Muhammet Mustafa Tuncay

Seferler nice sırra gebedir, yeni şeyler doğurur. Bilinmezliğe çeker insanı, alır götürür uzaklara. Kısa bir zaman önce Yetim Vakfı’mız aracılığıyla gerçekleştirdiğimiz sefer de böyle oldu aslında. Azerbaycan’a ikinci gidişim olan ve dört gün kaldığım bu sefer beni kendi içimde farklı yerlere götürdü. Yol refikim Ender Ekim’di. Akşam saatlerinde indik Bakü’ye. Yahşice karşılandık ve konaklayacağımız yere geldik. Sabah Bakü’nün merkezinde yer alan 20 Yanvar Şehitliği’ni ziyaret ettik. Akabinde Eski Şehir denilen yerde Kız Galası’nı ve Şirvanşahlar Sarayı’nı gördük. Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’nun Kafkaslara gelişini hatırladık, yâd ettik. Azerbaycan tarihi, ne yazık ki hep soykırımlarla dolu. Quba, Hocalı, işkenceyle öldürülen insanlar, çocuklar ve daha nicesi… Çok acı çekmiş bu milletin imtihanı hâlâ devam ediyor aslında. En son Karabağ Zaferi’yle felaha erdiler belki ama mazide kalan kayıplar can yakıyor.

Bir milletin dini, geleceği her seferinde yok ediliyor. Her seferinde sil baştan deneniyor bir şeyler. Ama bu sefer farklı olacak, biliyorum. Nereden mi? Yetim Vakfı’mızın Azerbaycan’ın samimiyet kokan rayonlarında ellerinden tuttuğu yetim çocuklarda o umudu, o ışığı, o geleceği gördüm. Her gülüşlerinde, “Bir şeyler değişecek abi.” diyorlardı. 
 
Bakü, Gebele, Oğuz, Zagatala, Şeki, İsmayıllı ve Şamahı ziyaret ettiğimiz şehirlerdi. Bu şehirlerde yetim çocuklarımızla birlikte kumanya dağıtımları yaptık. Akşamları iftar sofralarında buluştuk; bayramlıklarını, şekerlerini, çikolatalarını hediye ettik. Azerbaycan Türkçesiyle “şekil çektirdik” her biriyle. Bir fotoğraf, bir selam, bir merhaba bazen bilinmez umutları yeşertir o temiz, yüce gönüllerde. Bereketi verecek Rabbimizdir elbette. Bize düşen gayretle, aşkla koşturmaktır. Yüzlerde mutluluk olmaya, iyiliği yaymaya devam edeceğiz.
 
Bayramlıkları dağıtırken kendi çocukluğum geldi gözlerimin önüne. Alırdık pantolonu, ayakkabıyı, gömleği; koyardık yatağımızın yanı başına. Bayram namazına giderken giyerdik. Hatta ayakkabılarımız çalınır mı acaba korkusu da gelirdi aklımıza. O eskimeyecek ayakkabılarımızı cami ayakkabılığının en ücra köşesine saklardık. Bayramlıklarını alırken kardeşlerimizde de o heyecanı gördüm. Bayram için henüz erken olduğundan bu sefer gardıroba koyulacaktı o kıyafetler. Zamanı gelince de en güzel şekilde giyilecekti. 
 
Yetim çocuklarımızla yaptığımız iftarlarda anneleri ve büyükanneleriyle de sohbet etme fırsatı bulduk. Karabağ’da atası şehit düşen uşaklarda vardı. Tuncay bebeği gördü bu gözler. Tuncay bebek 9 aylık. Babası vermiş adını ama belki de baba oğul birbirlerini hiç görmediler. 
 
Azerbaycan’da, sisli yollarda yaptığımız yolculukta geçtiğimiz yerleri farklı bir gözle temaşa etmeye çalıştım. Yetim çocuklarımızın başlarını okşadığımda Efendimiz’in hadisleri ve ikazları geldi aklıma. Ayrı bir heyecan oldu gönlümde, hissettim. O anlatılamayacak kadar güzel olan duyguyu iliklerime kadar hissettim. Bu kardeşlerimizin gözlerindeki gördüğüm umut hem Azerbaycan’ı besleyecek hem de İslâm’ın nuruyla Kafkasya’nın İncisi’ne ayrı bir bereket getirecek.
 
Azerbaycan’da ilk iftarımızdı. İlk günün heyecanı vardı üzerimizde. Çocuklarla şakalaştık, oyunlar oynadık. En son bir tanesi yanıma geldi. “Abi bir daha gelecek misiniz?” dedi, “Türkiye’den gelenler olur ama belki bizim arkadaşlarımız gelir.” dedim. “Yine siz gelin abi.” dedi. Dondum kaldım, boğazım düğümlendi. Geleceğiz desem ayrı, gelemeyeceğiz desem ayrı... Dilerim dua niyetine geçer, nasip olur yine gideriz. Kardeşlerimizle oyunlar oynar, birlikte eğleniriz.
 
Bizim seferimizin sırrı buymuş demek ki; gönlümde yeni şeyler doğdu, gördüklerim aldı götürdü uzaklara. Gittik geldik, şimdi kolları sıvama zamanı. Bundan sonra kardeşlerimiz için elimizden geleni yapma zamanı. Yetim Vakfı’mızın çalışmalarını, orada şahit olduklarımızı anlatma vakti. Şu an bu yazıyı okuyan kardeşim, sen de bu berekete, hayra ortaksın artık. 
 
Yetim Vakfı’mız halihazırda 18 ülkede 200.000 yetim kardeşimize uzanan büyük bir el. Bu eli hep birlikte daha ilerilere taşıyalım. Omuz verelim canı gönülden. Çocuklarla dünyanın güzelleşeceğine inanalım. Ramazan’ın bereketi yetim çocuklarımızla daha da anlam kazansın. Haydi Bismillah diyelim hep beraber. 


GENÇ'ın Yazısı.