Muazzez Elif Torun

Gölge misali arkasında belirir, sinsice onu takip eder, dibinden ayrılmazdı. Bazen aniden kaybolur, varlığını unuttururdu. Bazen de bir anda ortaya çıkar ve uzun süre gitmezdi. Karınca misali küçüldüğü de olurdu, dev gibi büyüyüp boyunu aştığı da. Onu görmezden gelmek, varlığını kabul etmemek işe yaramıyordu. Denemişti.
 
Bu yüzden sürekli savaşmak zorundaydı peşindeki canavarla. Onunla tek başına mücadele etmenin faydasız olduğunu düşündüğünden elinde küçük bir bavulla yarım kalan hikayesini de sırtlanarak başka bir serüvene atılır, hayatına “yeni bir sayfa” açmaya niyetlenirdi.
 
Ne var ki galip geldiğini düşündüğü her savaşta kendisi yeniliyordu. Hevesle açtığı o beyaz sayfada ya hayal ettiklerini bulamıyor ya da aradığı o “güzel günlere” bir türlü kavuşamıyordu. Ve tekrar canavarıyla yüzleşmek zorunda kalıyordu. Başka diyarlardan, insanlardan yardım dilense de mutluluk kırıntılarıyla bir süre idare edebiliyordu.
 
Yüzündeki tebessümü bir çırpıda emen bu canavardan kaçmak imkansızdı. Zihninin labirentlerinde dolaşıyor, bir çözüm bulmak için çırpınıyordu. Kesin bir galibiyet için tükenmeyen, güçlü bir kaynak bulması gerekiyordu. Bunu geçici insanlarda, yaşamlarda bulamazdı. Herkes gibi o da bünyesinde taşıdığı canavarını kendisi eğitecek ve evcilleştirecekti.
 
Canavar yeniden ortaya çıktığında bu sefer kaçmadı, görmezden de gelmedi. Başkalarından güç almayı ya da göç etmeyi düşünmedi. Onu yiyip bitiren her şeyden bir anlığına uzaklaştı. Ruhunun derinliklerindeki patikalarda dolaşmaya başladı. Yalnız başına koca bir dünyaydı sanki. Uzaklarda da olsa kokusunu duyduğu çiçek bahçelerini keşfetmek için sabırsızlandı. Dikenli yollara rağmen emin adımlarla ilerledi. Sahip olduğu güzellikleri yavaş yavaş keşfediyor ve her geçen dakika içinde taşıdığı sınırsız kaynağa bir adım daha yaklaşıyordu.
 
Yolculuğunu tamamlayıp geri döndüğünde nereden başlaması gerektiğini biliyordu artık. Kaçmayacaktı. Hatta savaşması bile gerekmeyecekti. Mutsuzlukları, umutsuzlukları ve üzüntüleriyle besleyip büyütmeyecekti canavarını. Mutluluğuyla, sevinçleriyle ve umutlarıyla aç bırakacaktı... 


GENÇ'ın Yazısı.