Mecliste, plan ve bütçe komisyonunda bazı kurumlar için 2012 bütçesi için görüşmeler başladığı ve Çalışma ve Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, bütçenin sunumunu yaptığı sırada, CHP İstanbul milletvekili, Mevlüt Aslanoğlu, ceketinin üzerine pankartlar asılmış bir şekilde içeriye girdi. ‘İntibak yasası istiyorum.’ ‘Gazeteciyim, yıpranma hakkımı istiyorum.’ ‘Yaş’a takılanlar ölecek mi?’ gibi sloganlar, pankartlardaki mesajlardan sadece birkaçı.

Doksanlı yıllarda, Levent Kırca vardı biliyorsunuz. O yılların lümpenliğine uyan bir isimdi. Halk, onda ve skeçlerinde kendisini, ailesini görürdü. Bazen memur, bazen esnaf, çiftçi, siyasetçi, şarkıcı rolüne girer, ‘mesajını’ verirdi. Çoğunlukla devlete karşı bir mesajdı bu. Ama doğrudan olmadığı için bu mesajlar, devlet bundan rahatsız olmazdı.

Bu günlerde yine ekranda Kırca, ama skeçlerini izleyen yok. Çünkü o yılların ruhu yok artık. Şimdi, ne iletişim, ne insanların hayatları o zamanki gibi. O zamanki karmaşanın bin katı bugün yaşansa da, bu karmaşaya karşı tepki yöntemleri, muhalefet dili değişti. Çünkü dünya değişti. Sermaye fakirin evine bile girdi. Her ürünün, her tüketim nesnesinin, toplumun bütün katmanları için çeşitleri mevcut. Yani, fakirler de ekmek alamayınca, pasta alabiliyor artık. Bunlar, konumuza uzaktan da olsa paralel örnekler.

Yeniden ‘esası’ ifade edecek olursak, sayın milletvekili, doksanlı yıllardaki Levent Kırca skeçleri gibi bir eyleme imza atmış. Yani, bu dilin, bu yöntemin bir karşılığı yok. Birkaç haber sitesine haber olursunuz, haber bültenlerinin sonlarında çıkarsınız o kadar. O da, komik olduğu için! Hükümet, bu türden eylemlere, muhalefet tarzına karşı, kılını bile kıpırdatmaz. Kim kıpırdatır ki? 


Taha Süren'ın Yazısı.