Geçenlerde bir halı kataloğu, halı kullanma kılavuzu geçti elime. Aman Allah`ım kelimeler benimle alay ediyordu sanki. İnanın hem geçmişim hem de geleceğimi etkileyecek yeni fikirlerin sahibi oldum.

Anadolu`yu karış karış gezip söyleşiler yapan bir yazar olarak en çok muhatap olduğum iki soru vardır: “Hocam kaç kitap okudunuz ve hocam sizce ne okumalıyız?”

Diyorum ki onlara: “On beş binin üstünde kitap okudum, şimdi elime ne geçerse okuyorum, artık kitapkolik oldum, eğer kafanız bir erişkinliğe gelmişse ve dünya görüşünüz sabitse her şey okuyabilirsiniz.”

Gelin şimdi bir “Halı Kullanma Kılavuzu” nda yazan leke çıkartma yöntemlerini hep beraber okuyup, tefekkür edelim:

• Leke meydana gelir gelmez hemen müdahele ediniz, aksi taktirde lekeyi çıkartmak zor olacağı gibi bazı durumlarda mümkün olmayacaktır.

Yani bir laf duyduğumuz andan itibaren “Kim söyledi, ne zaman söyledi, nerede söyledi?” diye sokağa fırlamamız gerekiyor. Çünkü toplumun genel yargılarından birisi de “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” sözüdür.

Bana göre bu tavır yanlış. Leke, iftira, dedikodu, yafta anında susup beklemek, ağzınızı kapayıp yaradana sığınmak en güzeli olacaktır. Çünkü siz lekeyi atan adamı bulup hesap sormaya gittiğinizde zaten inkâr edecek ve o andan itibaren düşmanlığını ilan edip zulmünü arttıracaktır. Ahirete inanan biriysek bekleyip görelim...

Leke atıldığı andan itibaren susup beklersek bize gerçekten inanan ve inanmayan arkadaşlarımızı sessiz sedasız öğrenmiş oluruz. Bence iyi bir fırsat. Sabırla beklemek en güzeli...

• Leke çıkartmanın ana kuralı, olabildiğince kirleticiyi ilave malzemelere ihtiyaç duymadan halıdan uzaklaştırmak olmalıdır.

Yukarıda anlattıklarımız mana kazansın diye tam aksine leke atanların yanında ona hiçbir şey fark ettirmeden her işini görmeli, yardıma koşmalı, sürekli bir ihtiyacı var mı diye sormalıyız. Eğer bu dediklerimi sabırla uygularsak onun vicdanına seslenerek günahını bir gün itiraf etmesine sebep olabiliriz. Aksi halde düşmanlığını bir ömür sürdürecektir...

• Temizlik esnasında lekenin üzerine bastırarak ovmayınız. Lekenin üzerine bastırarak ovalamak, lekenin halının içine daha fazla işlemesine neden olacaktır.

Yani bu, şu demek oluyor: Onu itirafa zorlarken ya da itiraf anından itibaren zorlamayacak, yakasına yapışmayacağız. Zaman en güzel çaredir. İşler yavaş yavaş yoluna girene kadar karşımızdakini de toplum içinde karalamadan, aforozuna sebep olmadan aklanacağız ki yeniden tepki gelince sertleşmesin, yolundan dönmesin, tekrar hançerini çıkarmasın...

• Halı, ilk temizleme anında yüzeyi temizlenmiş görünmesine rağmen, halı kuruduğunda leke yeniden görünür hale gelebilir. Çünkü öncelikle çözünmüş leke, kuru olan hav dibine doğru gidecek, kurumaya başladığında ise halı, dipten hav kısmına doğru kuruduğu için leke yeniden yüzeyde belirecektir.

Her şey düzeldikten sonra da aylar ve yıllar geçmesine rağmen bir insan çıkıp olayı hatırlatabilir. O konuyu orada kibarca kesip başka bir muhabbet açmakta ve pasifize olmuş düşmanınızı tekrar diriltmemekte fayda vardır. Hayat unutuştur... “Affetmenin, bağışlamanın, üstünü kapatmanın” insana faydası kin duygusundan uzaklaşmaktır. Kin tutmanın insan psikolojisine verdiği zararları yeniden konuşmanın gereği yok sanıyorum. Mümin bağışlar, üstünü örter ve bunun sevabını Allah`tan bekler. Niçin ayağımıza kadar gelen cenneti tepelim değil mi?

• Leke silinirken lekeyi dış çevresinden merkezine doğru temizleyiniz, leke çıkartma işleminin başarısı için dağılmadan temizlenmesi çok önemlidir.

Evet, dedikodunun en uzak bölgeye kadar gitmemesi için olayı o andan itibaren çevrelemek ortak dostları arayıp zararı en etkisiz hale getirmekte fayda vardır ama dediğim gibi suçlamadan, alttan alarak ve duygusal bazı göndermelerle...

• Leke çıkartmak için asla çamaşır suyu ve tuz ruhu gibi kimyasallar kullanmayınız. Bu kimyasallar halının hem havına hem de dokusuna zarar vererek halının çürümesine ve renklerinin solmasına neden olacaktır.

Sabahtan beri dediğimiz şey bu işte. Düşmanımızı yavaş yavaş karantinaya alıp yumuşak söz ve dokunuşlarla etkisiz hale getirecek ve arkadaşımızı bir daha kimseye iftira atamayacak düzeye getirene dek eğiteceğiz...

Tamamen leke tutmayan halı üretmek mümkün değildir.

İşte bu! İnsanız, imtihandan imtihana sürüklenerek kemale ereceğiz. Peygamberimizin eşine bile iftira atıldı, kendisi taşlandı, bir diğer peygambere büyücü denildi.

Kir tutmayan insan yoktur. Mesele kirlenmek değil tövbe kapısına gitmektir. Vicdan sahibi olmak, kimseye zarar vermemeye çalışmaktır. Dünyada her şey olur, yeter ki Müslümanlığımızı bırakmayalım ve en büyük mahkemeye olan inancımızı yitirmeyelim. Yanlış hesap Bağdat`tan dönecektir nasıl olsa...


Bülent Akyürek'ın Yazısı.