Bazıları Mevlâna Celaleddîn Rûmî hazretlerine kızar, ağızlarına ne gelirse söyler ve ona hakaret ederlermiş. Yine bir gün bir saygısız adam:

 “Sen inançsızlara bile kucak açıyorsun, onlarla bir araya geliyorsun; günah işleyenlere dahi “gel” diyorsun... Böyle yapmakla dinin izzetine dokunuyor, İslam`ın onurunu iki paralık ediyorsun.” şeklinde hakaret dolu bir mektup göndermiş. Hazret, mektubu açıp okumuş, tebessümle kağıdın arka tarafını çevirmiş ve tek cümle yazıp geri göndermiş. Hazreti Mevlânâ o tek cümlede: “Sen de gel, sana da bağrımı açıyorum!” demiş.

Bugünlerde ülkemizin sulh, sükun ve huzur atmosferine kavuşmasını çekemeyen, en hayırlı faaliyetlerin bile temeline dinamit koymaya gayret eden ve anarşiye yelken açıp milletin huzurunu bozmak isteyenlerin şerlerinden bir türlü emin olamıyorsak, onlara karşı bir çaremiz de duaya sarılmak ve onları Allah`a havale etmektir. Onlara  mukâbelemiz Mevlanâ Hazretleri gibi olmalı ve herkes gönlümüzde kendisine ayrılmış bir sandalye bulabilmelidir.

Bazen içimizden: “Allahım, ilk atalarının haklarından geldiğin gibi bu devrin Ebû Cehillerinin, Utbelerinin, Şeybelerinin... de haklarından gel!” diyerek beddua etmek geliyor. Fakat, böyle bir durumda bile üslubumuzu korumaya çalışmak ve şöyle dua etmek yakışır Mevlânâ`nın izinden gidenlere:

“Allahım, onların da hidayetlerini murâd ediyorsan, Sen`den başka Hâdî yoktur, hidayet eyle ve onları da insanlık ufkuna yükselt, kalblerine yumşaklık ver; din düşmanlığını içlerinden sök at, vatan ve millet sevgisiyle gönüllerini mâmur kıl. Fakat, şayet murâdın bu değilse ve onların da buna liyakatleri yoksa, o zaman haklarından gel ve bizi şerlerinden emin eyle.”


Alican Tatlı'ın Yazısı.