Nedim Kaya

Amerika, Hollanda ve Japonya’da şimdiden internet bağımlılığı tedavi klinikleri açıldı. Bize gelmesi de çok sürmez.

Türkiye’deki emekleme dönemi için 90’ların başını yaygınlaşma dönemi için ise 90`ların sonunu zikredebiliriz. Bu kısa zamanda internet iliğimize kadar işledi ama. Radyonun 50 milyon kullanıcıya ulaşması için 38 yıl, televizyonun 13 yıl beklemesi gerekirken İnternetin bu rakama 5 yıl içinde ulaşması bunun en iyi örneğidir. Nasıl olmasın ki?

İnternet sayesinde çok uzaklardaki akrabalarımızla çok ucuza hatta bazen bedava konuşuyoruz. Bütün gazeteleri bir çırpıda karıştırıp ücret ödemeden istediğimiz yazarları okuyoruz. Binlerce sayfalık dosyaları kurye kullanmadan dünyanın istediğimiz yerine yollayabiliyoruz. İstediğimiz müzik veya filmin ülkemize gelmesi için yıllarca beklemiyor, birçok hizmet için biletlerimizi bile internetten ayarlıyoruz.

Sesimizi duyurmak için gazete veya dergi sahibi olmamıza gerek kalmadı, bazen bir blogla dünyayı peşimize takabiliyoruz. Bankalar ve devlet kurumlarında çalışanların sadistik eziyetlerine maruz kalmıyoruz. Postacı yolu gözlemekten sabrımız taşmıyor.

Bu kadar kısa sürede bu denli bağımlısı olduğumuz internetin nimetler listesine siz de yeni şeyler ekleyebilirsiniz ama peki ya musibetler?

Amerikalı -ismi lazım değil- bir hanımefendi internete o kadar dalıyor ki kendisini defalarca uyaran kocasının evi terkedip gittiğini farketmiyor bile. Aynı bayan kocası gittikten sonra çocuklarının açlıktan ölmek üzere bitap düştüğünü ble farkedemiyor ta ki devlet işe el koyana kadar. Çinli yeni yetme üç gün üç gece internet kafeyi terketmeyince cenazesi çıkıyor içeriden. Koreli genç daha dayanıklı çıkıyor onun ölmeden önceki oynama rekoru 6 gün.

İnternet sokağı cazibesinin aksine tehlikelidir, özellikle de gençler için.

Çünkü İnternete girmek insan içine karışıp arkadaş edinmek gibidir. Bu arkadaşlıkta müsaade istemeden dışarı çıkıp içeri geri dönebilirsiniz. Burnunuzu karıştırabilir, göbeğinizi kaşıyabilirsiniz. İstediğiniz yalanı söyleyebilir kılıktan kılığa girebilirsiniz. Bu sokağın en mahrem köşelerine dalabilirsiniz sonuçlarından korkmadan. Burada dürüstlük, geçimlilik, sorumluluk gerçek hayattan dağlar kadar uzakta. Bu sokağın yıktığı yuva, yalnızlığa ittiği insan toplumun bir gerçeği haline dönüştü. Çocuklarını ihmal eden aileler, kocasından şüphelenen kadınlar, işini asan çalışanlar, kendini kaybeden çocuklar hep bu sokağın müdavimleri.

Bu sokakta çok insan var ama bu insanlar çok yüzlü.

Çok söz var ama çok yalan var.

Çok imkân var ama çok uçurum var.

Bilgi var ama bilgi kirliliği var.

İletişim, haberleşme var ama gurbet, özlem ve nostalji eksikliği var.

Çare birçok hayati ihtiyacımızı karşıladığımız bu sokağı hayatımızdan silmek değil elbette. Bilim adamlarının tespit ettiği gibi patolojik bir kumarbaz kumar sitelerinin de vazgeçilmez müşterisi olacaktır.

Televizyon karşısında saatler harcayan Sürahi Nine`nin internetkolikten tek farkı bir nesil önce doğmuş olmasıdır.

Cinsel kontrolsüzlüğü olan insan internette pornografik sitelerin iflah olmaz takipçisidir.

Alışveriş yaparken kendini kaybeden “shopkolikler” Net’te de sınır tanımayacaktır.

Mahalledeki potansiyel Recep İvedikler Net`de canavar Recep`ler olarak karşımıza çıkacaktır.

Bu sokağı zararlı kılan sokağın kendisi değil başıboş kalmanın sağladığı toplumsal oto kontrolden uzak sınırsız özgürlüktür.  Bu sokağı zararlı kılan sınırsız uzunlukta, sınırsız çeşitlilikte ve sınırlı yasaklara sahip olmasıdır.

İş yine de size düşüyor. Nasılsa hayati ihtiyaçlarınız dolayısıyla gözardı edemeyeceğiniz bu sokakta siz siz olun girdiğiniz dükkâna, baktığınız vitrine dikkat edin. Gerçek hayatta gördüğünüz her sakallı nasıl dede değilse internette gördüğünüz her maskenin arkasında masum bir yüz olmayabilir.

Amerika, Hollanda ve Japonya’da şimdiden internet bağımlılığı tedavi klinikleri açıldı. Bize gelmesi de çok sürmez. Ailelerin çocuklarını uyuşturucudan, sigaradan korumaları fiziki şartlar nedeni ile mümkün olabilir ama diğerlerinin aksine aileler hayat yolunda ilerlerken bu sokaktan geçmediler. O yüzden ne bu sokağı çocukları kadar iyi biliyorlar ne de tehlikelerinden o kadar haberdarlar.

Gençlerimizin de bu konuda dikkatli olması gerekiyor. Eğer bilgisayar başında değilken bile durmadan bilgisayarda geçirdiğiniz tecrübelerden bahsediyorsanız?

Yattığınız yerde size gelecek mesajları düşünüyorsanız?

İnternette geçirdiğiniz zaman konusunda etrafınıza yalan söylüyorsanız?

İnternet yüzünden okul veya iş hayatınızı ihmal etme noktasına geldiyseniz

İnternet bağlantınız koptuğunda veya cep telefonunuzun pili bittiğinde saldırgan ve sinirli oluyorsanız siz internet kliniğine müşteri olmaya adaysınız. Hastanelik olmadan kendinizi tedavi etmeniz gerekiyor. Gerçi bu eroinmana uyuşturucuyu bırak demek gibi bir şey ama biz diyenlerden olalım.

Not:  TV NET`te hazırlayıp sunduğumuz ve her pazar 21.45’te yayınlanan Sınırsız programı Şubat ayının muhtemelen ilk pazarında getirdikleri, götürdükleri ve tehlikeleri ile İnternet’i işleyecek. Görüntülerle ve ilginç gerçeklerle desteklenen programı izlemenizi tavsiye ederim.


GENÇ'ın Yazısı.