ostlarımdan biri okullarındaki sinema topluluğunun düzenlediği sinema günlerinden bahsediyor. Her hafta tematik filmler izlettiriliyormuş, izlenen filmin üzerine de kısa bir söyleşi yapılıyormuş. Dostum, geçen hafta izlettirilen filmin isminin Söğüt Ağacı olduğunu, filmin çok beğenildiğini ve film hakkında hatırladığı hoşuna giden birkaç sahneyi bir çırpıda dile getirdi. Daha sonra bütün bu anlattıklarını toparlayıp lafı getirmek istediği şeyi söyledi. “Yahu bu İranlı yönetmenlerin isimleri neden soy isimleriyle aynı?” Bakakaldım arkadaşın yüzüne o da bu halimi anlamış olacak ki konuşmaya devam etti. “İşte bize izlettirilen söğüt ağacı filminin yönetmeni Haşim Haşimi’ymiş sen daha önce bana bir filmden bahsedip onun yönetmeninin de Mecid Mecidi olduğunu söylemiştin o nedenle sordum.”

Bu cümleyi işitince kahkahayı basacak oldum ama arkadaşıma saygısızlık etmemek için tebessümle geçiştirdim ve söğüt ağacı filminin yönetmeninin Haşim Haşimi değil Majid Majidi(mecid mecidi) olduğunu söyledim. Arkadaşım itiraz etti. Nasıl olur, bütün afişlerde Haşim Haşimi yazıyordu. Peki dedim madem afişte Haşim Haşimi yazıyor o kadar kişi çoğu (ilahiyat fakültesinde okuyor) birlikte izlediğiniz filmin jeneriğinde yazan yönetmenin ismini nasıl görmediniz? Arapça yazıyor. Ne Arapçası yahu Farsça o, hem siz ilahiyatta okumuyor musunuz? Yok, ben din kültürü öğretmeniyim… Al bana yeni bir yazı konusu daha…


Sami Yaylalı'ın Yazısı.