İrem Nur İnce

“İnsanın mayası sevgidir. Âlemin özüdür sevgi. Yaratılışın gayesidir...” Sıkça duyarız bu sözleri. “Işk imiş her ne var âlemde / İlim bir kîl ü kâl imiş ancak” diyor Fuzulî. Mevlâna Hazretlerinin kendine intisâp etmek isteyen adama, “Hiç âşık oldun mu?” sorusunu soruşu, “Hayır.” yanıtını aldığında, “Âşık olduktan sonra gel.” deyip gönderişi bize hakiki kulluğun aşkla, sevgiyle mümkün olduğunu gösteriyor. Peki, hangi aşk? Kalbin o an hangisini yeşertebilecekse o aşk belki de.

Sevginin karşılığını ifade etmek için “muhabbet” kelimesini kullanırız. Âşık olmak tek başına güzelse de insan, hislerine karşılık bulmak ister. “Muhabbet, iki gönül arasındaki cereyan hattıdır.” diyor kıymetli bir büyüğüm. Cereyanın oluşması için karşılıklı iki pencerenin açık bulunması gerekir. Örnekteki gibi, muhabbetin gönüllerde yeşerebilmesi için de denklik önemlidir.
 
“Muhabbet kantarının fedakarlık olduğunu söyler yine büyüğüm. “Mü’min diğergâm olacak” diye vurgular. Fedakarlıkların göze alınmadığı yerde muhabbetten bahsedemeyiz. Şevval ayını geride bıraktık örneğin. Sıcaklarda, günler uzunken, Ramazan’dan da henüz çıkmışken Allah rızası için beş gün oruç tutabilmek fedakârlık değil de nedir? Yazın sıcaklarda tesettürlü bulunmak, kışın soğukta abdest almak, uykunun en tatlı yerinde uyanıp namaz kılmak… Her biri dünya lezzetlerinden feragat edebilmeyi gerektiriyor. Sürdürdüğümüz arkadaşlık, dostluk ilişkileri de böyle değil mi? Güzel bir şey gördüğünde, “O da sever” diyebilmek, sıkıntı duyabileceği halleri sezinleyip derdine ortak olmak, yolunu açmak, sevincinden sevinç duymak…
 
Fakat muhabbet beslemek, dostluk kurmak bu kadar güzelken sürdürmesi pek de kolay olmuyor. Şeytan her an teyakkuzda bekliyor hâliyle. İnsan ilişkileriyle ilgili kulağıma küpe ettiğim şu sözleri söylemişti bir hocam: “İnsanlar zâhirde anlaşmazlık yaşar, kavga eder, küser, ayrılırlar. Fakat bâtında bu ayrılıkların sebebi nefis mertebelerinin denkliğini kaybetmesidir. İşte bu yüzden arkadaşlar, dostlar, eşler; daima bir nefis tezkiyesi çabası içerisinde olmalılar.”
 
Asıl dost hiç tartışıp küsmediğin, alınıp kırılmadığın değildir bence. Tüm bu ayrılıkların sonunda yine de sevgisinden emin olduğun, bir gün yeniden ritimlerinizin denkleşeceğini bildiğin ve Allah için sevdiğin kişidir. Sevgi, seyrü süluk gibi yürünen bir yoldur. Muhabbet onun tacıdır. Muhabbetin olmadığı yerde ise sevgi külfettir. İlahi muhabbetin tohumları her bir kalbe ekilmiş. Maharet o tohumları güzelce sulayıp yeşertebilmekte. Bakmayı, görmeyi ve sevmeyi bilirsek elbet o tohumdan muhabbet çiçeği hasıl olacaktır. 


GENÇ'ın Yazısı.