Sema Yılmaz
Genç kız hızlı hızlı adımlarla dükkânın yolunu tuttu. Nefes nefese kaldı, hemen kasanın başına geçti. Dükkâna seksen yaşına merdiven dayamış bir amca girdi. Nur gibi parlayan yüzünden ağzı dualı bir amcaya benziyordu.
“Kızım bana iki ekmek, bir simit ver.”
Genç kız mütebessim çehresiyle karşıladığı amcaya istediklerini verdi ve “Amca bana nasihat eder misin?” dedi. Amca, “Kızım dosdoğru ol, kimse seni görmese de mutlaka bir gören var!” dedi ve dükkândan çıktı.
Yarım saat sonra dükkâna bir kadın ve çocuğu geldi. İki ekmek istediğini söyledi. Tam o sırada çocuk cam masanın üstündeki pamuk şekeri gördü ve istedi. Kadın alamayacağını, şu an yanında ekmek parası olduğunu, başka parası olmadığını söyledi. Fakat çocuk bu, anlar mı hiç yoktan? Çocuğun ısrarına dayanamayan kasiyer kız pamuk şekeri aldı ve çocuğa uzatarak, “Bu sana hediyem olsun.” dedi. Kadın hem mahcup hem de mutlu gözlerle teşekkür etti. Tam dükkândan çıkarken, “Allah seni doğruluktan, güzellikten ayırmasın.” diye dua etti. Kasiyer kız aldığı duanın mutluluğunu yaşıyordu.
On dakika sonra dükkâna iki genç geldi, “Abla burada oturacağız. İki çayla yanında poğaça alalım, ardından tatlı.” dedi. Kız istenilenleri yaptı ve masayı hazırladı. Fakat o arada konuşmalarına istemsiz şahit oldu. Bu iki genç ders çalışacağız bahanesiyle buraya gelmişti. Gençlerden biri, “Bizimkiler ders dedin mi akan sular durur. Nasıl da kaptık izni ama?” dedi ve arkadaşıyla gülüşmeye başladılar.
Kasiyer kızın amcadan aldığı nasihat geldi aklına. Bir şeyler yapıp bunun doğru olmadığını söylemeliydi. Önce dili sonra eli ile düzeltmeli, en son da kalbiyle buğzetmeliydi. Birkaç saat sonra gençler masadan kalkıp kasaya doğru geldi. Gençten biri, “Günahımız ne kadar abla?” dedi. Genç kız acı acı tebessüm etti ve “25₺” dedi. Gençler hesabı ödeyip tam dükkândan çıkacakları sıra kasiyer kız, “Bir bakar mısınız? Size bir notum var.” dedi. Amcadan aldığı o nasihati kâğıda yazıp gençlerden birisine verdi, “Dosdoğru olun, kimse sizi görmese de bir gören var!”
GENÇ'ın Yazısı.