kainat vazifelerini yerine getirmek için yarışırlar. İnsan ise bu kıvama gelebilmek için nice evrelerden geçer çünkü sonsuz bir hayata taliptir. 

 

Rabbimiz öyle merhametli ve adaletlidir ki dünyaya dalan, ahireti unutan biz kullarını gafletten uyandırmak, geçmiş günah ve kusurlarımızdan arındırmak amacıyla ilahi memur olarak gönderdiği hastalık, varlık, yokluk, açlık ve daha birçok musibet ile sınava tabi tutar. Hikmeti icabı, hiç ayırt etmeden bir odunun iyi bir ustanın elinde şekil alması gibi ömrümüz boyunca güzeller güzeli Rabbimizin elinde, eksiklerimizden tamamlanmaya doğru yontulur dururuz.

 

Her zerremiz onun mülküdür ve o kendi mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Esmalarının nakışlarını ilmek ilmek işler üzerimizde. Ondan gelen musibette, hastalıkta, ihtiyarlık ve ölümde hoştur. Ondan gelen hoş olmasaydı bizi yaratan Rabbimiz en sevdiği kullarına dert ve musibet vermezdi. "En ziyade musibet ve meşakkate giriftar olanlar, insanların en iyisi, en kâmilleridir." (Tirmizi, Zühd 57) Tüm bu yaşadıklarımızın teselli kaynağı ise Rabbimize olan teslimiyet ve samimi imanımızdır. İmanımızın verdiği ilahi kudret ve hamd ile şikayetten uzak, sabrederek, dua edip güzeller güzeli Rabbimize yalvararak sonsuz bir hayatın, bir yapraklık sınav kağıtlarını başarılı bir şekilde doldurmalıyız. O ilk nesil sahabelerimiz nasıl Efendimiz`den (sav) şifalandıysa, bizler de Kuran eczanesine dalarak can bulalım gül kokulu can Peygamber’den (sav)...