Geldim Allahım!
Gökhan Gökçek
Aziz olan Allah`a kulluğumuzun göstergesi. Rahman olan Allah`a teslimiyetin yolu. Kendisinden yine kendisine sığındığımız Kahhar olan Allah`a karşı en büyük dayanağımız; Namaz... Kelime-i şehadet getiren, Allah`a ve ahiret gününe inanan herkesin görevidir namaz. Görevden ziyade, ruhlar aleminde alemlerin Rabbi Allah’u Teâlâ Hazretleri`ne verdiğimiz sözün gereğidir. Kur-an`ı Kerim`de "Sana vahyolunan kitabı oku, namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, hayasızlıktan ve fenalıktan alıkoyar." gibi benzeri birçok ayetle sabittir ki namaz, Allah`ın farz kıldığı emirlerdendir. Her Müslüman namaz kılmakla sorumludur. İşte bu kadar mühim bir mevzu olan namaz konusundaki farkındalığımızı artırmak adına, birileri dört senedir yollarda. Ahmet Bulut Hoca`nın başlattığı girişimlerle kurulan "Namaz Gönüllüleri Platformu", "namaz için ne yapabilirim?” sorusuna cevap bulmak isteyenlere yol göstermeye çalışıyor. Diğer yandan da, namazla bir türlü yolu kesişmeyen, kesişse bile istikrarlı bir şekilde namaz kılmaya devam etmeyen insanlara “dirilten bir namaz heyacanı” aşılamayı hedefliyor. Namaz Gönüllüleri Platformu`nun projesi olan "Namazla Diriliş Seferberliği" çerçevesinde birçok ilde buluşmalar düzenleniyor. Tadı hasbihal, havası şölen olan bu buluşmaları Ahmet Bulut Hoca ile konuştuk.
u platform fikri nasıl oluştu, sizi bu fikre yönelten neydi?
2006 yılında hacdaydım. Grubumuzdaki arkadaşlara rehberlik yapıyorum. Bir gün Muhammed İkbal’in bir sözünü anlattım. İkbal hacdan dönenlere soruyor: “Hacdan bize ne getirdiniz?” Şöyle cevap veriyorlar: “Takke, tespih, başörtü, zemzem, hurma vs.” Fakat İkbal’in beklentisi farklı. Hacılara beklentisini şöyle açıklıyor: “Hz Ebu Bekir’in imanını ve sadakatini, Hz Ömer’in adaletini ve cesaretini, Hz Osman’ın hayâsını ve edebini, Hz Ali’nin ilmini ve irfanını getireniniz yok mu? Ben sizlerden onlardan birinin boyası ile boyanıp gelmenizi beklerdim.” Ben de bunu anlattıktan sonra odama geçtim ve kendime sordum. Anlatmak kolay, yazmak kolay, zor olan yaşamak. Peki sen ne götüreceksin ey nefsim diye sordum. Fakat bu soruya benim de güzel bir cevabım yoktu. Sonra düşünmeye başladım. Bu arada fakirin çok sevdiği bir şey var. Haremeyn’de namaz öncesi ve sonrası müminlerin dört bir taraftan namaz için mescide akın etmelerini seyretmeye bayılırım. Yine bir gün Mescid-i Haram’da üçüncü katta böyle bir seyir anında gönlüme bir hüzün çöktü. Ülkemizdeki camiler gözümün önüne geldi. Camilerin cemaate hasret o gariplikleri beni oldukça etkiledi. Ülkemizde yaşayan kardeşlerimizin namazsızlık hastalığına nasıl çare üretebiliriz düşüncesi beni heyecanlandırdı. İşte o anda aradığımı bulduğumu fark ettim. Türkiye’ye döndüğümde insanları namaza davet edecek bir organize yapmalıyız ama bu cami dışında olmalı ve herkes çok rahat bir şekilde katılabilmeli diye düşündüm. Hacdan namaz projesini hediye olarak getirdim. Hac dönüşü ziyaretime gelen kardeşlerle paylaştım. Kabul ettiler. Böylece ilk programı İstanbul/Başakşehir’de organize ettik. İlk toplantıya konuşmacı olarak Abdullah Yıldız, Cemil Tokpınar, Vehbi Karakaş ve bendeniz katıldık. İlk toplantının ve daha sonra organize ettiğimiz üç toplantıya olan ilgi ve katılımcılardaki değişim sonucu bu çalışmayı nasıl genişletebiliriz diye bendeniz, Abdullah Yıldız, Cemil Tokpınar hocalarımla istişarelere başladık. Yaptığımız istişarelerin bereketi önce kadroyu genişlettik ve sonra ilk önce Namazla Diriliş kitapçığını hazırladık. On iki hocamızın makalesi vardı. 19 Ağustos 2006 tarihinde ulaşabildiğimiz hocalarımızı, aydınlarımızı, sanatçılarımızı, kanaat önderlerimizi, gazeteci yazar, TV ve radyo programcılarımızı ve basın mensuplarını davet ederek, İstanbul, Şehzadebaşı’nda bir basın toplantısıyla bu davaya gönül veren herkesi Namazla Diriliş Seferberliğine davet ettik. Basınımızın ilgisi oldukça iyiydi. Ertesi gün çıkan güzel haberler vesilesiyle bu çalışma bir anda yurt içinde ve dışında ilgiyle takip edildi.
Nedir “Namazla Diriliş Seferberliği”, bahseder misiniz biraz?
Bu çalışmadaki amacımızı üç başlıkla ifade edebiliriz.
1- Namazsızlık hastalığına yakalanan ülkemizdeki milyonların elinden tutup namazla ve Rableriyle buluşturmak.
2- Namazını kılan bizler nasıl olur da Sevgili Peygamberimiz (sav) gibi namazlarımızı aşkla kılabiliriz bunun çarelerini aramak. Yani namazlarımızın içini doldurmak.
3- Namazın inşa edeceği Ankebut Sûresi 45. ayette belirtilen temiz bir toplum oluşturmak. Bu da diğer iki maddenin neticesidir.
Bu proje kapsamında en çok üzerinde durduğumuz insanlarla yüz yüze buluşup niçin namaz kılmamız gerektiğini anlatmak oldu. Şu ana kadar
ülkemizi karış karış dolaştık. Sadece iki ilimiz kaldı gidemediğimiz; Tunceli ve Siirt. Çok yakında bu illerimize de giderek oralarda da namaz tohumları ekmek istiyoruz.
Kitapçığımızı sponsorlar aracılığı ile iki milyon aileye ulaştırmaya çalıştık. Çok şükür korsanı bile çıktı. Buna da engel olmadık, belki bu vesileyle bir kardeşimize daha ulaşırsak bizim için kâr diye düşündük. Kitabımızın Erkam Yayınları yardımıyla İngilizce ve görme engellileri için tercümesi yapıldı.
Namaz resimleri sergisi düzenledik. Ressam Arif Ergün beyin hazırladığı namaz resimleri tabloları ile yine namaza dikkat çektik. Çok verimli bir sergi oldu. Hem basında güzel etkisi oldu hem de ziyaret eden öğrencilerde çok verimli sonuçlar aldık.
Durum nedir peki yurdumuzda?
En iyi anket sonuçlarına göre ülkemizde namaz kılanların oranı sadece % 30. Yaklaşık olarak her gün bin kişi vefat ediyor. Bunların yedi yüzü namazsız Rabbine gidiyor. Uzun süredir bir grip salgını sebebiyle herkes tedirgin. Bundan nasıl korunuruz ve yakalananlar nasıl tedavi olur diye herkes konuşuyor. Sordum arkadaşlara üç-dört ay boyunca kaç kişi bu hastalıktan vefat etti diye, yaklaşık olarak beş yüz dediler. Herkesin konuştuğu basın yayın organlarının ana gündemi olan hastalıktan bu zaman zarfında beş yüz kişi vefat ederken namazsızlık gribinden günde yedi yüz kişi vefat ediyor. Bu hastalığa çare üretmek, namazsızlık hastalığını ortadan kaldırmak asıl amacımız bu. Ülkemizde namazsız bir tek kardeşimiz kalmayıncaya kadar çalışmaya devam edeceğiz inşallah.
Proje çerçevesinde "Namaz Gönüllüleri Buluşması" adı altında faaliyetlerinizin olduğunu duyduk.
En çok yaptığımız bu oldu. Herkesin katılabileceği mekânlarda halkımızla bir araya gelip niçin namaz kılmamız gerektiğini, namaz kılanların neler elde edeceği, kılmayanların ise neler kaybedeceğini anlatmaya çalışıyoruz. Bir defasında ateist olduğunu ifade eden, arkadaşlarının zorlamasıyla gelen lise son sınıf öğrencisi bir kardeşimiz o gece namaza başladığını gözyaşlarıyla bize anlattı.
Kaç buluşma düzenlediniz?
Şu ana kadar 79 il merkezi başta olmak üzere ilçelerimiz, köylerimizle beraber 410 program oldu. Yurt dışında başta Medine-i Münevvere olmak üzere, Almanya, Hollanda, Fransa, Avusturya ve Kıbrıs’ta da programlarımız oldu.
Buluşmalarda sizi etkileyen, aklınızda yer eden olaylar var mı?
O kadar çok ki. Kitap olacak kadar güzel hatıralar var. İsterseniz bir ikisini paylaşalım: “Arkadaşımın zorlamasıyla katılmıştım programınıza. Binlerce şükür ki gelmişim. O gece sabaha kadar uyuyamadım sabah namazını kaçırırım korkusuyla. Sabah namazının bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum. Allah sizlerden razı olsun.” Bir başkası ise şöyle der: “Sabah namazlarının bu kadar güzel olduğunu bilemeden yıllarımı boşa geçirmişim. Böyle güzel nimetten habersiz yaşamışım. Benim değer verdiklerim ne de değersizmiş. En güzel yıllarımı nasıl da heba etmişim. Geçen zamanımı nasıl telafi edebilirim. Affet Allah’ım affet. Çok özür dilerim.” Ve ilave eder: “Yunus`un ifadesiyle: Ballar balını buldum kovanım yağma olsun.”
Tekirdağ`a gittik. Program sonunda kırk beş yaşlarında yeni emekli olmuş bir hanımefendi kitap imzalatmaya gelerek şöyle derdi: “Neden bu zaman kadar geciktiniz. Bu gün hayatımın en güzel gününü yaşadım. Namazın bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum. Buralar çorak bölgeler. Lütfen öncelik verin buralara. Gözyaşlarıyla dinledim programı. Dinledikçe gönlümde küllenmiş olan imanım yeniden alevlendi.” Ve son söz: “Geldim Allah’ım.”
Sizi davet edecek olanlara bir mesajınız var mı?
Bizi davet eden kardeşlerimizden şunu rica ediyoruz. Organizeyi bir tek kurum adına yapmayın. O bölgede bulunan namaz davasına duyarlı bütün sivil toplum kuruluşlarını davet edin. Birlikte yapın. Böylece Allah`ın rahmetine nail olursunuz diyoruz. Çok şükür güzel örneklerini gördük, görmeye de devam ediyoruz. Isparta bunların en güzel örneğini sergiledi. 19 gönüllü kuruluş birlikte organize yaptı. Yaklaşık olarak 7 bin kişi katıldı. Yerel basında 8 bin diye haber yaptılar.
Namaz Gönüllüleri Platformu bir cemaate, mezhebe, partiye ait değil. Herkesi kucaklayan bir çalışma. Ve biz her programa üç kişi katılıyoruz konuşmacı olarak ve bu üç hocamızın da farklı meşrepten, cemaatten olmasına dikkat ediyoruz. Böylece her kesime hitap etmiş olduğumuz gibi kardeşliğimizi de pekiştirmiş oluyoruz. Bu halkımızı çok heyecanlandırdı. Bir de konuşmacı hocalarımız ve organize edenler namazı bahane ederek kendilerinin propagandasını yapmadılar. Buna da çok özen gösterdik. Belki de bu kadar uzun soluklu ve başarılı olmasında ciddi katkısı var diye düşünüyorum.
Önümüzdeki buluşma yerini öğrenebilir miyiz?
Burada yer ismi vermek eksik olabilir. Çünkü dergimiz okuyucularla buluşuncaya kadar birçok ilave olabilir. Bunun yerine her ay yapılacak programlarımızı www.namazladirilis.com ve www.ahmet-bulut.com sitelerimizde ve Hilal TV’de pazartesi akşamları 21.30’da yayınlanan Namazla Diriliş ve Dost TV’de cuma akşamları 22.00’de yayınlanan Müminin Miracı Namaz programında duyuruyoruz, kardeşlerimiz oradan takip edebilirler.
En iyi anket sonuçlarına göre ülkemizde namaz kılanların oranı sadece % 30. Yaklaşık olarak her gün bin kişi vefat ediyor. Bunların yedi yüzü namazsız Rabbine gidiyor. Bu hastalığa çare üretmek, namazsızlık hastalığını ortadan kaldırmak, asıl amacımız bu.
GENÇ'ın Yazısı.