Habip Genç
Teknolojinin ilerlediği, buna mukabil akılların ya kendini öğüttüğü ya da geri kaldığı, vicdanınsa kopmak üzere olan umut ipine sımsıkı sarıldığı bir çağda yaşıyoruz. İlerleyen teknoloji olurken gerileyen insanlar oluyor. İnsanlık demiyorum çünkü insanlık, teknoloji çağının insanından ibaret değil. Bütün dönemlerin iyi insanlarının güzel hasletlerinden oluşan bir olgu.
“Evladım, okuyun adam olun.” der büyüklerimiz. “Ben falan üniversitenin, falan bölümünden mezunum.” ya da “Daha diplomamı almadım, az kaldı.” diye cevaplar veririz. Peki, büyüklerimizin okuyun adam olun derken kastettiği ne ola? Elbette bir bildikleri var ki, bizi böyle bir serüvene dahil etmek istiyorlar. Onların dilinden çıkan kuru kelimeler değil, yaşanmışlıklar. Bir ömürlük tecrübeyi bizlere bir cümleyle sunarlarken o cümleyi üstün aklımızla(!) elimizin tersiyle itiyor, içi boşaltılmış bir ömre talip oluyoruz.
Eskilerin, “Okuyun adam olun.” demelerinin derin ve geniş mânâları olmalı. Okumak derken belki de kastettikleri kâinatı okumaktır. Zira yaratılanı bilen yaratanı gerçek manada ikrar eder. Belki de kastettikleri mektep okumaktır. Ama okul değil, mektep. Okuldaki öğrenciyken mektepteki talebedir. Biri öğrenip geçmenin derdinde, diğeri ömür boyu ilmi talep etmek derdinde. Eskiler, “Okuyun adam olun.” dediklerinde mektep devrindeydiler. Bugünkü okul devrinde olsaydılar aynı şeyleri söylerler miydi, orasını bilmem.
Eskiler mektep okumamalarına rağmen bugün birçok diploması olanla kıyaslanamayacak kadar bilgililer. Bu işin sırrı ne? Oturup bir kitap okumamışlar hatta okuma yazmaları bile yoktur belki. Sürekli bir şaşırmaca(!). Sebebiyse her şeyi sürekli maddeye indirgememiz. Rasyonel çağın insanları olan bizler, inancı bodrum katlardan yukarı çıkarmadıkça hiçbir zaman inanç çağını yaşayan eskileri anlayamayacağız.
Teknoloji elbette ilerlemeli ancak inancı gölgeleyerek değil, inancın gölgesinde ilerlemeli. Çünkü insanlık, inanç gölgesinde ilerleyen ilimle ortaya çıkar. Bu durumu grafiksel olarak aklımızda canlandıracak olursak Peygamber Efendimiz’in dönemi insanlık grafiğinin değişmeyecek zirvesini teşkil eder, diğer dönemlerse inişli çıkışlı bir yol izler.
“Teknoloji çağındayız.” diye övünüp teknolojinin nimet yanını almıyor, “Okul okuyorum”la övünüp bir kitap okumuyoruz. Buna rağmen büyükleri isteyerek ya da istemeyerek cahillikle itham ediyoruz. Bizler cehalet denizinde boğulurken onlar kâinat kitabını okumuş, akılda kalanları iman mürekkebiyle ömür defterine not etmişlerdir. Bizler beden gözüyle bakarken onlar kalp gözüyle görenlerdir.
GENÇ'ın Yazısı.